BAŞLIĞI, NATO nun yeni görevi Büyük Ortadoğu Projesi
çerçevesinde Ortadoğu ülkelerini parçalara ayırmak, sınırları yeniden çizmek
mi şeklinde de atmak mümkündü. Her iki başlıkta maksadımızı ifade ediyor.
Aslında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) uzunca bir süreden beri unutulmaya terk
edilmiş durumda. Hâlbuki yıllar önce bu konu ABD sempatizanı bir takım köşe
yazarları tarafından sıkça gündeme getiriliyor, detayları aktarılıyordu.
Projenin hedefi de bölgeye demokrasi ve özgürlük getirmek, dikta rejimlerine son
vermek olarak ifade ediliyordu. Çok geçmeden görüldü ki, BOP un hedefi bölgeye
demokrasi ve özgürlük getirmek değil, Birinci Dünya Savaşı nın ardından
oluşturulan, sınırları cetvelle çizilmiş bazı devletlere yeni bir şekil vermek,
Irak, Suriye, Libya ve Yemen in parçalanması olduğu anlaşılmıştı. Başlangıçta
BOP un eşbaşkanlığını gönüllü olarak üstlenenler de bu gerçeğin ortaya çıkması
ile artık o görevlerine karşı fazlaca gönüllü görünmüyorlar.
Her ne ise maksadımız BOP eşbaşkanlığını değerlendirmek
değil. Çünkü Irak ın ABD ve yandaşları tarafından işgali ile başlayan BOP un
hayata geçirilmesi çalışmaları gelinen noktada artık NATO ya havale edilmek
isteniyor. NATO nun kuruluş gayesi arasında Ortadoğu ülkelerinin sınırlarının
yeniden çizilmesi ve parçalanması var mıydı, diye sakın sormayın. NATO Sovyet
yayılmacılığına karşı kurulmuş bir askeri ittifak idi ama, Sovyetlerin
dağılmasının ardından yeni düşmanın İslam ve Müslümanlar olduğunu sağır sultan
bile duydu. Duymayan, duymak istemeyenler ABD sempatizanı ve
yandaşları.Bölgemize hâkim kılınan istikrarsızlığın ardından başta Irak,
Suriye, Yemen ve Libya olmak üzere akan kanın tarifi mümkün değil. Sadece kan
akmıyor milyonlarca insan ya ülkeleri içinde ya da ülkeleri dışında yer
değiştirmek zorunda kaldılar. Bu zorunluluk her ne kadar adını ifade ettiğimiz
ülkelerdeki iç çatışmalar olarak ifade edilse de esas üzerinde durulması
gereken bu çatışmalara kimlerin, hangi ülkelerin zemin hazırladığıdır. Bu
ülkelerde yakın zamana kadar IŞİD diye bir terör örgütü yoktu. Irak ta ülkemizi
hedef alan bir PKK terör örgütü vardı onun da hangi ülkeler tarafından kurulup
desteklendiği kimsenin meçhulü değil. Sözün özü bölgemiz sömürgeci İslam
düşmanı güçler tarafından önce karıştırıldı, bu karmaşanın ardından bir takım
örgütler oluşturuldu ya da şartlar bu tür örgütler çıkardı ve çatıştırılmaya
başlandı. Böylece bölge ülkelerini karıştıranlar kurtarıcı gibi gösterilmek
istendi. Özellikle IŞİD in Irak ta başlayan ilerleyişini Suriye de hatta
Libya da da sürdürmesi karşısında ABD ve yoldaşları varlığı ile yokluğu belli
olmayan ulusal güçlere hava desteği vermeye başladılar(!) Bu desteğe rağmen
IŞİD özellikle Irak ve Suriye de ilerleyişini sürdürdü. Bu yöndeki haberler
günlerdir gazetelerde Suriye nin yarısı IŞİD de başlığı ile yer aldı.
Haberlerde ABD hava desteğinin bir sonuç vermediği hatta IŞİD in elini
kuvvetlendirdiği ifade edilmeye başlandı. Bu arada koalisyon güçlerinin hava
müdahalesinin IŞİD i niçin durduramadığı sorgulanmaya başlandı. Bu sorgulama
ile ABD nin başarısızlığı da söylenir oldu. Bu tartışmalar bir sonuca
bağlanmamışken ABD Başkanı Obama ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg in
Beyaz Saray da bir aya geldikleri, IŞİD e karşı Obama nın NATO yu devreye
sokmak isteği haberleri medyaya yansıdı. Bu haberleri görünce ilk aklıma gelen,
Nereye varılmak istendiği, ABD ve yandaşlarının niçin IŞİD e karşı ciddi bir
hareket gerçekleştirmedikleri anlaşıldı oldu. Önümüzdeki günlerde olay daha da
açıklık kazanacaktır ama bölge ülkelerinin buna itiraz etmeleri, ülkelerinin
parçalanması işini kendi elleri ile NATO ya teslim etmemeleri gerekir. Çünkü
NATO; Ortadoğu ya sıra gelmeden Ukrayna da ne yapması gerektiği halde
yapmadığının cevabını vermek durumundadır.