Her Hanefi, Ebu Hanife’ye bağlı ve onun izinden ve yolundan gidiyor sayılır mı Ya da her Selefi Selefilikten nasibini almış mıdır Bu bağlamda tam da şunu söylemek mümkündür. Çağdaş Selefilik Haricilik ile Mürcie arasında gidip gelmektedir! Ya da bugünkü Selefilerin selefle alakası bu kadardır. Selef adına kimileri Haricilerin yolunu tutmuş kimileri de Mücie’nin anlayışını benimsemiş ve ona sapmıştır. Biraz daha açacak olursak; bugünkü Selefi ekollerin içinde iki önemli damardan birisi Cihadcı Selefilik diğeri de İlmi Selefiliktir. Cihadcı Selefilik yıkıcılık anlamı kazanmış ve birçok alimin ittifakıyla çağdaş haricilik akımına dönüşmüştür. Elbette istisnaları vardır. Ama Şebab hareketi, Ensaru’ddin, Ensaru’ş Şeria veya Cezayir’de İslamcıların kazanımlarını berhavada eden GIA ile Irak’ta Ebu Musab Zerkavi ve ardından Suriye’de IŞİD kötü bir tecrübe olarak devrim süreçlerinin baltalanmasına ve inhirafına hizmet etmiştir. Haricilik geçmişte de kartları karıştırarak Emevilerin siyasi gündemine veya ajandasına hizmet etmiştir. Günümüzde de kimi Şii mezhepleri temsil eden zümreler veya anlayışlar Ali Şeriati’nin ifadesiyle, gerçekte ve esasında Emevi Şiiliğinin (asabiyetinin) izinden gitmektedir. Günümüzün Harici damarını temsil eden bu gruplar yanlış hareketleriyle çağdaş Emevicilik zeminini güçlendirmekte ve temkin ve tahkim etmektedir. Irak’ta ve Suriye’de hep başka gündemlerin hizmetinde olmuştur. Ya da kullanılmıştır. Kullanılmasının nedeni de dindeki sığ anlayışlarıdır. Hadis diliyle buna karilik (çoğulu, kurra) denilmektedir.
*
Çağdaş selefilerden en az bir kısmı, ahir zaman uyarıları arasında olan kari zümresi vasfını taşımaktadır. Ahir zamanda dini anlamada iki cereyandan bahsedilmektedir. Genel düzeyde kariliktir. Karilik dinde derinleşemeyen ve akille nakil arasında bir uyum geliştiremeyen; tahkikçi değil, taklitçi zihniyettir. Ne çağı ne de geçmişi kavrayabilmiş ve bunlar arasında sağlıklı köprü ve iletişim kurabilmiştir. Ne geçmişi kavrama ne de anı yakalama becerisine sahiptir. Haricilikle ilgili uyarılarda hep onların anlayışından şikayet edilmiştir.
Dinin boğazlarından kalplerine inmeyeceği ifade edilmiştir. Bu dini anlamada sığ olduklarına delalet ettiği gibi kuru ve merhametsiz oluşlarını da ifade eder. Ahir zamanda uyarılan ikinci anlayış veya akım ise siyasi dairede ruvaybide denilen siyasi sübyancılıktır. Amme ve kamu idaresinin bir şekilde sabavet çağını aşamamış, çocuk anlayışlı insanların eline geçmesidir. Bunlar, hicri 60’ıncı yılın çağımıza düşen gölgesi ve uzantısıdır. Ümmet bugün bu iki anlayış arasında kavrulup gitmektedir. Selefilik adına kimileri bu çocuksa rejimlerin karşısına yalınkılıç ve akılsız bir biçimde; hesapsız kitapsız olarak dikilmekte ve karmaşayı daha da artırmaktadır. Fitne ortamını pekiştirmektedir. 11 Eylül’den itibaren günümüze damgasını vuran olaylarda bu zümrenin faaliyetlerinin İslam’ın lehine olduğunu söyleyebilir miyiz Arap Baharını da mecrasından saptırmışlardır. Bunların varlığı veya ifratları öbür tarafın tefritine hizmet etmekte ve yangını söndüreceği yerde daha da büyütmektedir.
*
Selefiliğin günümüzdeki kollarından birisi de İlmi Selefilik çerçevesinde çağdaş Mürcie akımı ve anlayışıdır. Nasirüddin Elbani ve Ali Halebi çizgisi kimi Selefilere göre de çağdaş Mürcie anlayışını temsil etmektedir. Siyasetle buluşmamaya ve siyasete bulaşmamaya özen gösteren bu akım fitne karşısında tamamen içe çekilmeyi ve taraftarlarına da kendilerini taatü ibadete vermelerini tavsiye etmektedir. İlmi Selefilik siyasi dairede ve genelde pasifist yaklaşımı benimseyen zümreye denmektedir. Elbette Mürcie’nin de çeşitli kolları olmakla birlikte en uygun tarifi Müslümanlar arasındaki kargaşaya karışmamak, dinamizme karşı pasifizmi yeğlemektir. Bu tutum toptan yanlış değilse de yer yer zemmedilmiştir. Bundan dolayı da Suudi Arabistanlı davetçilerden ve Muhammed Kutup’un öğrencisi Sefer Havali çağdaş bir Mürcieleşme eğiliminden bahsetmektedir. Temel tez konularından birisi budur. Eş’arilik konusunda da eleştirileri olmakla birlikte en fazla üzerinde durduğu husus günümüzde Mürcie anlayışının yeniden hortlamasıdır. Naslar karşısında genelde İslam tarihinde iki akım vardır. Haşeviye ve ehli rey. Bazen Haşeviye ehl-i eser suretinde görünse bile ehl-i eserin muhakkikleri Haşeviyeden ayrılırlar. Muhakkik olmayan ehli esere Haşeviye denmektedir. Gazali de İbni Teymiye de Hayşeviye’ye aynı oranda olumsuz atıflarda bulunmakta ve göndermeler yapmaktadır. Karilik fukahanın zıt anlayışını temsil etmektedir. Fukahanın dinamizmi karşısında günümüzde kurra yeniden hortlamıştır. Çağdaş Selefiliğin iki damarı olan Cihadçı Selefiler ile ilmi Selefiler bu kurra damarından beslenmektedir.
İlginçtir, gerçekte Emevi anlayışının uzantısı olan ve asabiyetini temsil eden Şia ile Batı arasında kadim Hariciliği temsil eden Umman Sultanlığının köprü kurması tesadüf müdür Emevilerin sıfatı ile Şia’nın ismi kendilerinde cem olmuştur. Gören için bu gelişmeler ibretlerle doludur. Karilik damarı veya dinde derinleşmemek günümüzde ifrat ve tefrit akımlarını beslemektedir.
MUSTAFA ÖZCAN