İşte bütün habercilerinden, Receb’den, Regaib’den, Mirac’dan, Şaban’dan ve Berat’tan sonra; haber gönderdiği üzere çıktı geldi on bir ayın sultanı, Şehr-i Ramazan... Geldi ve bütün bir yaşantımızı, bedenimizi ve ruhumuzu müştak etti kendine, esir aldı. Sadece bizi mi Ailemizi, eşimizi, dostlarımızı, çocuklarımızı, mahallemizi, sokaklarımızı, marketlerimizi otobüslerimizi, televizyonları, gazeteleri ve elbette en çok da camilerimizi ve gönüllerimizi...
Camilerimiz ve gönüllerimiz müştak oldu Ramazan’a. Ramazan’ın esiri oldular. İkisi de Cenab-ı Hakk’ın evi değil mi Camiler, Kabe’nin birer şubesi, gönüller Hakk’ın ayinesi... Gönlümüz... Yerlere ve göklere sığmayan Rabbimizin konuk olacağı, otağ kuracağı, saltanatını süreceği yer... Ramazan’ın gelişiyle sükunet ve huzur buldu...
Ramazan’ın gelişine en çok gönüller ve mescitler seviniyor. Ramazan’a en çok gönül dünyamız ve mescitlerimiz hasret, susuz kaldı çünkü. Mü’minlerin seferine ve miracına, çocukların cennet kokusuna on bir ay boyunca haftada bir gün bir vakit Cuma namazlarında şahitlik edebilen mescitler, Ramazan’ın gelişiyle her gün her vakit tanık olacak seferlere, miraclara ve cennet kokularına. Özellikle de yatsı vakitlerindeki teravihlerle... On bir ay boyunca boynu bükük, kimsesiz ve yetim kalan mescitler, çocukların sesleriyle, koşuşturmalarıyla, salat u selamlarla şenlenecek...
Ramazan’ın gelişine en çok gönüller sevinecek. En çok gönüller memnun kalacak bu gelişten. kırılan, yıkılan, tarumar olan, kararan gönüller yeniden tamir olacak, inşa olacak, yeniden aydınlanacak. Nefsin köreltici tuzakları altında istikametini şaşırmış bedenler, ruhlar ve gönüller Ramazan’ın diriltici nefesiyle, orucun ağızları tezyin ettiği manevi kokusuyla yeniden istikamet bulacak.
Gönlümüz Ramazan’ın da bir haberci, bir hatırlatıcı, bir uyarıcı olduğunu idrak edecek. Ramazan bir zikirdir, bir hatırlatmadır. Ramazan bir nezirdir, bir uyarıcıdır. Ramazan bize bir ay boyunca hilalden hilale ‘kul’ olduğumuzu, yeryüzüne ‘halife’ kılındığımızı ve bu yüzden gönderildiğimizi, ahiretin dünyadan hayırlı olduğunu hatırlatacak ve bizi bu konularda uyaracak.
Ramazan ize on bir ay boyunca kapalı olduğunu zannettiğimiz kapıların, özellikle de manevi kapıların açık olduğunu gösterecek. Kapattığımız kapıları yeniden açacak bize. Oruç, Kur’an, namaz, sadaka, isar, rahmet, merhamet, şefkat, afv, mağfiret, musamaha, tevbe kapılarının her daim açık olduğunu gösterecek bize. Özellikle de gönül dünyamızın kapılarını açacak Ramazan bize. Biz de Hakk’a açacağız gönlümüzün kapılarını. Kirlerden, paslardan, günahlardan arındırarak ayine kılacağız Hakk’a.
Ve Ramazan bize ‘kim’ olduğumuzu hatırlatacak.
Ramazan’la aslî kimliğimize kavuşacağız.
Hoş geldin ey gönüllerimizin sultanı.
Hoş geldin ey Şehr-i Ramazan.