Görünen o ki, yeni anayasa tartışmaları seçimlerin sonuna
kadar gündemin ilk sıradaki yerini işgal edecek. Peki, yeni anayasa derken
iktidar kanadı öncelikli olarak neyi hedefliyor İktidar kanadından yapılan
açıklamalarda yeni anayasa isteğinin ağırlık noktasını, bir başka ifadeyle
öncelikli meselesini başkanlık sistemi oluşturuyor. Bir bakıma başkanlık
sistemine geçişi sağlamak için iktidar yeni anayasa hazırlanmasında ısrarcı
görünüyor. Peki, muhalefet bu konuda destek vermezse ne olur Bu sorunun cevabı
seçim sonuçlarına göre netlik kazanacak. Çünkü seçimlerde iktidar ve muhalefet
partilerinin alacağı sonuç önümüzdeki dönemde düşünülen hususların hayata
geçirilmesi ya da gündemden çıkartılmasında belirleyici olacaktır. Bunun
yanında yine seçim sonuçları muhalefetin durumunu da şekillendirecek, sonuçlara
göre yeni anayasa hazırlanması gündemden kalkabileceği gibi sadece başkanlık
sistemini öngören bir düzenlemeyi de gündeme getirebilir.
Bu noktada AK Parti yönetiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan
kadar başkanlık sistemi hususunda ısrarcı ve dayatmacı olmayacağını söylemek
mümkün. Çünkü şu anda zaten yarı başkanlık sistemi uygulanmaktadır.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Cumhurbaşkanlarına eskiden daha farklı ve güçlü
bir konum sağlamış bulunuyor. Buna bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan ın tavrı
eklendiğinde başkanlık sistemine ihtiyaç olmadığını söylemek mümkündür. Çünkü
Sayın Erdoğan hem seçim kampanyası sırasında hem de AK Parti nin olağanüstü
genel kurulunda gerek AK Parti organlarında oturan bir Cumhurbaşkanı
olmayacağını, tüm yatırımları ve hükumet icraatlarının yakından takipçisi
olacağını ısrarla vurgulamış, yeni dönemin ipuçlarını açıklamıştı. Meseleye bu
açıdan bakıldığında yeni anayasa ile tek başına başkanlık sisteminin gündeme
getirilmesi, sanki yeni anayasadan maksadın Başkanlık sistemini anayasal bir
zemine oturtmaktan ibaretmiş görüntüsü veriyor. Halbuki, ülkenin demokratik ve
temel insan haklarını teminat altına alacak yeni sivil bir anayasaya ihtiyacı
vardır. Bir diğer ifadeyle insanımız ilk defa darbecilerin değil seçilmişlerin
yeni bir anayasa yapmasını arzu etmektedir. Şahsen, seçilmiş sivillerin anayasa
yapmasını önemseyenlerdenim. Ancak böyle bir imkân doğacaksa bunun sadece
başkanlık sistemi sebebiyle kullanılmaz hale getirmemek gerekir.
Çünkü Türkiye nin sorunu Parlamenter ya da yarı başkanlık
veya başkanlık sistemi değil, özgürlüklerin keyfi olarak askıya alınabilmesi
sorunu vardır. Bu ülkede inancından dolayı devlet yönetiminden dışlanmış,
insanlar uzun yıllar ikinci sınıf insan muamelesi gördüler. Bu bakımdan temel
insan hak ve özgürlüklerini esas alan yeni anayasa için çaba göstermek
gerekiyor. Başkanlık sistemi daha sonraki konu olabilir. Kaldı ki, devlet
organlarının yetki ve sorumluluklarının sınırları çizilmiş, bu kurumların
birbirlerinin alanlarına girmesini engelleyecek bir anayasa sorunların çok
büyük bir bölümünü giderebilir. Kaldı ki, Başkanlık sisteminde Parlamento daki
bugünkü aritmetik yapıya bakarak ısrarcı olmamak gerekir. Önümüzdeki dönmelerde
ne olacağını, milletin nasıl bir tablo ortaya koyacağı bilinmez. Kısacası AK
Parti şu anki konumuna bakarak başkanlık sisteminde ısrarcı olmamalı, kişileri
yetkilendirmek ve tek seçici konumuna getirmekten çok kurumların yetki ve
sorumluluklarını net bir şekilde belirleyecek anayasal düzeni sağlamanın
peşinde olunmalıdır.