Aslında parti kurmak isteyenlerin daha önce yeni afla hapisten çıkan Celal Bayar ile görüşerek bir parti kurma girişimi olmuştu. AP’nin icraatlarından hoşnut olmayan Osman Turan, Ahmet Tevfik Paksu, Süleyman Arif Emre ve arkadaşları Celal Bayar’ı ziyaret ettiklerinde, Bayar, “Siz partiyi kurun, ben sizi maddi olarak desteklerim” dedi. Bayar, Demirel’in kendisine sahip çıkmadığından şikâyetçiydi, tahliye edilmesine rağmen siyaset yasağı vardı. Teklifi makul karşılandı ama Celal Bayar’ın bir şartı vardı. Masonluğu tescilli bazı kişilerin de parti de yer almasını mutlaka istiyordu. Osman Turan, “Para Bayar’da kabul edelim, partiyi kurduktan sonra onları kovarız” diyordu.

“Hile ile başlayan işlerden hayırlı neticeler doğmaz,” dedi Ahmet Tevfik Paksu.

“Böyle teklifler bir sefer kabul edildi mi ardı arkası kesilmez” diyerek karşı çıktı Süleyman Arif Emre de.

Şimdi durum böyle değildi. Erbakan çalışkan, imanlı, hitabeti kuvvetli, samimi bir insandı ve gençler onu seviyordu.

AP'nin Maraş Senatörü Ahmet Tevfik Paksu ve AP Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu, Erbakan’ın siyasete girmesini, parti kurmasını en çok isteyenlerin başındaydı. Her ikisi de Nurcu kökenliydi. Tevfik Paksu’nun Nurcuların İttihad gazetesinde şiirleri yayınlanıyordu. Hüsamettin Akmumcu ise Bediüzzaman Said Nursi’nin avukatlığını yapmıştı. Nurcuların Ankara'da açtıkları “Parlamenterler Dersanesi”ne gelen Tevfik Paksu, Hüsameddin Akmumcu gibi kendine yakın diğer milletvekilleriyle bu konuyu görüştükten sonra,  İslâmı savunacak bir partinin kurulması görüşüne varmışlar, bu yeni partinin liderliği için son günlerin gündemdeki ismi Necmettin Erbakan'ı uygun görmüşlerdi.

Erbakan’ın, Şeyhine danışmadan evet diyemeyeceğini, bu meseleyi Şeyhine kendisinin açmasının da tarikat adabına aykırı olduğunu söylemesi üzerine Ankara’dan İstanbul’a gidip İskenderpaşa camiine geldiler. Mehmet Zahit Kotku Efendi Tevfik Paksu ve ekibinin Erbakan’a siyasete girme ve parti kurma isteğini dinledikten sonra tebessüm etti ama izin vermedi.

Aynı ekip daha sonra iki defa daha izin için gitti. Üçüncü görüşmede Ahmet Tevfik Paksu şunları söyledi:

“Efendi Hazretleri, bu milleti kurtarmamız lâzım. Bu millet perişan oluyor. Memlekete ya masonlar hâkim oluyor, ya da komünistler. Neden kendi işimizi kendimiz görmeyelim?”  

Bir süre daha onları dinleyen Mehmet Zahit Efendi razı olduğunu ima eden birkaç söz söyleyerek tebessüm etti. Mehmet Zahit Kotku’nun en gözde talebesi Erbakan’a siyaset izni vermesi, izin istemeye gelen heyeti büyük bir mesele halledildiği için rahatlatmıştı. Mehmet Zahit Kotku onları uğurlarken, “Necmeddin’imi feda ediyorum” diyordu.

Mehmet Zahit Kotku, daha sonra partinin kuruluşu noktasında fikirlerini şu şekil ifade etti:

“Sultan Abdülhamit Han’ın tahtan indirilmesinden sonra ülkenin yönetimi batı taklitçiliği yapan masonların eline geçmiştir. Bunlar bir azınlıktır. Milletimizi temsil edemezler, yönetimin milletimizin gerçek temsilcilerine geçmesi için çalışmanız kaçınılmaz bir tarihi vazifedir. Bu teşebbüse katılın ve eğer arkadaşlarınız istiyorsa bu işin başına geçin. Çalışmaya başlayın. Şimdiye kadar geç bile kalınmıştır.”

