Meşayihlere göre insan nefsinde meydana gelen günah işleme veya itaat etme arzusu beş esas üzerinde olur:

1. Hâcis: Kalbe bir şeyin uğrayıp ve fakat hiç durmadan geçen şeklidir. Sanki bir nevî elektrik akımı gibi kalbe bir şey gelir ve gider. Kalbe gelen bu şeylerden dolayı insan mes’ul değildir. Çünkü bu kişinin elinde olan bir durum değildir.

2. Hâtır: Kalbe gelen her hangi bir fikir, tereddüt içinde cereyan eder. Önünde giden kadına bakarak onunla nasıl muhabbet edebileceğini düşünen fakat bunu gerçekleştirmeyendir. Kalbe gelen bu tereddütlü hatırlamadan dolayı insan mes’ul değildir. Zîra bunlar ihtiyari değildir.

Gerçekleştirmediği için aklına gelen bu düşüncelerden dolayı günahkar olmaz.

3. Hadîsünnefs: Nefsin söylemesidir. O da nefsin bir şey hakkında tereddüdünden hâsıl olan bir şeydir ki, bir şeyi yapmak veya terk etmek hususunda insanın içinden kendisine söylenen telkinlerdir. Bu hâlin bulunmasından dolayı insan yine mes’ul değildir. Gerçekleştirmemesi durumunda

aklına gelen bu düşünceden dolayı günah işlemiş olmaz ve caza almaz.

4. Hem: Yapılacak işin iki yönünden bir tarafını kendi arzusu ile tercih etmesidir. Yani iyiliği tercih ederse iyilik yazılır, ama kötülüğü tercih ederse, yaparsa günah yazılır. Fakat tercih etmesine rağmen gerçekleştirmezse bir şey yazılmaz. Sahih bir hadîsi şerifte hemin hükmü şöyle

belirtilmiştir: “İyiliği kasdetmekle iyilik yazılır. Kötülüğü arzu etmekle kötülük yazılmaz, beklenir. Eğer kötülük Allah için terk edilirse, bir adet iyilik yazılır ve eğer o kötülük işlenirse, bir tek kötülük yazılır.”

5. Azm: Bir şeyi kasdetmek, yapmak, karar vermektir. Yani insan hayır ve şerden neyi isterse onun sonuçlarına katlanır. Çünkü azm, niyetin artık gerçekleştirme evresidir. Kötü bir şeyi yapmaya azm eden kişi günahkar olur ve muhakkak cezalandırılır. İyi bir şeyi yapmaya azm eden kişi de

mükafatlandırılır.

İnsanların günah işlemelerinin aklına gelmesi üç yolda olur: 

a)- Kişinin herhangi bir tercih ve arzusu olmadan günahlar ve o günahı işlemenin akla gelmesidir. Bu şekilde akla gelen günahlarda niyet ve arzu olmadığından ceza yoktur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: “Allah (c.c.) hiç bir kimseye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemez.” (Bakara

sûresi, 286) Bu ayet, insanın elinde bulunmayan ve gücünün yetmediği, önleyemediği ve elinde olmadan kalbe gelen ve fakat üzerinde durulmayan geçici günah işleme arzudur.

Resûlüllah (S.A.V) Efendimizden kalbe gelen vesvese hakkında sorulduğu zaman, şöyle cevab vermişlerdi : «İşte o kalbe gelen vesvese, imanın ta kendisidir.» Müslim

b) - Kalbe gelen küfür ve bid’atları eğer inanırsa tabi ki cezalandırılır. Fakat bu düşünceleri kalbinden uzaklaştırırsa yine bir şey olmaz.

c) - Bir kişinin kendi irâdesi, arzusu ve isteğiyle kalbine gelen işi işlememesidir. Kişi, kendi arzu ve iradesiyle zina etmek, adam öldürmek, hırsızlık yapmak gibi bir düşünceyi kurgulasa ve bunu gerçekleştirme gücüne de sahip olsa fakat Allah’tan korktuğu için yapmazsa günah yerine ecir

elde eder. Kötülüğün insanın gönlüne doğmasından dolayı ceza almaz. Burada her aklımıza getirdiğimiz ve sonra vaz geçtiğimiz günahlar kast olunmuyor. Burada bu tür günahları işleyebilme noktasında iken sırf Allah’tan korktuğumuz için vaz geçmemiz kast edilmektedir.