Bu köşenin müdavimleri 25. Kare, gizli ve şifreli mesajlarla ilgili tartışmalara âşina.
İnsan gözü saniyede 24 kare algılayabiliyor.
25inci kareyi koyduğunuz an bunu göz görmüyor ancak beyin algılıyor ve kaydediyor.
Uygulama, ilk olarak reklamlarda kullanıldı.
Gözünüzün göremediği ama beyninizin algıladığı 25. kare sizde farkında olmadan o ürünü alma isteği uyandırıyor.
Başka alanlarda da örnekleri var; Irak işgali sırasında 25. Kareye "direnmeyin!" mesajı yerleştirildi!
Dün Saadet Partisi Bağcılar/Mahmutbey teşkilatından Ali Basmacı aradı.
Uzun uzun konuştuk...
Son zamanların çok tartışılan dizilerinden Huzur Sokağının önceki akşam yayınlanan bölümündeki bir sahnesine 25. Kare yerleştirildiğini anlattı.
Sahne, Bilallerin evinde yaşanıyor: Bilal, gömlek kollarını aşağı sıvarken hemen arkasında duran kapının sağına ve soluna çıplak resimler yerleştirilmiş...
Bir başka sahnede ise; Kerim ile Selim şirkette baş başa plan yaparken büyük pencereye yerleştirilen bir haç görüntüsü...
Çok dikkat edilmezse anlaşılamayan bir ayrıntı, bu...
Siz de farkettiniz mi
YİNE O FİRMA, YİNE NAMAZ SORUNU...
Yrd. Doç. Dr. Abdullah Demir.
Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi.
Bir mail gönderdi.
Okuyalım;
"Süleyman Demirel Üniversitesi Teknoloji Fakültesi tarafından, 1-2 Kasım 2012 tarihlerinde düzenlenen sempozyuma bildiri sunmak üzere bir Doç. arkadaşımla İspartaya gitmek üzere İstanbuldan Kamil Koç firmasına ait bir otobüsle yolculuğa başladık.
Ispartaya gidene kadar sırasıyla; Gebze (15 dakika), İzmit (10 20 dakika geç gelen bir yolcunun beklenmesi), Sakarya otogarlarında (10 dakika), Bozöyükteki 30 dakikalık molayla ve arada bir duraklama daha var ben uyumuşum sabah 05.00 civarında Afyon otogarına giriş yaptık.
Ben burada yine 10-15 dakika mola verir diye düşündüm. Aşağıya indim. Muavine sabah namazı kılmak istediğimi söyledim. "Hemen gidiyoruz, vaktimiz yok" denildi. Ben de yukarıdaki duraklamaları ve molayı dikkatlerine sunarak, "Doç. arkadaşımla 5 dakika içerisinde geliriz." dedik ve namaza geçtik.
Çok dakik olan firmanın! Muavini sağolsun biz namazı bitirmiştik ki kapıda bizleri karşıladı ve "Otobüs kalkmak üzere!" diye söyledi (Tüm bunlar yaklaşık 6 dakika içerisinde cereyan etti). Ben de tekrar yukarıdaki duraklama ve molaları dikkatine sundum ve bizimde hakkımız olduğunu belirttim.
Nihayet araca bindik ve sabah 07.30 civarında Isparta otogarına giriş yaptık. İstanbul-Isparta yolculuğumuz 9.5 saat sürdü. Bu sürenin en az 2 saati yani 120 dakikası molalarla geçti. Bu sürede namazdan 6 dakika esirgenmeye çalışıldı.
Nihayet sempozyum bitti ve arkadaşımla birlikte 02/11/2012 tarihinde saat 22.00da bu sefer İstanbula gitmek üzere, Kamil Koç Firmasının otobüsünde 15 ve 16 numaralı koltuklarda Isparta otogarından otobüse bindik. Gidiş dönüş biletim olmasaydı gidişte yaşadığımız olaydan dolayı Kamil Koçu tercih etmeyeceğimi buraya not düşeyim. Neyse yolculuğumuz başladı. Sandıklıdan yolcu alımı (15 dakika), Sandıklı ile Afyon arasında 30 dakikalık bir mola (mola yerinin ismini hatırlayamadım), Afyon otogarı yolcu alımı (15 dakika), gardan ayrıldıktan 10 dakika sonra 15 dakika geç gelen bir yolcunun beklenmesi, Kütahyadan yolcu alımı (10 dakika), Bozöyükte mola (30 dakika) ve nihayet sabah 5.30 civarında Sakarya otogarına yolcu indirmek için giriş yaptık.
Şoför ve muavine aynı gidişteki şekliyle 5 dakika içerisinde bir sabah namazı kılıp geleceğimizi söylediğimizde; "Hemen gidiyoruz, duramayız." dedi ve aracın direksiyona geçerek kısmi bir gitme manevrası yaptı. Bu sırada arkadaşım ve ben aşağıdayız. Ben arabaya atladım ve şoföre aynen şu cümleleri söyledim.
"Benim tuvalet ihtiyacım olsaydı ki vardı, bu molayı verecektiniz değil mi " "Varsa git." dedi. "Neden namaz için beklemiyorsun " diye sordum. Bu cümleye bir şey diyemedi ancak gitme tehdidi yaptı. Ben de şoföre "Hemen geleceğim, gidersen git." dedim. Ben de önce tuvalete daha sonra namaza gittim. Nihayet bütün bu işlemler 7 dakikada gerçekleşti ve araca geldik.
Tabi ben koltuğa vardığımda 2-3 dakika sonra araca binenlerde olmadı değil. Tüm bu yaşananlar kimyamızı bozdu."
Kamil Koç Turizmin sahibi CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli.
Sena hanım, firmanızda sık sık yaşanan bu sahnelere bir el koysanız, artık!
OKULLARDA KANTİN UYGULAMASI HAK GETİRE!
Okullarda obeziteyi engellemek ve öğrencileri bilinçli beslenmeye teşvik etmek için, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı geçen yıl ortak bir çalışma yaptı;
Buna göre, okul kantinlerindeki hamburger tipi fastfood gıda, kolalı içecek, hazır meyve suları, enerji içecekleri, kızartma ve cips tipi ürünler öğrencilere satılmayacak. Bunun yerine ayran, yoğurt, meyve satışı zorunlu hale gelecek. Zararlı gıda satan kantinin sözleşmesi feshedilecekti.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçere buradan sesleniyorum; Şu anda okul kantinlerinde yasak denen yiyecek-içeceklerin çoğu satılıyor.
Bana inanmıyorsanız Bakanlığa en yakın okula gidip bakabilirsiniz...
NOT: Bugün 12 Kasım 2012 Pazartesi... Uyan da balığa gidelim... İktidarın 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 10 ay 12 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Başbakan Erdoğan, "Umutlar tükenmek üzere..." demeye başladı. Siviller, bu kez başarabilecek mi Takipçisiyiz...