Muammer Kaddafi Libya Devlet başkanı. Sürekli olarak tartışma konusu. Bu, onu kimi zaman absürtleştirmiyor değil. Dünyayı yöneten egemenler, iletişim ağını da ellerinde bulunduruyorlar. Bizi bilgilendirmede gönüllerinin istediği bir tarz sergiliyorlar. Keyiflerince ne sunulması gerekiyorsa onu önümüze koyuyorlar. Biz de önümüzdekilere göre hüküm veriyoruz.

Kaddafi‘yi bizim kuşak Kıbrıs Barış harekâtında daha iyi tanıdı. Dünya egemenleri, emperyalizm Türkiye‘ye ambargo uyguladı. Bedeli ödenmiş uçak lastikleri, Türkiye‘ye doğru yol alırken gemiler Okyanusta geri çevrildi. Bedeli ödenmiş silâhlar bile verilmedi. Emperyalizm karşıtı Kaddafi, omuzlarında Türk uçaklarına cephane ve silâh taşıyarak Türkiye‘ye destek verdi. Erbakan Hoca Libya‘ya gittiğinde birlikte çekilmiş bir fotoğraf bizim dünyamızda yer aldı. Türkiye ile Libya ilişkileri çok sıcak bir sürece girdi. Türkiye yalnızken kimi İslâm ülkelerinin desteğini de aldı. Bunlar çok önemli gelişmelerdi.

Erbakan Hoca‘nın Başbakanlığı döneminde 2. Libya gezisi sırasında yaşananların giderek tırmandırılması, Türkiye medyası -Ergenekon ruhlu-, bu görüşmeyi tırmandırdı, bir rejim sorununa dönüştürdü.

Kaddafi son zamanlarda çadırıyla birlikte dışarıdaki görüşmeleriyle uç olmayı sürdürüyor. Bu, biraz da Batı‘ya karşı bir tavır.

Kaddafi ilk kez katıldığı BM Genel Kurulu‘nda seslendi. "40 yılda bir ama uzun ve ağır konuştu" [Radikal, 24. Eylül. 2009] Türkiye medyası, egemen güçlerin izleğinde olduğundan bu konuşmayı saçmalık olarak sundular. Emperyalizm karşıtı ülkeler ve yöneticileri dünya kamuoyu önünde deli, saçma, absürt olarak nitelendirilirler. Zaten Kaddafi, tavrıyla, bir bakıma bunlara fırsat veriyor.

Genel Kurul‘da yaptığı konuşma oldukça önemli. Dünyayı yöneten egemen güçlerin veto hakkının ellerinde bulundurulması başlı başına bir sorun. Kaddafi bu konuşmasını Dünya Müslümanları adına değil de mazlum Afrika ülkeleri adına yapıyor.

Kaddafi, BM‘nin "1945‘den beri 65 savaşı engellemediğini, Güvenlik Konseyi terör ve yaptırımlardan başka bir işe yaramadığını, buna "terör konseyi‘ demenin daha doğru olacağını" belirtir. Süper güçler BM‘yi kendi çıkarlarına kullandığını, üçüncü dünyanın korkutulduğunu ve terörize edildiğine, Afrika‘ya Güvenlik konseyi üyeliğinin verilmesini, bu durumda Güvenlik konseyinin kararlarına boyun eğmeye zorlanamayacaklarını belirtir. Çıkan kararları kabul edemeyeceklerini vurgular. Kararların demokratik olarak alınması gerektiğini, kararlara uymayanların üyelikten atılmasını, kararların güçlü ülkelere de uygulanmasını, kararların ya herkesi bağlamasını, ya da kimseyi bağlamamasını dile getiriyor. Bir başka ülkeye karşı askeri gücün kullanılmasının BM‘nin ruhun aykırı olduğunu da ifade eder. Konuşmasında örnekler verir, sonunda da BM şartı kitapçığını oturumu yöneten başkana fırlatır.

Kaddafi‘nin söylediklerinin ne kadar önemli olduğu ortada. Emperyalizm karşıtı her ülkenin altına imza atacağı bir metin. Gayet de ölçülü. Türkiye medyası bu konuşma metnini bile alay ederek aldı ve okurlarına sundu.

Burada, emperyalizm adına, kendi ulusunun insanlarını bilgilendirirken nasıl saptırdığı, okurunu yönlendirdiği ve etkilediği ortaya çıkıyor. Zaten üçüncü dünya ülkelerinin, dolayısıyla Türkiye‘nin en temel sorunu budur. Emperyalizme ve egemen güçlere bir köle olarak teslim olmasıdır.

Buradan bakarak Kaddafi‘nin hareketinin ne denli saçma olduğu, yaptıklarının bir çılgınlık olduğu bile varsayılabilir. Zaten ondan da beklenen böylesine bir absürtlüktür. Biz Kaddafi‘ye çadırından ve yaptığı kimi çıkışlardan bakarsak sağlıklı bir sonuca varamayız. Sorun zihnidir, algısaldır. Türkiye‘yi yönetenlerin ve emperyalizm adına bilgilendirenlerin nerede durduğudur.

Muhabir: Haber Merkezi