Zannedilir ki… Sadece yardım yapılan muhtaçtır. Yanlış… Yardım yapan da bir kalbinin varlığına olan inancını sürdürebilmek için; ihtiyaca, ihtiyacın giderilmesi gerekliliğine, ihtiyaç sahibine muhtaçtır. Çünkü kalp iyilik ile iyileşir. Kötülük ya da tembellik ile kötüleşir. Derman sadece alınan verilen üründe değildir. Aldığı bir gıda kolisinden ziyade, kendisi ile ilgilenilmesi daha çok mutlu eder karşıdaki kişiyi… Verdiği gıda kolisi değil, asıl yaralı bir kalbe iyi gelmenin iyi hissiyatı iyi gelir iyilik yapana… Sonuçta yardım yapanın da yardım yapılanın da ruhu şifa bulur. Umulur ki Allah için şifa bulan kalplerden, Allah da razı olur.
Allah’ın rızası gariplerin duasındadır. Ahir zamanın göbeğinde milyonlarca insan açlıktan, yoksulluktan, sefaletten perişan haldeyken… Her gün on yetimden yoksuldan dua almayan adam iflah olur mu? Hayatında hiçbir işi yolunda gider mi? Geceleri kafasını yastığa rahat koyabilir mi? Ya da tam tersi dünyanın farklı köşelerinde her gün yüzlerce yetimin başını okşayan, yüzlerce merhametli Müslüman yürek olmasa, dünyanın dönmesinin bir anlamı kalır mıydı? Çocukların dahi şekersiz, balonsuz, mutsuz, evsiz, sahipsiz kaldığı bir kâinata güneş neden doğsun ki? Allah’ın razı olmadığı kullar neden var olsun ki?
Allah nasıl razı olur?
Gençlik çalışmaları, akademik çalışmalar, kültür-sanat faaliyetleri, siyasi çalışmalar, yardım faaliyetleri gibi sosyal alanların hayatımız açısından büyük bir önemi vardır. Ancak biz Müslümanlar olarak olaylara evvela Allah’ın rızası ve cihat nazarı ile bakmaya gayret ederiz. Peki nasıl cihat edilir? Hangi alanda çalışma yaparsak Allah bizden razı olur?
Allah’ın rızası, Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle yapılan her şeyde kazanılabilir. Rabbimiz merhametlilerin en merhametlisidir. Yerden bir taşı Allah’ın rızası için kaldırıp, insanlara zarar vermeyecek bir yere koymakta bir cihat hareketidir. Allah için birine bir harf öğretmek de cihattır. Allah için birine bir bardak su ikram etmek de cihattır. Allah için yazılan akademik bir makale de cihattır. Allah için yapılan siyasi bir çalışma da cihattır. Allah için gençlere yoğrulan çiğköfte sırasında harcanan efor da bir cihat örneğidir. Allah için evlenmek de bir cihattır. Allah için evlat yetiştirmek de bir cihattır. Hasılıkelam niyeti Allah’ın rızasına ayarlı tüm faaliyetler cihat kapsamına girmektedir Allah’ın izniyle. Biz de bu yazımızda son derece kapsamlı bir cihat alanı olan yardım çalışmalarının önemini ele almaya gayret edeceğiz inşallah.
Muazzam bir cihat alanı olarak yardım faaliyetleri
Yaratılmış olanların doğal ihtiyaçları vardır. Gelmiş geçmiş her ferdin; gıda, kıyafet, barınma, ilaç, güvenlik gibi temel alanlardan emin olarak yaşama ihtiyacı olmuştur, olacaktır. Ancak Kur’an-ı Kerim’in de haber verdiği gibi insanoğlu ilk günden beri kan dökmekten ve fitne çıkarmaktan geri durmamıştır. Doğanın düzenini bozmuştur. Yetimlerin haklarını gasbetmiştir… Batıla uyanların rahat durmamasından kaynaklı olarak dünya üzerinde derin adaletsizlikler meydana gelmiştir. Tarih boyunca kuvveti üstün tutan bozuk zihniyetlerden dolayı, her zaman zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuştur.
Adaletsiz düzenler; milyonlarca yetim, yoksul, muhtaç barındırır. Bu ihtiyaç durumunu karşılayacak olan yegâne cihat alanı da tabii ki yardım faaliyetleridir. Hz. Adem’den anlatmaya başlamamızdan da anlaşılacağı üzere, insanın birbirine yardım etmesi gerekliliği fi tarihine dayanmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde, Allah Rasulu’nün birçok hadisinde yardımlaşmanın gerekliliğinden bahsedilmiştir. Hatta bu, imanın bir gereği olarak nitelendirilmiştir. Bu minvalde Müslüman devletler tarih boyunca farklı farklı vakıf kültürleri geliştirmiş, hayır hasenatı hiçbir zaman ihmal etmemiştir.