 

Nurcularda yeni kurulacak parti tartışması

Şeyhten iznin çıkması dindar çevrelerde, tarikatların büyük bir kısmında ve bazı cemaatlerde umulanın üstünde bir sevince ve heyecana yol açtı. Özellikle Anadolu’da bu haber geniş yankı uyandırmıştı. Her yerde bu mesele konuşuluyordu.

Fakat bazı cemaatler bu gelişmeden hoşnut değildi. CHP’ye karşı AP’yi desteklemek ve böylece CHP’nin asla iktidara getirilmemesi misyonuna sahip Nurcu ve Süleymancı gibi cemaatleri huzursuz etti. Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatından sonra Nurcuların liderliğini üstlenen Zübeyir Gündüzalp, bu meseleyi duyunca çok rahatsız oldu, Erzurum’un önemli Nurcu isimlerinden Mehmet Kırkıncı Hoca’yı İstanbul’a davet etti. Kırkıncı Hoca, niçin çağrıldığını bilmiyordu.

“Hocam duymadın mı?” dedi Zübeyir Gündüzalp. “Yeni bir parti kuruluyormuş. Necmettin Erbakan Bey, Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu, birleşip yeni bir parti kuracaklarmış. Bu parti hizmetimize zarar verir. Buna bir çözüm bulmalıyız.”

Kırkıncı Hoca, Nurcuların İstanbul merkezi olan Kirazlı Mescit Sokağı 46 numarada Zübeyir Gündüzalp ile birlikte kaldı. Gündüzalp, sürekli bu meseleyi düşünüyor ve bundan dolayı çok rahatsız oluyordu. Parti kurma fikrinin Nurcu arkadaşlardan çıkması ve onların ön ayak olması uykularını kaçırmıştı. Dindarların parti kurması, Adalet Partisi’nin oy kaybı demekti. Bu da yıllarca mücadele verdikleri CHP’nin komünistlerle birlikte iktidara gelmesi, İsmet İnönü’nün yine Başbakan olması demekti. Gece Kırkıncı Hoca’yı uyandırdı:

“Kalk Hocam kalk. Ben bu gece hiç uyuyamadım.” dedi.

“Niye uyuyamadın Zübeyir Ağabey?”

“İnsanlar zâhire bakarlar ve siyasetin cazibesine kapılırlar. Bazı dostlarımızın bu kudsî hizmeti bırakıp siyasete gireceğinden endişe ediyorum.”

Sabahleyin kahvaltı yaparken, Kırkıncı Hoca:

“Biz bütün ağabeyleri toplayalım. Tevfik Bey de, Hüsamettin Bey de Nur talebesidir. Bunları çağıralım. Onlara Üstad’ın siyasete ait düsturlarından okuyalım.” dedi.

“Bak bu çok iyi olur” diyen Gündüzalp hemen Mehmed Fırıncı’yı çağırdı.

 “Sen hemen Isparta’ya git. Oradan Tahiri Mutlu Ağabey’i, Bayram Yüksel’i, Mustafa Sungur’u, Tahsin Tola’yı, Ali İhsan Tola’yı İstanbul’a dâvet et.” dedi. Daha sonra da partiye katılmaya hazırlanan Nur talebelerini de çağırttı.

Toplantı Nurcuların ünlü avukatı Bekir Berk’in Çemberlitaş Kiğılı Pasajı’ndaki yazıhanesinde yapıldı. Zübeyir Ağabey Gündüzalp ilk sözü aldı.

“Herkes konuşursa bu işin altından çıkamayız. Bizim taraftan Tahsin Tola ile Mehmet Kırkıncı Hoca konuşsun. Öbür taraftan da Tevfik Paksu ile onun tensip edeceği birisi konuşsun. Biz de bir köşede oturup, dinleyelim. Eğer mevzu ile alâkalı Üstad’ımızdan bir nakil yapılması icap ederse, biz o zaman konuşuruz.” dedi.

Tahsin Tola Kırkıncı Hoca’ya döndü.

“Hocam, öncelikle Tevfik Bey’i dinleyelim. Bakalım, yeni bir parti kurmaya neden lüzum görmüşler. Önce onu bir anlayalım.”

