Türkiye’nin demokrasi tarihinde bir kara lekedir ikna odaları. İnsanların yaşam tarzına müdahale edilme çıtasının zirve yaptığı, özgürlükçü üniversite ortamına kara bir hançer gibi saplanan, binlerce kızımızın gözyaşıyla başörtülerinin metazori olarak çıkarıldığı kirli bir kumpanya ve kumpastır ikna odaları. 28 Şubat sürecinin getirdiği korku imparatorluğunun, üniversitelerde yansıması ve insanların hayatlarının açık bir mahalle baskısıyla dönüştürülmeye çalışıldığı dönemin sembolüdür ikna odaları.

İkna odalarının mucidi CHP milletvekili Nur Serter, önceki günlerde kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “Ben ikna odaları kurmaktan dolayı pişman değilim. Geçmişimde yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum” mealinde bir şeyler söylemiş. Arızalı zihniyetin, normalleşme sürecinde fikirlerini değiştirebileceği, en azından demokrasi ve özgürlük hizasına gelebileceği, insanların yaşam tarzlarına saygılı olabileceği noktasında bir beklenti taşımıyorduk zaten. Zira bu kara leke, bu örümcek ağları, onların tüm zihinlerini kaplamıştır. Asla yok edemezsiniz… Asla, doğru bir noktaya çekemezsiniz… Asla, doğruyu gösteremezsiniz…

Eminiz ki, ellerine fırsat geçse, bu arızalı zihniyet, Türkiye’nin en azından zihinsel demokratikleşme performansını geriye döndürebilmek, kendi kafalarındaki yaşam tarzını toplumsal dinamiklere dayatabilmek, insanların kılık kıyafetleri üzerinden yeni bir sürek avı başlatabilmek için her şeylerini ortaya koyacaklardır.

Çünkü başörtüsü onlar için tahammülü mümkün olmayan bir yaşam biçiminin sembolüdür. Onlar, başörtüsünü, Allah’ın emrettiği, insanların özgür iradeleriyle tercih ettikleri bir kılık kıyafet biçimi olarak kabul etmezler.

Ne mücadeleler verildi… Türkiye’nin özgürlükler tarihine bakıldığında, aslında pek çok şeyin kolayca kazanılmadığını, kolayca bazı noktalara gelinmediğini görürsünüz.

İkna odaları ise bu tarihi süreçte, çok önemli bir kırılma noktalarından birisidir. Özgürlüğün pazarlık konusu yapılabildiği, şok bir vakadır.

Başörtülü kızlarımızla ikna odalarında pazarlık yapan zihniyet, 28 Şubat sürecinde militarist iradenin topluma vermeye kalkıştığı biçimi kendilerince, ellerindeki yetkiyi kullanarak ortaya koymaya çalışan zihniyettir.

O gün üniversite odalarında başörtülü kızlarımızı ikna etmeye çalışanlar, iktidarda olsalardı belki de toplumla, toplumun yüzde 70’ini oluşturan başörtülü bacılarımızla, analarımızla pazarlık yapmaya çalışacaklardı.

Kur’an-ı Kerim’in öğretilmesinin yasaklanması, Türkçe ezan, camilerin kışlaya çevrilmesi gibi türlü entrikalar CHP’nin marifeti değil miydi

Nur Serter’in, “Pişman değilim” şeklindeki beyanatını duyunca, bu arızalı zihniyetin pusuda yattığına dair beklentim yerini bulmuş oldu.

İşin tuhaf boyutu… Bu zihniyet, hala özgürlüklerden, hürriyetlerden, insanımıza sağlanacak türlü kazanımlardan bahsedebiliyor ya!

Hayret ki, ne hayret!

NEDİM ODABAŞ