Seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk olarak Baykal’ı davet etmesi ve Baykal’ın TBMM Başkanlığı’na yakın bir aday olarak ortaya çıkması bu kez de Erdoğan’ın Baykal’a bir jesti mi, acaba
* “Yeni Türkiye” denilerek 2023 yılı hedef olarak gösteriliyordu, ne oldu
* “Yeni Türkiye” denilerek sonrasında 2071 yılı hedef olarak gösteriliyordu, ne oldu
* Koalisyonlar “eski Türkiye”nin bir uzantısıydı, sahi ne oldu
* Deniz Baykal’ın güçlü bir şekilde TBMM Başkanlığı’na aday olması “eski Türkiye”nin bir işareti, peki ama şimdi ne olacak
***
Hatırlayacaksınız; Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, uzun süre üzerinde çalıştığı ve bizzat kaleme aldığı partisinin seçim beyannamesini Ankara Arenada düzenlenen törenle açıklamıştı. Yeni Türkiye Sözleşmesi adlı beyanname 100 maddeden oluşuyordu.
Çok fazla maddelere ve ayrıntılara girmeden;
* Davutoğlu o beyannamede AKPnin seçim hedefini ilk kez dile getirdi: “Yüzde 35i telaffuz etmektense bu görevi bırakırdım. Biz yüzde 55e, 60a yürüyoruz...” Davutoğlu yüzde 35’in biraz daha üzerinde oy aldı. Peki, ama şimdi ne olacak
* Beyannamede başkanlık sistemine de yer verildi. "Başkanlık sistemini gerekli görmekteyiz" sözleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da başkanlık sisteminin getirilebilmesi doğrultusunda halktan 400 milletvekili talep etti. Seçimle birlikte bu hedef de çöktü. “Yeni Türkiye”nin en güçlü argümanlarından biri buharlaştı. Peki, ama şimdi ne olacak
* Beyannamenin bir başka önemli konu başlığı ise sivil anayasaydı. Yeni anayasa için "TBMMnin 7 Haziran sonrası ilk amacı sivil anayasayı yazmak olacaktır" ifadesi yer aldı. Bu konuda siyasi partilere de katkı vermeleri çağrısında bulunuldu. Şu anda gelinen nokta bambaşka. Esasen TBMM’ye giren partilerin her birinin yeni anayasa hususunda topluma verdikleri bir söz var. Peki, ama şimdi ne olacak
Sahi, ne oldu yeni Türkiye
Öğretmenlere rotasyon rafa mı kalktı
Adnan Bey, öncelikle selamlarımı iletir, kılıçlaşan kaleminizle verdiğiniz hak mücadelede başarılar dilerim.
Bu satırların yazarı yıllarını öğretmenliğe vermiş bir kardeşinizdir.
Yıllardır bilerek veya bilmeyerek itibarsızlaştırılan ve saygınlığı kaybettirilen bu mesleği sürdürüyoruz.
Bir sürü sıkıntılara rağmen son zamanlarda yıllara bağlı zorunlu rotasyon ortaya çıktı.
Yanlışlığı ve haksızlığı tartışıldığı halde uygulanacağı konusunda en yetkili ağızlardan açıklamalar yapılarak mobbing uygulanmıştır.
Yıllarca kurduğu ailevi, sosyal ve ekonomik düzeni bozma pahasına tayin istemek zorunda bırakılan bizlerin, tayin istemesinden sonra rotasyonla ilgili kesin kararlılıktan vazgeçilmesinin hakkaniyet ölçüleri ve yönetim tutarlılığı ile ne kadar alakalı olduğu hususunu kamuoyu ile paylaşmanızı ve kerhen tayin isteyenlerin durumlarının düzeltilmesi için durumdan yetkililerin ivedilikle haberdar edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesine katkı sağlamanızı istirham ediyor, tekrar selam ve saygılarımı sunuyorum. (Murat Yazıcı-Araklı/Trabzon)
Osmanlı Sultanlarının Bilinmeyen Yönleri
Abdülhamit Hanın 4. kuşaktan torunu Nurhan Osmanoğlu ile koku eksperi ve sosyolog Bihter Türkan Ergülün yaptığı arşiv araştırmalarında, Osmanlı padişahlarının bugüne kadar bilinmeyen bazı yönleri ortaya çıktı. İlginizi çekeceğini umarak özetleyerek sunuyorum;
* Abdülhamit Han sabah kahvaltısında soğanlı yumurta yemeyi tercih ederdi.
