Sağlıklı bir yaşam için yetmişyedi derde deva elma sirkesi… Erinmeden sayılmışsa yetmişsekizinci dertten itibaren yüzellidördüncü derde kadar saf, soğuk sıkım zeytinyağı… Sarı kantaron otundan güzel avrat otuna kadar her gün yeni isimler, yeni karışımlar, devalar öğreten bitkiler cabası… Maydanoz cilde, enginar kalbe, havuç göze iyi gelir. Böylece herkes sağlıklı yaşam için kendi kendine teşhis koyup dâhili ve harici hangi uzvu rahatsızlanmışsa ona tedavi uygular. Sağlıklı yaşam iyi beslenmeden geçtiği için beslenişin kötü olanı yahut beslenemeyiş zarardan sayılır. Hele ki temel gıda niyetine ancak erişilebilen ekmeğin zararları, pidenin düşmanlığı, poğaçanın yıpratıcı etkisi saymakla tükenmez! Onun için zaten saymaya gerek yoktur. Dış mihrak deyip geçmek gerekir!

Herhalde bu yokluk zamanında, ‘Vatandaş kırmızı etten bıktı, tavuğa yöneldi’ türünden önemli, muhafazakâr hatta mütedeyyin haberler, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların gıda niyetine kullanılmasına fakirane bir tepkidir! Kanatlı bu durumda hayvan olmaktan çıkmasa da kuştan sayılır ve çok daha sağlıklıdır! Üretim, tüketim, sermaye ve de piyasayla alakası yoktur; yoksunluktan da değil yağ oranı düşük olduğu için tercih edilir. Erişemeyen için ancak erişebildiği nimet sağlıklıdır ki birkaç günde yetiştirilmiş civcive ulaşan onu beyaz et kabul edip sağlıklı sağlıklı tüketir. Gerçi söz konusu hayvanların tamamı ölüdür; sağ kalan ve sağ kalmakta ısrar eden, direnç gösteren, yaşama ya da yaşayamamaya dair onca ıstırabına rağmen sağlık için didinen insan evladıdır. Buna neslin şimdiki zamana denk düşen kısmı yaşam enerjisi gibi tanımlar geliştirip takdir eder. Hayatta kalma arzusudur o. Belki buraların insanı asker kökenli olmakla övündüğü, kendini ve geçmişini dünya üzerinde öyle konumlandırdığı için tüm emelini, arzusunu, idealini hayatta kalmak için savaşmaya hasreder. Çünkü daha fazla yaşayabilmek şüphesiz daha fazla eziyet çekmektir ve bir ezaya uğramadan yaşayıp gitmek söz konusu bile edilemez! Hani savaşmadan, çalışmadan ve sosyal alanda düşmanlaşmadan yaşamak nasıl mümkün görünmezse sağlıklı bir yaşam için uğraşmamak da o denli çirkin addedilir. Sonra işte her şeyin başı sağlık diye bir tanım geliştirip herhalde ölümün bir son olduğu yalanı kabul ettirilir. Ya da ölümle birlikte gerçek bir hayata başlamak, gerçeklikten tamamıyla kopmuş insanlığa her şeyin sonu gibi görünür.

Yaşamak herhangi bir devirde olmadığı kadar kutsanır, mutlaklaşır. Bütün mesaisini, umudunu, emelini yaşamaya, sadece hayatta kalmaya, hani zaruri ihtiyaçları zar zor gidererek nefes alıp vermeye adayan insanlar, bin türlü nimet içinde yüzüp şikâyet edenlere oranla dünyaya daha fazla bağlıdır. Bir kez dünyaya gelmiş olmak itibariyle herhalde bulunduğu mekânı yurt addedip vatansever kesilir. Böylesi iyidir, lakin hakikat, meşhur bir TV dizisinde Yılmaz karakterinin Ersoy Krallığına karşı haklı atarı gibidir: “Bizim yönetilmeye ihtiyacımız yok, bizim karnımızı doyurmamız lazım, bizim et yememiz lazım!..”

Gün gelir ecel kavramı da ortadan kalkar. Yaşarken kaçınılmazlığı pek de akla gelmeyen ölüm, kalp krizi, kanser, trafik kazası, cinayet, savaş ve sair nedenlerle açıklanır. Hem de kalbin krizi kolesterol dengesizliğine, bitkisel ve karışık yağlar tüketmeye, dumana ya da genetiğe yorulur. Kanser radyasyona, kimyasala bulandığı için ihraç edilmekten son anda kurtulan sebzelere, plastik ve de kanserojen diye isim yapmış maddelere… Trafik kazası da herhalde kalitesiz, yersiz ve milsiz araçlara binmekten kaynaklanır. Hem emniyet kemeri hayat kurtarır; hani bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir hayat kurtarır ya işte oralardan öyle şeyler çıkarılabilir!

Bazen de yerin ve göğün sahibi, insanın kullanımına tahsis ettiği arzı şöyle bir sallar. İnsan doğal olarak, ‘Ne oluyor buna?’ diye şaşırır. Yine de yaşamı, sağlığı, sıhhati ve eceli Allah’ın takdir ettiğini, kendini O’nun her haliyle güzel iradesine bırakmak gerektiğini fark etmez. Yaşamalıdır. Daha fazla beton, daha güçlü demir hatta çelik arasında… Ve hiçbir tehlikenin, Gazze’ye düşen bombaların, açlığın, hastalığın yanına uğramadan… İyi yaşamalıdır. Sağlıklı yaşamalıdır.