Ahmet Gedemenlioğlu, Mehmet Gürbüz, Mustafa Romancıoğlu'nun da katıldığı toplantıda ilk sözü Ahmet Tevfik Paksu aldı. Necmeddin Erbakan’dan uzun uzun bahsetti. Onun Şeyhine danışmadan evet diyemeyeceğini, bu meseleyi Şeyhine kendisinin açmasının da tarikat adabına aykırı olduğunu söylemesinden söz ederek, bu sözlerinden etkilendiğini anlattı.

Onu dinleyen Zübeyir Gündüzalp, “Erbakan'ın örnek hareketinden üstadıma sadakat dersi aldım” diyerek söze başladı ve istişareyi başlattı. Erbakan’ın kuracağı partinin AP’yi bölebileceği, o zaman CHP’nin, dinsizlerin ve komünistlerin iktidara gelebileceği konuşuldu. Nurcuların misyonu, DP ve devamı AP’yi desteklemekti. Risale-i Nur’dan bölümler okuyarak, Said Nursi’nin görüşlerini aktardılar. Üstadın bazı sözleri, henüz yayınlanmayan Emirdağ Lahikası’nın ikinci kısmındaki lahikalardandı. Yapılan konuşmalar Tevfik Paksu ve Hüsamettin Akmumcu’yu tereddüde düşürmüştü.

Fakat parti çalışmaları hızlanmıştı. İki yüz kişilik bir grup oluşmuş, 50 kadar profesör bu faaliyetin içinde yer almıştı. Ahmet Tevfik Paksu ve diğer nurcu arkadaşları, Zübeyir Gündüzalp’in dört gün boyunca yapılan parti kurmayın, Adalet Parti’sini bölmeyin toplantılarındaki tereddütlerden uzaklaşarak, Erbakan’ın yanında yer aldılar.  Pek çok Nurcu da, yeni parti kurma heyecanına kapılmıştı, özellikle Anadolu’da katılım çoktu. Bunun üzerine Nurcuların üst yönetimi bu sefer Said Özdemir’in evinde istişare toplantısı yapma kararı aldı. Bu toplantıda sert tartışmalar yaşandı.

Parti kurulmasını savunanlar hazırlıklı gelmişti, gerekçeleri ile parti kurmakta kararlı olduklarını söylediler. Adalet Partisi’nde mason zihniyetinin hâkim olduğunu, Demirel’in bir CHP’liden çok da farklı olmadığını, Menderes’e benzemediğini anlattılar.

Bir siyasi parti için yapılan bu tartışmalar, Adalet Partisi’ne ve Demirel’e yönelik aşırı muhabbet ve dindar Erbakan’a yönelik gösterilen sert tavır özellikle ilk ağabeylerden bazılarını rahatsız etmişti. Hulusi Yahyagil, Şule Yüksel Şenler’in ağabeyi Üzeyir Şenler gibi isimler bu angaje durumdan hoşnut değildi. Ağabeylerden Said Özdemir Erbakan’ın kuracağı partiyi destekliyor, Bayram Yüksel itiraz etmiyordu. Ahmet Aytimur, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram da karşı çıkmamıştı. Mustafa Sungur ise, “Hele bir parti kurulsun bir bakalım” dedi.

Sonuçta “parti kurmak isteyenler”, “karşı çıkanlar” ve “tarafsız kalanlar” şeklinde farklı gruplar oluştu. Nurcuların bir kısmının yanı sıra diğer İslâmi cemaatler de yeni kurulacak partinin yanında yer alınca, yeni parti fikri ülke çapında heyecanlı ve hareketli bir taban buldu. Pek çok cemaatin temsilcisi de yeni partinin kurulma faaliyetlerine katıldı.

 

Erbakan ve Necip Fazıl Kısakürek

Ahmet Tevfik Paksu'nun evinde, Osman Yüksel Serdengeçti, Arif Hikmet Güner, Hasan Aksay, Aslan Topcubaşı, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve Necmettin Erbakan bir araya geldiler. Bu toplantıda şimdilik AP içinde mücadele edilmesi kararı alındı. Erbakan, AP'ye müracaat edecek, milletvekili adayı olacaktı. Bu karardan sonra Erbakan AP'ye müracaat etti. Ancak onun müracaatına AP'deki bir kesim şiddetle karşı çıktı.

İhsan Sabri Çağlayangil, İsmet Sezgin ve Mustafa Gülcügil, “Olmaz böyle şey, bir takunyalının elinde tesbihi ile AP saflarında yeri olamaz” diyorlardı. Erbakan veto edilmişti.

