Sancısı olan insanlarla sohbet faydalı oluyor. Ama, kişisel dertleri ve çıkarlarından başka bir düşüncesi olmayanlarla istediğiniz kadar konuşun bir gram şeker için bir çuval keçiboynuzu çiğnemekten öte gidemezsiniz. Sonunda o bir gram şekeri elde etmeniz de şüphelidir. Sancısı olan sürekli olarak ülkemiz ve insanımız üzerine kafa yorar, dertlere çare bulmanın gayreti içinde olur. Sancısı olan insan kendisini kalıplaşmış düşüncelere mahkum etmez. Çünkü, tefekkür demek nedenini ve niçinini, farklı görüşlerin doğru yönleri olup olmadığını araştırmak demektir. Bir sancısı olmayan insanlar genellikle düşünmeyi terk etmiş akıllarını birtakım kalıplara hapsetmiş olanlardır.
Sancısı olan ve düşünen insanlardan her an yararlanmak mümkündür. Bu kişilerle yapılan sohbet boşa vakit geçirmek anlamına gelmez. Diyebiliriz ki düşünen insanlarla sohbet üretim ve ufuk genişliği demektir.
Ancak, "Ülkemizde düşünen ve üreten insana tahammül var mı " diye soracak olursanız bu soruya evet demek pek mümkün olmaz. Çünkü, belli bir kalıp içinde düşünürseniz size kimse karşı çıkmaz, başınız ağrımaz ama düşünceleriniz genelden farklılık arz ediyor, yeni teklifler getiriyorsanız bilesiniz ki bu ülkedeki hakim güçler sizi susturmak için her şeyi yaparlar.
Sanıyorum Erbakan Hoca nın bugün siyaset dışına itilmişliğinin, kurduğu partilerinin kapatılışının temelinde de bu genel kalıpların dışında düşünce ve tekliflerin sahibi oluşu yatmaktadır.
Bu hususta zaman zaman ziyaretimize gelen ve her gelişinde uzunca sohbet etme imkanı bulduğumuz Durmuş Ali Eker in ifadesiyle "Tek milli duruş sergileyen lider Erbakan Hoca ydı. Diğer partilerin hepsini tek tek incelediğinizde dış politikadan ekonomiye kadar hemen her alanda aynı söyleme sahip olduklarını görürsünüz. Mevcut partilerin içinde AB ye karşı çıkan, BM nin adil bir yapıya sahip olmadığını, sadece emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet ettiğini, NATO da nimet külfet eşitliği olmadığını söyleyerek karşı bir teklifi olan parti var mı Ama Erbakan tüm bu konularda farklı ve Türkiye nin çıkarlarını gözeten görüş ortaya koyan ve teklif sunan liderdi" diyerek Türkiye de insanların ve tüm siyasi partilerin belli bir kalıba nasıl mahkum edilmiş olduğunu ortaya koyuyordu.
Aslında günlük olaylar ve bu olaylar karşısında sergilenen tavırlar, yapılan açıklamalar dikkatlice incelendiğinde görülür ki, aynı şeyleri farklı kişilerin söylediği, bir diğer ifade ile söylenenlerin aynı söyleyenlerin farklı olduğu görülür. Bu da yıllardan beri meselelerimizin neden çözümsüz kaldığının açık ifadesidir.
Şu anda tüm milletimizin yüreğini dağlayan terörün niçin çözümsüz kaldığı sorusunun cevabı da sanıyorum düşüncenin tek kalıba mahkum edilmiş olmasıdır.
Bir bakıma kendi dışımızda belirlenmiş proğramlara bağlı kalmayı marifet bildiğiniz sürece o proğramlardan bizim değil, o proğramları hazırlayanların çıkarlarına hizmet çıkacağını bilmek durumundayız. Hala AB ye girmenin ülkemiz için şart olduğunu düşünenlerin geriye dönüp baktıklarına terörün arkasında AB ülkelerinin olduğunu görmemeleri için efsunlanmış olmaları gerekmez mi Bugün sadece ABD ve bazı AB ülkelerinin çıkarlarına hizmet eden NATO ya yönelik bir eleştiri ve karşı teklif geliştiremeyen politikalarla bu ülkenin çıkarlarını tam olarak korumak mümkün olabilir mi
Güvenlik Konseyi nin 5 daimi üyesinin kontrolü altındaki Birleşmiş Milletler Teşkilatı nın bizim gibi ülkelerin çıkarlarını korumasını beklemenin mümkün olmadığını şimdiye kadar görememiş olanlarla ve bunların oluşturduğu politikalarla bu ülke dış tehditlere karşı nasıl koruma altına alınabilecek
Kısacası yeni bir dünya oluşturacak proğramı insanımıza dünyaya sunmadan mevcut yapı içinde Irak sınırımızın emniyet altına alınmasını, İslam dünyasının zenginliklerinin emperyalistlerin sömürüsünü nasıl engelleyeceksiniz
Gelin tüm bunları tartışalım. Birtakım tabuları kıralım. Elbette tabuların kırılması sanıldığı kadar kolay olmaz. Bu bazı sıkıntıları göze almayı, bir diğer ifade ile bedel ödemeyi göze almayı gerektirir. Varlıklarının ve iktidarlarının sürmesini mevcut tabulara borçlu olanların kendiliklerinden tabuların yıkılmasına izin vermeyeceklerini, hapsedilmiş zihinlerinde yeni çözümler üretmesinin mümkün olmadığını artık herkesin görmesi gerekiyor.
Daha, yakın tarihi bile sorgulayamayan, sorgulayanların ya da emperyalistlerin dayattığı çözümlerin karşısına başka çözümler koymaya kalkışanların cezalandırıldığı, susturulduğu bir Türkiye de kesinlikle özgür tartışma ortamı oluşturulamaz. Özgür bir tartışma ortamının oluşturulamadığı bir ülkede de çözümsüzlükler kalıcı hale gelir.