Müslümanlar el uzatmazsa şeytan el uzatır. Yokluk nefsi tetikler ve kişiyi manevi bunalımlara, günahlara, haramlara hatta intihara sürükler. Müslümanlar el uzatmazsa kâfirler el uzatır. Misyonerlik faaliyetleri yürütürler. Su kuyusu açarlar, Afrikalı kardeşlerimizin dinlerini satın alırlar. Müslümanlar el uzatmazsa zulmü normalleştirirler. Gazzeli kardeşleri gözlerinin önünde diri diri yakılırken, kermeslerde yedikleri pastalar ile kendilerini avuturlar. Müslümanlar el uzatmazsa, Müslümanlıklarını kaybederler. Dünyanın her yerinde açlık, sefalet, yokluk, yoksunluk, zulümler, ölümler baş gösterir. Allah, uzatılmayan elden razı gelmez. Allah’ın razı gelmediği ellerden hayır gelmez. Kıyamet kopar. Yer ile gök bir edilir ve insanoğlunun hikâyesi cehennemin dibinde devam eder.
İyilik de kötülük de bulaşıcıdır
İyilik yapan ebeveynlerin, iyilik yapan evlatları olur. Menfaatçi, cimri, pinti, tembel ebeveynlerin kendileri gibi evlatları olur. İyilik yapan öğretmenlerin, iyilik yapan öğrencileri olur. İyilik yapan patronların, iyilik yapan çalışanları olur. Mesela bir komşuya bir tabak yemek ikram edersen, o komşu da başka bir gün sana aynı tabakla tatlı ikram eder. Yahut derneklerimizde de merhamet yayılır. Örneğin Anadolu Gençlik Derneğimizde cihat etmeyi öğrenen bir liseli veya üniversiteli kardeş, Cansuyu Derneğimizin bir yardım faaliyetine dahil edildiği zaman merhamet kanalı gelişir.
İbretlik mont
Yaklaşık bir yıl önce Cansuyu Derneğimizin Mardin temsilcisi olarak görevlendirildim. Şubat ayında ilk kıyafet yardımı ulaştı elimize. Dernek binamızda dağıtımlara başladık. Bir gün bir dağıtım sırasında bir anne ile çocuğu arasında ufak bir gerginlik olduğunu fark ettim. Gittim, sordum. Çocuğun montu yokmuş. Derneğe gelirken ince bir ceketle gelmiş. Biz de mont hediye edince annesi hemen giydirmeye çalışmış, daha fazla üşümesin diye. Çocuk da bizden çekinmiş, içeride giymek istememiş. Çıkınca giyerim diye ısrar ediyormuş. Olayı anlayınca kardeşimize giydirdik. Güzelce sarıldık, helalleştik. Gönderdik. Bu da başlı başına bir olay ama asıl olay burada değil.
Dağıtım bitti, eve döndük. Bu olayı hanıma anlatıyorum. Yardım çalışmalarının önemini vurguluyorum. Yıllar geçse de o çocuğun o montu unutmayacağının altını çizdim. Hanımın tebessüm ettiğini fark ettim. Neye gülüyorsun, dedim. Kalktı gitti, hâlihazırda kullanmakta olduğum montu getirdi. Bu montu hatırladın mı, dedi. Anlık şimşek çaktı zihnimde, yüreğimde… Titredim… 5 yıl önce üniversite okurken evlenmişiz. İşsizim, Yusuf’um doğmuş. Maddi durumlarımız çok sıkıntı… Dönemin Cansuyu Mardin temsilcisi Cevat hocam ailecek kıyafet yardımında bulunmuştu bize… Bu mont… O mont… Hâlâ da kullanırım, büyük bir şerefle… Dün garipken abilerimizin sırtımıza giydirdiği montun hakkını verebilmek adına koşuyoruz bugün… Başka gariplere ulaşabilmek için… Allah için…
Hasılı
“Ey Allah için koşanlar, daha hızlı koşun!” Anadolu Gençlik Derneğimizde sorumluluk yüklenen canlara sesleniyoruz. Batıl-Siyonist zihniyetler ruhumuzu dönüştürdüler. Dışımız sofi, içimiz kokoş vaziyetteyiz. Münafıklık çağını yaşıyoruz. Öze dönebilmemiz için daha çok çalışın! Allah için… Cansuyu Derneğimizde sorumluluk yüklenen canlara sesleniyoruz. Yoksulluk sınırı, açlık sınırı hepsi birbirine girdi. İnsanlar maddi sorunlardan çatır çatır intihar etmeye başladılar. Gazze, Sudan, Yemen… Dünya Müslümanlarının hali ortada… Yurt içinde, yurt dışında yoksulluk had safhada… Allah için daha çok çalışın! Saadet Partimizde görev ifa eden canlara sesleniyoruz. Adalet kavramı rafa kaldırıldı. Allah korkusu hak getire… İnsanlar taklitçi zihniyetlerin gölgesinde, sersefil bir hayat yaşıyorlar. Millî Görüş iktidarı için… İslam Birliği’ni kurmak için… Adil Düzeni tesis edebilmek için… Allah için daha çok çalışın…Tüm Millî Görüşçü kuruluşlarımızda görev yapan canlara sesleniyoruz. Toprak ayaklarımızın altından kayıyor. Hz. Muhammed Mustafa vefat edeli 1393 yıl oldu. Ahir zamandayız. Kıyamet adım adım yaklaşıyor. Evlatlarımız için… Ahiretimiz için… Allah için… Daha hızlı koşun…