Başlık yine uzun oldu. Ama ne yapalım derdimizi kısa

yoldan anlatmanın yolu da budur.

Gelelim sadede... Bizim Milli Gazete 43. yılını kutladı.

Dile kolay, 43 yıl. Hem de darbelerin, muhtıraların, başka başka siyasi

kurguların, komploların yaşandığı bir ülkede 43 yıl gazete yayımlamak kolay mı

Bana söyler misiniz, Milli Gazete ve Türkiye den başka yıllanmış bir yayın

organını... Kaçan kaçana idi. Satan satana idi. Tabii ki eski patronum rahmetli

Kemal Ilıcak hariç... Keşke o da sağ olsaydı da, bir hakiki gazete üçgeni

kurabilseydik.

Neyse... Hep söylerim ya burası Türkiye... Tüm Milli

Gazete çalışanlarına ve bu gazeteyi 43 yıl koruyan zihniyete daha nice yıllar

dilerim.

Gelelim bizim spora... Şu Aziz Bey in hiç de Fenerbahçe

başkanlığına, hoş o titri çoktan düştü de, yakışmayan havuz demecine,

Galatasaray Başkanı Duygun Yersuvat ın, her şeyden önce mektepli kültürüne

yakışmayan katılımı beni nerelere götürdü bilemezsiniz.

Açalım... Yıl 1994... Akşam Gazetesi nin rahmetli eski

patronu Kemal Ilıcak ın oğlu Mehmet Ali almıştı. Bendeniz de emekli olalı iki

yol olmuş, sadece hariçten gazel okuyorum. Yani dışarıdan yazı yazıyorum. Bir

gün Mehmet Ali arayıp, elimizde doğduğu için böyle hitap ettim hep, Patron,

hadi el bakalım geç şu sporun başına demez mi Biz o işleri bıraktık desek de,

en hassas yerimizden vurdu ve Baba yadigârı değil misin sen diye çalımı attı

bize. Neyse geldik... 1992 de de Futbol Özerk Yasası çıkmıştı, Yani iki yıl

önce. Maç yayınları ise nasıldı biliyor musunuz Biz Akşam ın spor servisinde

tam dört adet evet tam dört adet televizyonu yan yana koyup dört maçı birden

seyretmek zorunda kaldık. Hatta patrondan iki televizyon daha istediğimizde

bize, Hayrola Patron, televizyon dükkânı mı açacaksınız diye sitem bile

etmişti. Neyse, biz dört televizyonu yan yana koyup maç izledik. Ne mi anladık

Hiç tabii ki... Kim iyi oynadı, o gol de tartışmalı bir pozisyon var mıydı gibi

meseleleri hiç mi hiç tartışamadık. Hatta bir kaçımız da boyun fıtığı olduk.

Süper tenisçilerin oynadığı bir maçtan daha fazla gözlerimiz yoruldu. Maçlar

bittikten sonra gazeteyi hazırlarken az mı kafa kaşıdık, başlık için... Hangi

maçı manşet yapacağımız konusunda çok defa açmaza düştük. İnanın sevgili

okurlar; Sizler bizden daha da fazla zorlanırsınız... 

Bu anıyı neden anlattım. Şundan; Fenerbahçe ile

Galatasaray ın başındakilerin aklına ve havasına uyulursa nelerin olabileceğini

siz tahmin edin artık! Tabii her şeyden önce yasanın delinmesi, yani hukuk dışı

davranılması söz konusudur. Cezası ne mi olur Vallahi ben bu ülkede hukuka

olan saygımı ve inancımı kaybetmiş olduğumdan bu soruyu da cevapsız bırakırım.

Bu ülke böyle acılı sahneler de yaşadı. Acaba o yıllarda

bu iki başkan toprağın altında mı yaşıyorlardı Ya yandaşlarına ne demeli İyi

olurmuş efendim... Karagöz-Hacivat hicvindeki gibi Hay efendiler götürsün

sizi...