Hamas ile vardıkları ateşkesi ihlal ederek Gazze Şeridi'ne yeniden saldırılar başlatan barbar İsrail ordusu, katliamlarına devam ederken, bölgenin 2 Mart'tan beri abluka altında bulunması, insani yardımların girmemesi dolayısıyla insanlar açlık, kıtlık ve yoklukla mücadele ediyor. Uluslararası baskıya dayanamayan Gazze kasabı Netenyahu, bölgeye insani yardım girişine izin verdi ama bu BM'nin deyimiyle okyanusta bir damla gibi kaldı. 

"Gazze'de yiyecek ve ilaç bulamayan insanlar için endişeleniyorum"

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ve İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Berlin'de yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Gazze'de yiyecek ve ilaç bulamayan insanlar için endişelendiğini, insani yardımın Gazze'ye kısıtlama olmaksızın ulaştırılması için acil talebini yinelediğini söyledi.

"En kötü durumda öldürülüyorlar"

Wadephul, "Gazze'de yiyecek ve ilaç bulamayan insanlar için endişeleniyorum. Yardım dağıtım noktalarına ulaşmak için uzun mesafeleri yürüyerek giden ve oradan eli boş dönen insanlar. En kötü durum da öldürülüyorlar. Bu da çok sık oluyor. Gazze'den gelen görüntülerin, şoke edici ve insani yardıma ne kadar ulaşabildiğini çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Bu yetersiz. Bu nedenle, bugünkü görüşmemizde, insani yardımın Gazze'ye insanlık ve tarafsızlık, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleri doğrultusunda, kısıtlama olmaksızın ulaştırılması için acil talebimi mevkidaşıma yineledim." dedi.

"İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim politikasını reddediyoruz"

Batı Şeria'daki son derece gergin durumun ve İsrail hükümetinin 22 yerleşim yerini onaylama kararının da kendisini endişelendirdiğini dile getiren Wadephul, "Bunu dostlar olarak görmezden gelemeyiz ve şunu söylemeliyim ki bu yerleşim politikası uluslararası hukuka aykırı olduğu için bunu reddediyoruz. İsrail'in bu politikasının iki devletli çözümün önünü tam anlamıyla kapattı.İki devletli çözüm, Alman hükümeti olarak da desteklediğimiz çözümdür. İsrail siyasetinde, hatta kabinede, Batı Şeria'nın ilhakını talep eden bazı sesler var. Bu, çoğunluğun görüşü olmasa da İsrail'in itibarı için önemli riskler barındırıyor. Bu, komşularında, müttefiklerinde ve en yakın dostlarında hükümete olan güveni sarsıyor. Almanya, İsrail devletinin güvenliği ve varlığı konusunda bir yükümlülüğe sahiptir ve Almanya aynı zamanda uluslararası hukuka da bağlıdır. Bunlar aynı madalyonun iki yüzüdür." diye konuştu. 

Paha biçilemez katkı

Suudi Arabistan veya Suriye'nin İsrail'i tanımasının, İsrail'in güvenliğine ve tüm Orta Doğu'nun istikrarına paha biçilmez bir katkı sağlayacağını savunan Wadephul, aynı şeyin İsrail'in Filistinlilerle ilişkisi için de geçerli olduğunu belirtti. İkili devlet çözümün, İsrailliler ile Filistinlilerin gelecekte yan yana, güvenlik ve haysiyet içinde yaşayabilmeleri için tek gerçekçi perspektif ve bölgede sürdürülebilir barış için tek şans olduğunu belirten Wadephul, "Bu nedenle, Filistin devletini tanıyabilmemiz için bu sürecin İsrail ve Filistinliler arasındaki müzakerelerle sonuçlandırılması gerektiği de bizim için açıktır. Bu konuyu Avrupalı ortaklarımız ve dostlarımız arasında da savunuyoruz ve şu anda Filistin devletini tanımanın yanlış bir sinyal olacağını düşünüyoruz. Gazze'deki durum şu anda ne kadar dayanılmaz olursa olsun, benim için özellikle önemli olan bir şey var, o da zihinsel olarak şu anda takılıp kalmamamız gerektiğidir. İsrail'in şiddete karşı kendini savunabilmesi gerekiyor, bu nedenle Almanya'nın İsrail'e silah sevk etmeyi sürdürecek" ifadelerini kullandı. 

Hamas sorumluymuş!

İsrail Dışişleri Bakanı Saar da Holokost'tan 80 yıl sonra, Yahudi devletinin tehdit altında olduğunu, Hamas, Husiler, Hizbullah ve İran'ın, İsrail'i açıkça haritadan silmek istediğini savundu. Saar, İsrailli ve Filistinlilerin yaşadığı acılardan yalnızca Hamas'ı sorumlu tuttu. Saar, bir soru üzerine uluslararası hukuka göre, düşmanı beslemenin zorunlu olmadığını belirterek, "Muhtaçları beslemek gerekir ancak düşmanın savaş makinesini değil. Biz de bu şekilde davranmaya devam edeceğiz." dedi.

İran nükleer programını ilerletiyor

İran'ın nükleer programı konusuna da değinen Saar, uluslararası toplumun sayısız uyarısına rağmen İran'ın nükleer programını ilerletmeyi sürdürdüğünü iddia etti. İran'ın nükleer programının amacının barışçıl olmadığını savunan Saar, "İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin kapsamı açıkça görülüyor. Bu angajmanı yalnızca nükleer silah edinmek isteyen ülkelerde görüyoruz. Bu sivil kullanımla ilgili değil." diye konuştu.

Yükümlülükleri yerine getirmemek

İran'ı Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçlayan Saar, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişleriyle işbirliği yapmadığını belirtti. Saar, uluslararası toplumu hemen harekete geçmeye ve İran'ı durdurmaya çağırdı. Öte yandan, İsrailli bir gazetecinin, Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul'a Almanya'nın İsrail'e silah sevkiyatına devam edip etmeyeceğini sorması üzerine bakanın "evet" diye cevaplamasına "harika" yorumunu yapması dikkati çekti.

Muhabir: Haber Merkezi