KUR’AN VE İLİM merkezli çalışmalarımızın ürünü olan, “KUR’AN VE İLİM ikliminden istifade edelim” başlıklı yazım, bir hafta önce yayımlandı (22.04.2018)…

Bu yazıların devamı olan son “Bu da farklı bir ‘sayma’ ve ‘seçim’ yazısı olsun!” başlıklı yazım Çarşamba (25.4.2018) günü yayımlandı…

Bu yazımın sonunda, (Kaldığımız yerden devam edebiliriz…) demiştim ama araya “Erbakan… Adil Düzen… Sistemler… Ve seçim!” başlıklı iki yazı -yazıların içeriklerindeki malum sebeplerden- dolayı giriverdi ve girmesi de bence iyi oldu.

Dediğim gibi; biz yine KUR’AN VE İLİM iklimine kaldığımız yerden devam edelim:

Bütün cisimler proton ve elektronlardan oluşur. İlk yaratıldığı günden beri proton, elektron, hatta nötron da vardır. Hidrojen helyuma dönüşmediği zaman yeryüzündeki enerji biter. Şimdi genişlemekte olan kâinat büzülmeye başlar ve küçülür. Kur’an buna “saat” demektedir. Bu büzülme böyle yavaş yavaş değil birden olacaktır. Nasıl benzini biten araba birden stop ederse, kâinatın da hidrojeni bitince birden stop edecektir. Yeter derecede büzülünce birden patlama olacak ve kâinat dört boyutlu uzayda yeniden hayata geçecektir. İşte o zaman her şey dört boyutlu uzayda kıyam edecektir. Kur’an o döneme “kıyamet yevmi” demektedir. İnsanlar oradan hamledildikten sonra helikopter benzeri bir araca bindirilerek cennete veya cehenneme gönderileceklerdir. Yahut evvela cehennemin yanına götürülecek, orada başkalaşım gerçekleştirdikten sonra cennet veya cehenneme gideceklerdir. Bu geçiş zamanında kimse kimsenin yaptığından sorulmayacak, herkes kendi yaptığının hesabını verecektir. Burada amel defterine kaydedilenlerin raporu çıkarılacak. Burada kolektif sorumluluk yoktur. Cennet ve cehennemde ise birlik olacak ve ücretler birlikte alınıp bölüşülecektir. Cehennemde cezalar birlikte çekilip de herkes kendi cezasını çektikten sonra kurtulacaklardır. Kimseye miskal zerre kadar zulmedilmeyecektir.

AK Partililer bu yazılanları defalarca okumalıdırlar. Yıllarca hapishanelerde süründürdükleri Olağanüstü Hal (OHAL) mağdurlarının, hapishanelere doldurdukları askerlerin hesabını nasıl vereceklerdir? Dünya anayasaları ceza hukukunda şahsi sorumluk ilkesini kabul etmiştir. Dünya ceza hukuku ‘mahkûm olmadan herkes suçsuzdur’ ilkesini kabul etmiştir. Savunma hakkı tanınmayan mahkûm edilemez. Kimse mahkemenin verdiği cezadan fazla bir saat bile hapsedilemez. İşte bunlar Kur’an’ın hükümleridir. Bu sebepledir ki İslamiyet’te hapishane yoktur, gözaltına alma yoktur, yakalama yoktur. Mahkemeye gelmeyeni öldürebilirsin ama zorla getiremezsin. Geldiğinin hakemler tarafından tespit edilmesi gerekir.

Kur’an mesken masuniyetini koyar. Başkasının evine izni olmadan girilmez; suç işlese de girilemez. Muhasaraya alınır. Suç ortaya çıkınca hakemlerin karşısına çıkması istenir. Çıkmazsa öldürülür. Burada da ceza sorumluluğu şahsidir. Bunun istisnası yoktur.

Bir parti yönetimi suç işledi diye parti kapatılmaz. Bir yazar yazı yazdı diye gazete kapatılmaz, gazeteye el konmaz; yazana/yazara ceza verilir; kanunda yazılı ceza verilir. Mallarına ancak teslim olmazsa, yargı kararını kabul etmeyip firar ederse el konur…

Batılılar İslamiyet’ten öğrendikleri maddeleri sıralarlar, her maddenin arkasında istisnalar getirir, polise, savcıya ve hâkime (hakeme değil) takdir hakkı verirler. Kendi kendilerini kandırırlar. 1980 Anayasası’nın istisna maddelerini kaldırın, Kur’an anayasası ortaya çıkar. İstisnalar yerine tedbirler kısmı ayrıca bir bölüm olarak eklenmelidir.

AK Parti başkanlık anayasasını Akevler’e hazırlatmalı idi. Gerçi Prof. Dr. Şükrü Karatepe de Akevler’in kaçak profesörüdür ama onun Kur’an anayasası ile bir ilgisi kalmamıştır. Böyle bir anayasayı Av. ve Dr. Süleyman Akdemir’e yazdırmalıydınız...

Biz hep aynı şeyleri savunuyoruz. 50 senelik çabalarımızda çelişkili bir tutumumuz yoktur. Siz kaç sefer anayasayı bozdunuz yenisini yaptınız, bozdunuz yenisini yaptınız! Biz sizin baskılarınız sebebiyle kooperatiflerimizin yasalarını geliştirdik ama asla değiştirmedik...

KUR’AN VE İLİM ile başladık ama yine de siyasilere nasihatlerle bitirdik.

Nasibi olanların istifade etmesi ve gereğini yapması dua ve dileklerimizle…