İslam diyarının her bir santiminde bin facia yaşanmakta.

Osmanlı nın Ortadoğu dan çekilmesinden bu yana kanayan bir yara, dinmeyen bir

acı var bölgede.

Son yıllarda giderek artan bu acı ve zulüm iyice çekilmez

hale geldi. Son Suriye özelinden bakacak olursak ipini koparan coğrafyaya akın

edip kendine pastadan pay kapma telaşında. Müslüman ülkeler de oynanan bu

oyuna, yapılan bu zulme kıyısından köşesinden bulaşma sevdasındalar.

Suudi sinden Katar ına, Pakistan ından İran ına nice İslam devleti mevcut

durumda ben de bir şeyler yapıp geleceğin dizayn edilmesinde pay sahibi olayım

telaşesindeler. O coğrafyada yaşadığı topraklardan edilen milyonlarca insan

şimdi yâd ellerde yaşama savaşı içerisindeler. Kimi Ege denizinin soğuk

sularında hayatını kaybetmekte, kimi güç bela geldiği Avrupa nın medeni (!)

devletlerinin sınır kapılarında haftalarca aç susuz bırakılarak kaderine terk

edilmekte, kimi ise bir yolunu bularak en azından başını sokacak bir çadır/ev

bulabilmekte. Yerlerinde edilen milyonlar ve bu milyonlar için yola çıktığını

iddia eden ve bölgeye barış getirme sevdasındaki bir sürü, geçmişi kan ve

gözyaşı ile dolu olan batılı güçler.

Tam bir açmazın içerisinde Ortadoğu ne yazık ki!

Bulunduğu zor şartların bir gün son bulacağı ümidini barındırsa da bünyesinde

ne acı ki yakın bir gelecekte böyle bir ihtimal gözükmemekte.

İşin ilginç yanı Ortadoğu ve özellikle Suriye ile ilgili

yüzyıllardır anlatılan onca mevzu da tedbir aldırmıyor idarecilere. Hadi Batı

kan emici geçmişinden ötürü kana doymadığı için her zayıf bölgede akacak kan

ile besleniyor diyelim. Peki ya İslam ülkesi olduğunu iddia edenlerin

liderlerine ne oluyor Onlar da mı kan aksın beslenelim niyetindeler. Oysa

Müslüman ülkelerin bir araya gelerek oluşturacakları güçlü bir birliktelik, kan

emici vampirleri perhize hatta zafiyete sokarak helaklerine sebebiyet verecek

bilmezler mi Elbette bilirler ama işte kader, kaza ile tahakkuk edecek ya illa

onlar da bu kazanın içerisinde olacaklar.

Akan kan ümmetin kanı, heder edilen kardeşimin canı,

kirletilen bizim namusumuz beyler! Biraz olsun akıllı davranılsa oluşan kirli

ittifakların farkına varılsa, senaryonun gidişatı bilinse her şey baştan

başlayacak ve bu bölge ile ilgili korkunç senaryoları üretenler kazdıkları

kuyularda, karanlıkta kalacaklar ama ah işte bir farkına varılsa.

Ümmet ağızbirliği etmişçesine Hz. Mehdiyi (as)

beklemekte. Ve sanki Müslümanlara bu durumda bir görev düşmüyormuş ya da

yapılacak bir şey yokmuş gibi hareket etmekteler. Siyasi liderler olayın

vahametini idrakten yoksun olabilirler. Ya ümmetin âlimleri, mürekkep yalamış,

medrese mektep görmüş olanları da mı bundan bihaberler Ellerine din kardeşinin

kanı bulaşan bir millet/devlet nasıl abat olacak, müreffeh bir yaşantıya

kavuşacak Ümmetin âlimlerinin bu konuda söyleyecek sözleri, anlatacak bir şeyleri

yok mu

Peki ya toplumu sürekli etkileyen ve dördüncü kuvvet

denilen ama şimdilerde birinci kuvvetmişçesine güç kazanan medyada kalem

oynatanlar Onlar toplumları yazıları, sözleriyle uyarmak ve gerçekleri

anlatmak durumunda değiller mi

Yarın ahirette devlet başkanları, devleti yönetenler,

âlimler, kalem erbabı Ümmetin bu halinden kendilerine soru sorulmayacağını mı

zannediyorlar Mazlum coğrafyada akan her damla kanın, namusuna göz dikilen her

bacımızın, yetim bırakılan her çocuğun bizlerden hesabını soracak bir Merci var

beyler, bayanlar! Ekran başında gözlerimizi nemlendirmekle, sosyal medyada bir

iki paylaşım yapıp beğeni almakla, ölmek üzere olan kardeşlerimizin hayata

gözlerini tok yummalarını temin için yapılan giyecek yiyecek yardımlarıyla bu hesaptan

kurtulmamızın imkânı olmadığını bilmemiz lazım! Öyle yarım yamalak namazların

ardından edilen dualarla zaferin geleceğini düşünüyorsak yanılıyoruz. Henüz

aciz durumda değiliz! Önce fiili duada bulunacağız gücümüz yetmez ise kavli dua

faslına geçeceğiz. Ah! Keşke sadece dua ile olabilseydi her şey! Cehd kökünden

gelen cihad, takâtinin son raddesine kadar mücadele etmek demek. Yani hemen

duaya sarılmayacağız cihat edeceğiz cihat. Anlayacağınız ahiret hesabı hiç de

kolay gözükmüyor bu açıdan bakınca!

Bu zulme destek olanlar! Evet, bilerek destek olanlar! Ya

onların hali nice olacak Onlar da kendi hallerinin nice olacağını bir

düşünüversinler bakalım!..

Minik bir tebessüm

Anlamanı istedim

Kadın mutfakta kahvaltı için tavada yumurta pişirirken

içeri kocası girer:

-           Dikkat

et! Dikkat et! Biraz daha yağ koy. Aman Allah ım nasıl pişiriyorsun! Daha fazla

yağ koy. Şimdi çevir, çevir. Yakacaksın. Sana dikkat et demiyor muyum Yemek

pişirirken beni hiç dinlemiyorsun. Sana onları çevir demedim mi Çevir hadi

onları. Deli misin hadisene Aklını yitirdin herhalde. Tuz koymayı unutma. Her

zaman unutursun zaten. Tuzu kullan tuzu, tuzu. Dinlemiyorsun ki beni.

Kadın onca lafın üzerine dönüp kocasına bakmış:

-           Sana ne

oluyor İki yumurtayı nasıl pişireceğimi bilmediğimi mi sanıyorsun Demiş.

Kocası da:

-           Bak

karıcığım. Sadece sen yanımda otururken araba kullandığımda neler hissettiğimi

anlamanı istedim. Hepsi bu!..

İlgilisine

Notlar:

* Kimisi Müslümanlık uğruna ülkesinden vazgeçiyor.

Kimisi ise batılılaşma uğruna Müslümanlıktan. Yusuf İslam

* Daha hayatında olanları tam manasıyla tanıyamamışken,

yeni birilerini neden hayatına sokar ki insan.

* Teknolojinin bunca ilerlemesine rağmen henüz kaybolan

insanlığı bulacak bir alet icat edilemedi.

* Anlamayanlar için dilimi, değersizler için kalbimi

yormadığım günden beri mutluyum. Kurt Vonnegut