Geçen haftaki yazımıza yorum yapan bir okurumuz haklı olarak

şikayet ediyor. Ekonomi yazarlarının, eğer iktidar taraftarı iseler her şeyi

güllük gülistanlık gösterdiğini, muhalif iseler karamsar tabloların çizildiğini

ifade ederek bu işin orta yolu yok mudur diye soruyor; fırsatları gösteren

muhalif, olumsuzluğu ifade eden yandaş yazara rastlamadığını söyleyerek bu

önemli konunun ayağa düşürülmemesi gerektiğini belirtiyor. Konunun uzmanı

olmayan pek çok okur bu fiili durumdan rahatsızlık duyuyor olabilir; bu nedenle

konunun arka planını irdelemeye çalışacağız.

Öncelikle bazı sorular üzerine kafa yormak gerekiyor.

Doğrudan veya dolaylı olarak maddi beklentiye hizmet amacı ile yazanlar ile hiç

bir beklentisi olmadan gerçeği arayanları aynı kefeye koymamak gerekiyor.

Reklam gelirleri ile çarkını döndüren bir yayının çizgisi özeldir ve reklam

verenleri memnun etmeye, onların çıkarlarına hizmet etmeye yöneliktir. Siyasi

gazeteler de bu durumdan etkilenir fakat genel bakış açısı iktidar veya muhalif

duruşa göre farklılaşabilir. Böylesi bir yapıda ve olağandışı koşullarda nasıl

bir yaklaşımla insanlara daha faydalı olabileceği, iyi niyetlilerin art

niyetlilerin tuzağına düşmesinin nasıl önleneceği önemsiz midir Veya muhalif

diye etiketlenerek dışlanmalı mıdır ..

Eğer hem demokrasi hem de serbest piyasadan yana iseniz, herkesin

her şeyi bilme hakkına saygı duymalısınız. Zira ancak bu koşullarda kıt

kaynaklar etkin kullanılabilir ve kimse kolay kaybetmez ve birileri de kolay

kazanç fırsatı yakalayamaz. Şahsen öncelikli meselem birilerinin kolay

kazanmasına karşı olmam değil, çoğunluğun tuzağa düşerek kolay kaybetmesini

önlemektir. Eğer bu çizgide iseniz ne reklam verenler ne de siyasiler sözden

hoşlanmaz; sadece muhalif yayınlar size sayfalarını ve ekranlarını açabilir...

Kısa vadeli spekülatif oyunlarda küçük orta boy işletmelerin

ve bireysel küçük yatırımcıların pek şansı olmaz; geç girerler vaktinde

kaçamadıkları için ciddi kayıplarla tanışmak durumunda kalırlar. Onlara

gerçekten faydalı olmak istiyorsanız eğilimlerde sürdürülebilirlik aramalı ve

orta-uzun vadeli eğilimlere göre onlar için uygun fırsat var ise tabi ki

yazmalısınız. Fakat eğilimler sürdürülebilir değilse ve küçük yatırımcılar ve

küçük orta boy işletmeler için nimet külfet dengesi bozuk demektir. Başka bir

deyişle bir birim kazanmak için bir kaç kat daha büyük kayıp riski söz

konusudur. Böylesi bir durumda ancak kısa vadeli spekülatif fırsatlar olabilir

ve bunları dile getirmek geniş kesimleri güçlülerin masasına meze yapmaya

çalışmaktan başka bir şey değildir. Maddi menfaat peşinde  koşmayan ve vicdan sahibi bir yazar böylesi

bir ortamda ne yapmalı, neleri yapmamalıdır Hiç bir siyasi partinin üyesi

olmayan, her koşulda halktan ve Hak tan yana olmaya çalışan bir iktisatçının

mevcut koşullardaki hassasiyetleri neler olmalıdır

Biliyorum değişen koşullar nedeniyle işi tarafından

yönetilen ve sürekli daha fazla risk alan insanlar gerçeklerden ve onları dile

getirenlerden rahatsız oluyor. Yapma dediğimiz şeyleri yapmış ve yola çıkmış

insanlar hazım sıkıntısı çekiyor ve rahat uyuyamıyor. Bu ve benzeri durumdakiler

kendilerini aldatmak ve sadece günü kurtarmak istiyor ise onları tatmin

edebilecek çok yazar zaten mevcut. İleride vicdan azabı çekmek istemeyen

yazarlar ise tüm olumsuzluklara rağmen gerçeklerin peşinden koşmak ve neden

tedbirli olunması gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatmak durumunda...

İniş takımının çalışmadığı bilinen bir uçağa binip

yolculuk yapmak, küçük bir depremde bile yıkılabilecek binada oturmak gibi

konularda hepimizin bir fikri var. Fakat konu ekonomi benzeri sosyal konulara

gelince kafa karışıklığı artıyor, sapla samanı ayırmak zorlaşıyor. Bir kaç yıl

sonra hangi tür yazarlara küfredileceğini, hangilerine ise teşekkür edileceğini

biliyorum ve ona göre yazmaya çalışıyorum...