Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın her seçim kampanyasında düzenlenen basınla buluşma toplantısı dün gerçekleşti. Basın mensuplarının davete ilgisi fazlaydı. Pek çok gazete ve televizyondan katılım vardı. Bu katılıma eş medyada bir yansıma olacak mı, ya da Sayın Kamalak’ın sözleri maksadının dışında bir takım anlamlar yüklenerek mi verilecek göreceğiz. Aslında medyanın toplantıya ilgisi ile haberin medyaya yansıması iki farklı olaydır. Çünkü toplantıya katılanlar götürdükleri haberin neresinden ve nasıl verileceğini belirlemezler. Belirleyenler işin mutfağında ve tepe noktada bulunanlardır.

Sayın Kamalak ülkemizin iç ve dış meselelerine geniş bir açıklama getirdi, yaşanan sorunların sebeplerini ortaya koyduktan sonra, çözüm konusunda Milli Görüş’e olan ihtiyacı geçmişteki uygulamaları da hatırlatarak izah etti.

Sözlerinin başında ülkemizin kritik bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, bugün gelinen noktayı siyasetin Milli Görüş’ten uzaklaşması ile izah etti. Milli Görüş’ün koalisyonlarda bile iktidarda olduğu dönemlerde bugünkü sıkıntıların yaşanmadığını hatırlatan Kamalak, AK Parti’nin Milli Görüş doğrultusunda hareket ettiği dönemde Doğu’dan yüksek oy aldığını, o çizgiden uzaklaştıkça Doğu’da oyların sıfıra indiğini belirterek terör olaylarının tırmanarak bugünkü boyutlara gelişini değerlendirdi. Erbakan Hocanın bir canlı yayında olayların bugünkü noktaya geleceğini çok önceden söylediğini, ancak dikkate alınmadığını hatırlattı. Irak’ın işgal edilmeden önce, sonraki hedefin Suriye ve Türkiye olduğunu 13 yıl önceden hatırlatan Erbakan Hoca ve Milli Görüşçülerin haklı çıktığını belirtti.

Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye’nin bölünmesinin planlandığını hatırlatan Kamalak, “Türkiye dara düştüğünde NATO yardım eder mi ” diye sordu ki, Rus uçaklarının hava sahamızı ihlalinin ardından NATO’dan sadece cılız bir açıklama geldiğini düşündüğümüzde bu soruya ‘evet’ demek mümkün değil. Özellikle eğit-donat uygulamasının Türkiye açısından ciddi tehlike oluşturduğunu hatırlatan Kamalak özellikle ekonominin giderek kötüleştiğine dikkat çekti. Tehlikenin ülkenin tüketim toplumu haline dönüştürüldüğünü, tüketimin de ithalat ile karşılandığını, bunun ise içeride üretimi giderek daralttığı ve dış borcun sürekli arttığı anlamına geldiğini söyledi. Kısacası üretmeden tüketen bir toplumun geleceğinin tehlikede olacağını hatırlattı.

İktidarın uygulamalarının pek çoğunun yanılgı ya da aldatılma ile sonuçlandığını, ülkenin giderek darboğaza sürüklendiğini belirten Kamalak, "Akıl bir işin sonunu görebilmektir" dedi. Aldanmak ve yanılmanın suçu ve cezayı kaldırmayacağını, belki cezanın hafifletilmesine vesile olacağını söyledi.

Sorular bölümünde özellikle de AK Parti ile ittifak görüşmeleri konusunda “AK Parti’nin kendilerini ihya etmek için değil, imha için geleceğini” bildiklerini, görüşmelerin neden sona erdiğini öz olarak, “Biz 10 kesin seçilebilecek yer istedik, onlar 2 dediler” şeklinde özetledi. Böylece sanal alemde bir takım Aktrollerin yürüttüğü ittifak görüşmeleri ile ilgili yalan haberleri cevaplandırmış oldu. AK Parti ile ittifakı neden düşündükleri sorusuna verdiği, “Denizi geçerken geminin rengine bakılmaz” şeklindeki cevap aslında görüşmelerin özünü ifade ediyordu.

Sonuç olarak toplantında söylenenlerin ağırlık noktasını Meclis’in ve ülkenin Milli Görüş’e ihtiyacı, sorunların ilacının Milli Görüş’te olduğu oluşturuyordu.