Bismillâhirrahmânirrahîm!

İNSANLIK bu dereceye kadar düşecek miydi? 11 aydır Filistin mücahitlerinin verdiği destanlık direniş, tüm insanlık için tam anlamıyla bir turnusol kâğıdı oldu. Hepimiz imanımızı, cihadımızı, kardeşliğimizi ve din gayretimizi yeniden test etme fırsatı bulduk. Bir terazi gibiydi Kassam Tugayları… Hepimiz o teraziye çıktık; kaç gram çektiğimizi gördük. Şimdi bu eksikliğimizi tamamlama zamanıdır!

Düşünebiliyor musunuz? Mazlum bir topluluk en tabiî, en insanî, en hukukî hakkını kazanabilmek için direniyor. Kutsallarını, öz topraklarını işgalci İsrail’den kurtarmaya çalışıyor. Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin topraklarının özgürleşmesi mücadelesi veriyorlar. Bundan daha onurlu bir direniş olabilir mi? Bunları yapmak Müslüman ümmetin de görevi! Onlar, ümmetin görevini de üstlendiler.

Filistin’e bu işgali reva görenler acımasız, entrikacı ve hain! Dünyada benzeri görülmemiş işkence türlerine başvuruyorlar. Hukuk, insanî değerler gibi hiçbir ölçüyü tanımıyorlar. Astığı astık, kestiği kestik yöntemini uyguluyorlar. Hem de bunları bütün dünyanın gözleri önünde, canlı yayınlarla göstere göstere yapıyorlar. İnsanlık böylesine bir vahşete, caniliğe daha ne kadar seyirci kalacak?

Hayır, hayır! İnsanlık bu seviyeye düşemez, düşmemeli. Dünyada savaşları durdurmak, güvenliği sağlamak, insan haklarını korumak için kurulduklarını deklare eden uluslararası kuruluşlar nerede? Bu ikiyüzlülük gösteriyor ki, bu kurumlar kendi çıkarlarını korumak için oluşturulmuş. İnsanlık bu gerçeği gördükten sonra, onları dikkate almadan bir çıkış yolu aramak zorundadır.

YOK ETME PLANI

İŞGALCİ İsrail’in planı iyice anlaşılmıştır. Onlar, gasbettikleri toprakları, ABD ve Batı’nın da desteğiyle sahiplenmek istiyorlar. Dünyanın gözünün içine baka baka yapılan ne büyük zorbalıktır bu! Dünya, bu zillete boyun eğecek, öyle mi? HAMAS, işgalci İsrail’in niyetini şöyle açıkladı: “Bu operasyon, Batı Şeria topraklarını istilâ etme, halkını sürme ve tehcir etme bağlamında gerçekleşiyor.” (Millî Gazete, 30 Ağustos 2024)

Siyonist İsrail, 2007’den bu yana kara, hava ve denizden Gazze’yi abluka altında tutuyor. Şimdi bu ablukayı diğer şehirleri de içine alacak şekilde genişletme planı yapıyor. Gazze’de zaten güvenli bir mekân bırakmadılar. Şimdi de tüm Filistin’i nefes alamaz duruma getirmek istiyorlar. 23.8.2024 tarihli Millî Gazete’nin haberinde bu sinsi plan şöyle açıklanıyor:

“Gazze’nin İsrail dışında, dış dünyaya açılan sınır kapısı Philadelphi Koridoru’nda yer alan Refah Sınır Kapısı Philadelphi Koridoru’ndaki İsrail ordusunun işgalinin devam etmesi, Refah sınır kapısı üzerinden az da olsa ‘nefes alabilen’ Gazze’nin boğulması ve dış dünyadan bağlantısının tamamen kopması anlamına geliyor. Bu koridordaki işgal, Gazze’ye girecek yardımların İsrail tarafından engellenmesini kolaylaştıracak.”

Güvenli bir yer kalmadığı için can derdine düşen Gazzeliler ölümü bekliyorlar. En temel ihtiyaçlarından mahrum bırakıldılar. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde ve biz yaşarken oluyor. Gazze’ye âcil “barış gücü” gönderilmelidir.

 İSLÂM ÂLEMİ NEREDE?

CAN derdine düşmüş bir toplumun hali ortadayken; siz Müslümanlar, onların kardeşleri, imdat isteyen insanlara karşı daha ne kadar seyirci kalacaksınız? Allah Rasülü’nün (s.a.v.) şu buyruğunu hiç işitmediniz mi?: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardımsız bırakmaz. Düşmanına terk etmez.” (Buharî) Gün bugün! Gün, kardeşlerimize karşı görevlerimizi yapma günüdür!

Rabbimiz bizden “kopmaz ip İslâm’a “el birlik” sarılmamızı” (Âli İmran, 103) istiyor. BİR olmamızı, BİRlikte hareket etmemizi emrediyor. Şunu bilin ki, Siyonistler, sömürgeciler iki Müslüman ülkenin bir araya gelmesini istemediği gibi; iki Müslüman’ı bile bir arada görmek istemiyorlar. Nice sıkıntılar yaşanmasına rağmen, 13 senedir Türkiye ile Suriye devlet başkanlarının bir araya gelip diplomatik ilişkilerle Suriye sorununu çözmelerini istemiyorlar.

İlk yapılacak görev, “Mehmetçik Gazze’ye” söylemiyle asker gönderilmesidir. Bu, geçmişte yapıldı; bugün de yapılması âciliyet kazanmıştır. “Barış” için Kıbrıs’a çıkarma yapıp katliam ve saldırılara son vermedik mi? Filistin de Osmanlı bâkiyesi! Tapusu hâlâ elimizde! Orada, Osmanlı tebaası Filistinli kardeşlerimiz yaşıyorlar. Onları işgal ve soykırımdan kurtarmak onuru bize yeter!

İslâm dünyasının liderlerinin çoğu Haçlı-Siyonist İttifakı’nın zihinsel işgali altındadır. Kendi kararlarını kendileri vermekten âciz durumdalar. ABD’nin, Batı’nın ağzına bakıyorlar. ABD’ye “dost ve müttefik görmek”, ABD’nin planlarına alet olmaktır. İsrail’le “normalleşmek”, İsrail’in Arz-ı Mev’ud emellerine hizmet etmektir. Çünkü İsrail’in normali bugün Filistin’de yaptıklarıdır.