İktidar partisinin seçim kampanyasını başkanlık

sisteminin önünü açacak yeni Anayasa hazırlanması gereği üzerine kuracağı çok

önceden belli olmuştu. Ancak; Cumhurbaşkanı Erdoğan ın olayın içine böylesine

gireceği pek düşünülmüyordu. Bu konuyu kurucusu olduğu iktidar partisine havale

edeceği, seçimde istenen sayında milletvekili çıkartılırsa yeni anayasanın da

gündeme geleceğinde bir şüphe yoktu. Ama öyle olmadı Cumhurbaşkanı meydan

meydan dolaşarak iktidar partisinin yürütmesi gereken kampanyayı üstlenmiş oldu.

Böyle olunca da normal şartlarda başkanlık sistemine taraftar olacak partilerde

bile bir tepki oluştu. Özelliklede Cumhurbaşkanı nın, Başkanlığa karşı çıkan

ittifakta millet yok şeklindeki yaklaşımı, iktidara oy vermeyecek seçmeni

adeta millet nitelendirmesinin dışına iten yaklaşımı kanaatimce giderek tepki

oluşturuyor.

Kaldı ki, Cumhurbaşkanı nı halkın seçmesi ile ortaya

çıkan duruma Cumhurbaşkanı nın kendine has yaklaşımı da eklenince başkanlık

sistemi zaten uygulanmaya konulmuş görünüyor. Çünkü daha Cumhurbaşkanı seçimi

kampanyası sırasında eski cumhurbaşkanları gibi olmayacağını bu yeni durumu

düşünerek söylediği ortada. Diyebiliriz ki, başkanlık sistemini gündeme

getirecek anayasa değişikliği gerçekleşmiş olsa seçilecek başkanın bugünkünden

çok farklı bir konuma sahip olacağını düşünmek mümkün mü Başkanlık sisteminde

ayrıca bir başbakan bulunmayacak, başbakanın yetkileri de başkanda toplanacak

denebilir ama şu anda zaten benzer yetkiler fiilen kullanılmıyor mu Böyle

olunca insan ister istemez bu seçim kampanyasının ağırlıklı olarak başkanlık

sistemi üzerine bina edilmesinin gerçek sebebini düşünmek zorunda kalıyor.

Sanki ülkenin ana meselelerini gündemin dışında tutarak diğer partileri bu

sistem tartışmasına mahkûm etmek gibi bir strateji izleniyor. Hâlbuki iktidarın

uyguladığı dış politikanın bu seçim kampanyasında olsun masaya yatırılması

gerekiyor. Geçen 12 yıllık iktidar boyunca iç ve dış sermaye sahiplerine

aktarılan faizin tartışılması, zengini daha zengin yapan fakirden alıp sermaye

sahiplerine aktaran vahşi kapitalist sistemin tartışılması gerekirken ülkenin

tek sorunu başkanlık istemine geçilmezse ülkenin yönetilemeyeceği gibi bir hava

estirilerek tüm dikkatler bu noktaya çekiliyor. Bu ülkeyi 12 yıl boyunca

parlamenter sistem ile idare edenler; bununla da yetinmeyerek mevcut sistem

içinde vesayete son verdiklerini her fırsatta ifade edenler başkanlık sistemi

dayatması ile kendi içlerinde bir çelişki yaşamıyorlar mı

Bu noktada 12 yıldan beri tek başına iktidar bir parti

geçmişte önemli anayasa değişiklikleri de yapmış ve referandumda insanımız

yapılan değişikliğe evet demiş olduğuna göre anayasa değişikliği niçin sadece

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile sınırlı tutuldu, sorusunun cevabını merak

etmesi yanlış olur mu Çünkü Meclis te referanduma gerek kalmadan bir anayasa

değişikliği yapılması sıkıntılı bile olsaydı referanduma götürme imkânı iktidar

partisi için hep vardı. Kaldı ki, Cumhurbaşkanı nı halkın seçmesi ile ortaya

çıkan yeni durumu Sayın Erdoğan ın önceden görememiş olması düşünülemez.

Sözün özü, bu seçim kampanyası iktidar tarafından sadece

başkanlık sistemine dayandırılmamalı, ülkenin sorunlarının tartışıldığı, çözüm

arandığı bir platform haline getirilmeliydi. Bu arada başkanlık sistemi de

tartışılan konulardan birisi elbette olabilirdi. İtirazım başkanlık sisteminin

ülkenin geleceği için olmazsa olmaz şart haline getirilmiş olmasınadır.