İbni Teymiye nin en fazla yüklendiği isimlerden birisi
Fahreddin Razi diğeri de İmamı Gazali dir. İmamı Gazali nin son dönemlerinde
durulduğunu hatta kelam metodundan dolayı tövbe ettiğini düşünürler. Eş ari
hakkında tasavvur ettikleri gibi. Meşrebi gereği o (İbni Teymiye) kelamcılara
filozoflardan daha şedittir. Bundan dolayı kader bahsi veya kulların fiilleri
noktasında Eş ari kesbinden ziyade İbni Rüşd e daha yakın durur. Anlayacağınız
İbni Teymiye kelamcıların baş düşmanıdır. Kelamı reddetse de içine dalmaktan da
kendini alamaz. Gazali yi filozoflarla ilgili suçladığı noktaya kendisi
kelamcılar bahsinde düşer. Elbette kelam metot olarak eleştirilemez hatta
vazgeçilemez değildir. Kelam gıda değil,
ilaçtır. Fazlası da adamı hasta eder. Kelam bir ilim dalı olmakla birlikte
kelama dalma konusunda ihtiyat payı konulur. Bu ihtiyatı koyanların başında ise bizzat İmam Gazali gelmektedir.
Kelamcılar da haşeviye/dolgucular adını verdikleri İmam Şafii nin deyimiyle
gece oduncularına yani aklı tatil edenlere karşıdırlar. Burada iki tür muattıla
ile karşılaşıyoruz. Bunlardan birincisi nassı iptal eder. Bunlara kısaca
Mutezile yöntemini takip edenler diyoruz. Allah ın kudretini kula yükler. Allah ın birçok sıfatının içine boşaltan ve
tatil eden sınıfa Mutezile denmektedir. Bunların diğer bir sıfatı da dualistler
yani seneviyedir. Kaderi inkâr ederek kula müstakil bir yaratıcılık vasfı
yükler veya faaliyet nispet ederler. İkinci muattıla ise bizzat aklı inkâr
edenler veya devreden çıkaranlar sınıfıdır. Bunlar da kelamcılar tarafından
haşeviye olarak anılırlar. Bu sınıf da yekpare değildir. Bunların müstakil bir
mezhebi yoktur. Mezheplerde içkindir. Heyula gibi her kalıba dökülürler.
Genellikle ehl-i hadis arasından çıkarlar. Elbette ehl-i hadisi ehl-i sünnetin
has tayfası, belkemiği ve temeli olarak gören anlayış da var. Nassı anlamada
aklı devre dışı bırakan ve muhakeme kapısını kapayanlara haşeviye
denilmektedir. Bunlar da Mutezile nin
zıddı olan muattıladır. İfrat ve tefrit hali. Gazali mantığı muhakemeyi
sağlamlaştırması için kabul etmiştir. Satrancı aklın dinamiğini artırmak için
kullananlar gibi.
*
Nureddin Zengi boş vakitlerinde kılıç kuşanır, cirit
oynar ve ata binermiş. Aklı ermeyen veya kıt akıllı birisi neden böyle
yaptığını ve atlara ve kendisine eziyet ettiğini sorar. Şöyle cevap vermiş:
Zinde kalmak zorundayız; onun için binicilik ve cirit oyunu oynarız. Bu
anlayışın bir yansıması hala kışlalarda devam etmektedir. Kışlalardaki
sloganlardan birisi şudur: Ter akıtmayan kan akıtır. Yani kanını heder ve ziyan
eder. Hâlbuki kan kıymetlidir. Fahreddin Razi nin haşevilerle başı derttedir.
Kendisi usta bir kelamcı eşsiz bir akılcı ve polemik erbabıdır. Dönemin
haşevileri ise İbni Teymiye nin de seleflerinden olan, garip görüşleriyle
anılan Kerramiye taifesidir. Uzun bir ömür süren Razi cuma vaazlarında bu
meseleye temas etmektedir. Bugün IŞİD e temas eden hocalar gibi. Lakin
Kerramiye hakkındaki sohbeti bir bölümde bitmez. Arkası haftaya diye
sohbetini bağlar. Ertesi hafta gelip çatar ve cemaat anlatacaklarını dört gözle
ve can havliyle beklemektedir. Lakin Razi de bir durgunluk peyda olmuştur.
Ağzını bıçak açmamaktadır. Sonrasında bürhanlar gördüğünü ve yarım kalan konuya
tayyettiğini söyler. Zira kendisine yönelik Kerramiye dailerinin kamasını veya
hançeri parlarken görür. Bürhandan bürhana fark vardır. Hazreti Yusuf hakkın
bürhanını görmüş ve ismet çizgisinde durmuştur. Rüfailerin bürhanı vardır, onlar ise
Kerramiler gibi kama, hançer değil şiş kullanırlar. Mevlana bu bürhan gösterilerinden hazzetmese
de bürhan göstermek Rüfailerin muhkem bir geleneğidir. Onların bürhanı tehdit değil, coşku ve şenlik
aracıdır. Makamına uygun düşenlerin can
sıkıntısını giderir ve ruhlarını hafifletir.
*
Vehhabilerin bürhanı ise Kerramiye nin bürhanına çok
benziyor. Zaten halef selef olurlar. Zira iki akım da geçişlidir.
Geçenlerde Bağdatlı Prof. Ahmet Kubeysi
Dubai de Muhammed Bin Abdulvehhab la ilgili konuşmasında zülfiyare dokundu.
Onun İran asıllı bir Yahudi olduğunu söyledi. Fatimilerin soyuna benzetti.
Gerçekten de Muammed Bin Abdulvehhab Yahudi menşeli midir Yani bir başka Abdullah İbni Sebe midir Her
çıkanı Yahudiliğe nispet etmek eski bir adet ve hastalıktır. İkinci olarak, büyük lokma ye büyük laf etme
demişler; o ise anlaşılan her ikisini de birden icra etmiş! Büyük laf ettiğinden
dolayı da sözünün arkasında duramamış, çark etmiştir. Binaenaleyh sözünün bir
ehemmiyeti kalmamıştır. Lakin madalyonun öteki tarafından da bakacak olursak;
Vehhabiler büyük bir kampanya başlatmışlar ve Kubeysi yi dize getirdiler.
BAE ni kendisine dar ettiler. Kısaca bürhanlarını göstermişler ve Kubeysi de
bürhanları karşısında dize getirmişler. Razi den Kubeysi ye; tarih ders almadan
tekerrür edip gidiyor!