Erbakan veto edilince, Necip Fazıl Kısakürek'le buluştu. Necip Fazıl, Büyük Doğu dergisiyle ve güçlü kalemiyle fikir mücadelesi veriyor ve insanları etkiliyordu.

Necip Fazıl, Erbakan'a sordu:

“Şimdi ne yapacaksın?”

Erbakan: “1969 seçimlerine bağımsız aday olarak gireceğim,” dedi. “Şimdi bize düşen yol her ilde tek bir üzüm salkımının bir sapa bağlı fakat her biri ayrı olarak adaylığımızı koymaktır. Eğer 15-20, hatta 8-10 fertle meclise girebilecek olursak arada çabucak kenetlenip, diğer partilerden ruhumuza akraba şahsiyetlerle birleşip yekpare ve yepyeni bir kuruluş olarak meydan yerinde boy göstermemiz kabil olacak ve belki bir gün o boy gösteriş vatan çapında bir inkişafa ulaşacaktır. Biz bu fikri ortaya koyalım da muvaffak olmuş veya olmamışız Allah'a havale edelim. Çok kritik bir noktaya geldik. Bir yandan fevc fevc imanlı bir nesil yetişirken, bir yandan da Büyük Doğu fikriyatı başta olmak üzere Anadoluculuk bütün haşmetiyle memleketimize yayılıyor. Esas kaynağa öze dönüş başladı.”

Necip Fazıl bu sözlerden memnun kalmıştı. 

 

Konya’da Muhafazakârların AP’den kopuşu

O dönemlerde AP hükümetinin bir kanun teklifi, inançlı insanların yaralarına tuz ekti. Anayasa Nizamını Koruma Kanunu adı verilen bu kanun, islâmiyetten hiç bahsettirmeyip hemen mahkemeye sevk eden bir kanundu. Meselâ Muhammed Ali Clay çok iyi bir boksör diyebilirsiniz ama müslüman boksör Muhammed Ali Clay dediniz mi doğru mahkemeye. Böyle bir kanunu teklif olarak getiren muhafazakâr ve milliyetçi görünümlü AP'nin yerinde CHP olsa ne fark ederdi, bunu maalesef milletin Menderes ve DP sevgisiyle oy verdiği AP yapıyordu.

Bu kanunu duyan Konya'dan bir grup AP'li vatandaş Ankara'ya gelip Demirel'i ziyaret etti. Bu meseleyi dile getirip, “Beyefendi bu kanun tasarısı Anayasa nizamını korumuyor, biz bunu hukukçulara incelettik. Tamamen dinimize hedef alan bir tasarı, öyle ki bir İslâm büyüğünü dahi methedemiyeceksiniz. Yoksa savcılar yakanıza yapışır. O kadar komünist ve sol hareketler varken, bunlarla mücadele edilecekken müslümanları yakmayın. Sizi onlar iktidara getirdi.”

Süleyman Demirel bu sözleri işitince hiddetlendi.

“Beyler teokratik düzen özlemi çekenler hüsrana uğrayacaklardır. Siz de yanlış yoldasınız. Bu kanun mutlaka meclisten çıkacaktır. Bizi iktidara getirdiğiniz yolundaki iddialar yanlıştır. Bizi halk iktidara getirdi. Siz Konyalılar dindarsınız, vilâyetiniz de dindar. Bize rey vermeye mecbursunuz. 1969 seçimlerinde hodri meydan. Anayasa Nizamını Koruma Kanunu'nu mutlaka çıkaracağız. Gidebilirsiniz beyler, görüşmemiz bitmiştir.”

Konyalılar üzgün ve kalpleri kırık bir halde memleketlerine döndüler. Konya'da AP'de çatlamalar böylece başladı. AP Konya İl Başkanı Mustafa Öncel, Necmeddin Erbakan'a gönülden bağlıydı.

Erbakan Konya milletvekili adaylığını açıkladığında, bütün şehri bir heyecan sardı. Çok sevinmişlerdi. Konya dört gözle Erbakan’ı bekliyordu.

[email protected]

Gelecek yazı:

Milli Görüş Tarihi-6
Milli Nizam Partisi kuruluyor
HAK YOL İSLAM YAZACAĞIZ