Suremizin beşinci ayetini kusurlu da olsa Latin harfleriyle şöyle yazabiliriz:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYM
VE LEKAD ZEYYENNE-S-SEMAE-D-DÜNYA Bİ MESABİHA VE CEALNAHA RUCUMEn (1) LİŞŞEYATIYNİ VE E’TEDNA LEHÜM AZABE-S-SEİYR. Meali kısaca şöyle verilebilir:
Biz dünya göğünü yıldızlarla süsledik, o yıldızları şeytanlar için taşlayıcılar kıldık ve onlar için zorlu azap hazırladık.
Tercümede (dünya göğünü yıldızlarla süsledik” yerine “dünyanın üstündeki gökleri yıldızlarla süsledik” meali de verilebilir. Çünkü gökler arkasını kapatan çatı şeklinde olmayıp şeffaftır. Dolayısıyla birinci kat semada olduğu gibi diğer semalarda (göklerde) de yıldızlar vardır ve dünyamızdan görülmektedirler. Şeytanlar göklerdeki meleklerin konuştukları ilahi sırları çalıp dünyadaki bazı insanlara duyurmaları iltimas olur. Bazı insanlar olacak hadiseleri bilip tedbir alacak, bazıları ise bilmedikleri için tedbir almayacak ve böylece insanların bazıları avantajlı, bazıları ise dezavantajlı olacaktır. İşte bunun için Allah yukarıda meleklerine yazdırdığı kararları sır olarak saklamaktadır. Devletler bile hükümetleri vasıtasıyla bazı gizli kararlar alır ve uygulama zamanı gelmeden halka duyurmazlar. Bu devletlerin selameti için gereklidir.
Hıcır suresinin 16, 17 ve 18. Ayetlerinde Yüce Allah: “Biz gökte burçlar (kuleler) oluşturduk ve onları bakan(insan)lar için süsledik ve onları taşlanmış (veya kovulmuş) şeytanlardan koruduk (koruruz). Ancak buna rağmen duyumları çalanları (çalmaya girişenleri) parlak bir ateş takip eder” beyanı ile aynı hususa dikkatimizi çekiyor.
Saffat suresinin 6,7,8 ve 9. Ayetlerinde de aynı durum bildirilerek onuncu ayette: “Onlardan kim bir kapışla (söz) kapan olursa onu delici bir ateş takip (edip yok) eder” ifadesiyle kainatın idaresinde ilahi sırları (2) kimsenin yakalayamayacağı vurgulanmaktadır.
Cuma suresinin 8 ve 9. Ayetlerinde cinlerin: “Biz göğe (semaya) gidiyoruz ama orayı güçlü bekçilerle ve gözetleyici ışık (yıldız)larla dolu buluyoruz. Biz (önceleri) göğün bazı yerlerinde dinlemek için otururduk; ama şimdi kim dinlemeye kalkarsa kendisini gözetlemekte olan yakıcı bir ışık (yıldız) bulur” diyerek yakındıkları bildiriliyor.
Buradan açıkça anlıyoruz ki Yüce Allah tüm varlığın genel idaresinde kendi sırlarını almak isteyenlere müsaade etmiyor. Bunu da insanların kalabalıklaştığı ve idare edilmelerinin zorlaştığı son Peygamberi ile başlattığı anlaşılıyor. Gerçekten önceleri falcıların haber verdiklerinin çoğu doğru çıkardı; ama şimdi ancak binde bir haberleri doğru çıkıyor ki o da falcıları ve onlara inanan zavallıları Allah’ın bir oyalaması olarak düşünülebilir. Evet! Eskiden falcılar (sözde bilici kişiler) cinler vasıtasıyla dünyada olacak şeyleri önceden haber alıyor ve para karşılığında satıyorlardı. Ama Kur’an ve Hz. Muhammed’in (sas) gelmesiyle bu iltimas yolu kapanmıştır. Günümüz insanları bunu bilmeli ve bilici (falcı) denilen kişilere soyulmamalıdırlar.
Not: Metinlerdeki küçük (n) ler gerçek nun olmayıp Tenvinlerin oluşturduğu ve gerektiğinde idğam veya iklab dolayısıyla kalkabilecek nunları temsil eder.