Medeniyetler tarihinde etnik unsurları bir kenara bırakacak olursak düşünce açısından birbirinden farklı üç gelenek sayılabilir: Birincisi, vahiye ve inanca dayalı dini gelenek; ikincisi, hayal gücüne dayanan mitolojik gelenek; üçüncüsü ise gözleme ve akla dayanan faydacı bilimsel gelenek.

Bugün her fırsatta eleştirdiğimiz Batı medeniyeti, her ne kadar ısrarla kendi eylemlerini bilimsel olduğu gerekçesiyle meşru kılmaya çalışsa da, bu durum onun kökenlerinin mitolojik geleneğe dayandığını değiştirmez. Bugün bile Batıda Yunan medeniyetine uygarlık tarihi ve kendi medeniyetlerinin gelişme sürecinde bu kadar büyük önem verilmesinin sebebi budur. Yunan medeniyeti onlar için önemlidir çünkü Batı medeniyetinin kökenleri oraya dayandırılmaktadır.

Peki ne vardı Yunan medeniyetinde de Batı bugün hâlâ o değerlerden uzaklaşamıyor, ısrarla ona atıf yapıyor. Hemen söyleyelim o dönemde düşünürler hayal güçlerini kullanarak tanrıların kendi aralarında ve insanlarla giriştiği serüvenlerden oluşan mitolojiyi icat etmişlerdi. Mitoloji sayesinde insani özelliklere sahip olan ve insan gibi yaşayan tanrılar tahayyül edilmiş ve insani duygu, düşünüş ve değerler yüceltilmişti. Yani mitoloji ile insani değerlere tapma başlamış ve "bu dünyalık bir din" inşa edilmişti. İşte bu yüzden Batı kendisini Ortaçağ skolastiğinden kurtaran hümanizm akımı ile insani değerlere tapan paganizmin öncüsü olan Yunan medeniyetinin devamı olarak görmektedir.

Peki biz niye durup dururken mitolojiden, paganist değerlerden bahsediyoruz Çünkü huylu huyundan vazgeçmiyor ve insani değerlerle ilişkili paganist yaklaşımlar bugünde gizliden gizliye gündeme taşınıyor. Bu yaklaşımlar aslında biz de hep putperestlik olarak algılanmış ve insani değerlere tapmayı içerisinde barındırdığı hep unutulmuştur. Ama bugün çağdaş bir paganizm icat edilmeye çalışılıyor ve bu hem teorik alanda hem de pratikte yapılmaya çalışılıyor. Bırakın İslamı yok etmeyi, tek tanrılı dinlerden uzak birçok din ve karmaşık ibadetleri içeren bir dinler karmaşası üretilmeye çalışılıyor.

Bu yeni dünya mitolojisi diyebileceğimiz bu son girişimler ile dini hassasiyetler bir kenarı konularak insani değerler en tepeye yüceltilmek isteniyor. Eskiden put vardı ya da hayal gücü vardı onlara tapılıyordu ama artık insani değerler putu var ve bu putlara tapınılmaya başlandı. Bu yeni putlar eskisinden çok daha tehlikeli ve çok daha dehşet vericidir.

Öte yandan biz bu insani değerleri son dönemde politik arenada da fazlasıyla görmeye başladık. İnsan Hakları, İnsani Müdahale, İnsani Yardım gibi değerler hep bu gruba dâhil edebileceğimiz değerlerdir. Bugün bir kişi çıkıp insan haklarına karşı çıkamaz ve bir kişi çıkıp bu değerlerin aksini iddia edemez. Ama insan haklarının bir grubun çıkarlarını savunduğu kimsenin aklına gelmez. Geri kalanların hakkı ise insan haklarından sayılmaz. İşte böyle reddedilemeyecek değerler üzerinden politikalarını kuranlar, dünya üzerinde ikna edemeyeceği ve rızasını alamayacağı insan grubu olmadığını düşünerek bugün bütün dünyayı birbirine katmaktadırlar.

İşte bu kendisine insani davranıp başkasına davranmayanlar, milyonlarca insanın sevgilisine Peygamberimize hakaret etmeyi de insani bir değer olan özgürlük içerisine dâhil etmektedirler. Bütün bu teoride ve pratikte karşılaştığımız olayları da üst üste koyunca fotoğraf daha da netleşiyor: Tevhitle oynanmak isteniyor. Bir Başbakana "La İlahe İllallah, İbrahim Halilullah" dedirtiliyor. Hz. İbrahim Halilullah değildir demiyoruz. Ancak alttan empoze edilen oyuna dikkat çekmek istiyoruz. İslam dinini biraz bilenler bilirler ki, "La İlahe İllallah" Peygamberimizin sözü iken, Rabbimiz karşılığında "Muhammeden Rasulullah" diye cevap vermiştir. Yani "Muhammeden Rasulullah" Rabbimizin kelamıdır. Onu oradan çıkarmak tevhidi sarsmaktır ve bunu hiçbir Müslüman kabul edemez.

Bizdeki de neyin çabası ise. Adamlar doğrudan Peygamberimize hakaret ediyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Tevhitle oynanmış kimin umurunda. En başından beri yazmaya çalıştık, tabii ki de kimseye şiddet uygulanmamalıdır ama evde de oturulmamalıdır diye.

Allaha şükürler olsun ki, bir grup vardı ve bunu hazmedemedi. Şükürler olsun ki bu grup evde oturmadı, hatta bir tek onlar evde oturmadı, oturtmadı. Tüm Milli Görüşçüler "Peygamberimize Saygı" mitinginde toplandı. Onlar tevhid için oradaydı. Onlar "La İlahe İllallah, Muhammeden Rasulullah" demek için oradaydı. Rabbimizin kelamını yere düşürmemek için oradaydı. Günümüzün çağdaş putlarını yıkmak için oradaydı. Allah onlardan razı olsun ki, Batılı zail etmenin yani yeni paganist anlayışı çökertmenin ilk adımını burada attılar. Öyle bir haykırdılar ki, göreceksiniz bu adım İslami şahlanışın ilk basamağı olacak.