* Haremdeki cariyeler veya huzura çıkacak hanımlar, kız kardeşler, yasemin ve çiçek kokuları kullanırdı. Bu kokular aynı zamanda sarayda depresyon ve sinir yatıştırıcı özelliği nedeniyle ilaç olarak da kullanılırmış. Baş ağrısı veya migreni olanlar ilaç olmadığı için genelde reyhanla şakaklarını ovarlarmış. Diş ağrıları, ağız yaraları ve ağız kokuları için karanfil yağı kullanırlarmış.
* Kanuni Sultan Süleyman, kış aylarında sefere çıkarken askerlerine bağışıklık sistemlerinin kuvvetli olması için küflü peynir yedirirdi. Küflü peynirin antiseptik özelliği olduğuna işaret ediliyor.
* Abdülhamit Han sabah kahvaltısından önce mutlaka kahve içerdi.
* Tüm Osmanlı padişahları, ramazan ayından bir hafta önce Eyüp Sultan Camisinin kubbelerini safran, gül ve amber sularıyla yıkatırdı. Bunu da sabah gün ağarırken, gün ışığının vurduğu kubbelerden etrafa güzel ve ferah kokular yayılması için yaparlardı.
* Yavuz Sultan Selim, hastalanmamaları için sefere çıkmadan önce yeniçerilere mevlevihanenin sekizgen havuzunda toplanan yağmur sularını içirirdi.
* Sultan Abdülhamit Hanın adı Ferhan olan atı sefere çıkarken gül yağıyla tımar edilirdi. Gül yağı hayvanlarda, özellikle atlarda kullanılınca kana karışıp atın daha enerjik olmasını sağlarmış.
* Saraya alınan cariyelerin bitlenmemesi için enselerine biberiye yağı sürülürdü. Yakıcı bir özelliği olan bu yağ da yine saraylardaki tedavi yöntemlerinden biri. Aynı zamanda ilaç olarak da kullanılıyormuş.
* 1. Ahmet, 4. Murat ve Kösem Sultan sabah çaylarına tarçın katarlardı. Tarçın üşümeyi önlermiş. Ayrıca bazı padişahlar da sefere çıkarken vücutlarına tarçın yağı sürer, seferde de yine tarçınlı çay içerlermiş.
Önce Baykal Erdoğan’a… Şimdi De Erdoğan Baykal’a…
Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasının ardından Milli Görüş mensupları 2001 yılında Saadet Partisi’ni kurdu. “Değişimci” ve “ılımlı” olduğu öne sürülen “yenilikçi” kanat ise yine 2001 yılında Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AKP’yi…
2002 seçimlerinde %34 küsur oyla iktidara gelen AKP’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi.
Bu nedenle seçim sonrası kurulan 58. Hükümet, Abdullah Gül’ün başkanlığında kuruldu. Bu hükümet tarafından, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sunuldu. Yasa oy çokluğuyla kabul edildi ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “öznel, somut ve kişisel” olduğu gerekçesiyle veto edildi. Yasa teklifi değiştirilmeden ikinci kez Meclis’e sunuldu. Tekrar kabul edilen yasa bu kez Sezer tarafından onaylandı. Böylece Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel ortadan kalkmış oldu.
Erdoğan’a milletvekilliği ve başbakanlık yolunun açılmasında CHP’nin ve dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ın rolü büyüktü.
***
Gelelim madalyonun öteki yüzüne;
Seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk olarak Baykal’ı davet etmesi ve Baykal’ın TBMM Başkanlığı’na yakın bir aday olarak ortaya çıkması bu kez de Erdoğan’ın Baykal’a bir jesti mi, acaba
Ne dersiniz roller tersine mi döndü
Siz ne dersiniz
NOT: Bugün, 26 Haziran 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!