Efendim, öğrencilerden mektup var. Okullarımızda hep olumsuz gelişmeler olacak değil ya! Bir özel okulda edebiyat öğretmeninin, "Siz anne ve babanızın yerinde olsaydınız, ne yapardınız?" başlığıyla bir kompozisyon yazmasını istediğinde, öğrencilerin verdikleri cevaplar yürekleri esenlendirecek nitelikte. Hatta tespitleri neredeyse psikologları ve pedagogları aratmayacak cinsten. İşte o kompozisyonlardan bir kaçı:"Ben annemim ve babamın yerinde olsam çocuklarıma her zaman hoşgörülü ve anlayışla davranırdım. Çocuğumu sıkmayacak konuşmalar yapardım. Ona anlatacağım konuyu uzatmadan, sade bir dille anlatırdım. Çünkü uzun konuşmalar çocuğu sıkar ve dikkatini dağıtır. Bu bakımdan kısa ve anlaşılır konuşmalar yapardım. Çocuğuma daha fazla zaman ayırırdım. Onunla vakit geçirerek kendini yalnız hissetmemesini sağlardım.Çocuğuma aşırı sevgi göstermezdim. Yani iki de bir onu sıkacak kadar sevmezdim. Ama tabi onun da kendisini sevilmiyormuş gibi hissetmesini de istemezdim. Çocuğuma göstereceğim aşırı ilgi onu şımartabilir. Çocuğumun bana yalan söylememesi için onunla her şeyi konuşurdum. Çocuğumun bana bütün sorunlarını anlatması için ona güven verirdim. Ona yapmaması gereken şeyleri bir defa söylerdim. Çünkü bir şeyi çok söylediğimde bundan sıkılacaktır ve sırf inat olsun diye söylediklerimin tersini yapacaktır. Bana anlatmak istediği şeyler olduğunda çok meşgul olsam bile ona zaman ayırır ve anlatacaklarını dikkatle dinlerdim. Çünkü onu dinlemezsem içine kapanabilir ve ailesinden uzaklaşabilir. Son olarak, ailece vakit geçirmek için çeşitli programlar yapardım. Ailece vakit geçirirsek çocuğum kendini yalnız hissetmeyeceği gibi aynı zamanda mutlu da olacaktır?Ben ailemin yerinde olsam çocuğuma fazlasıyla sevgi gösterirdim. Bazıları şöyle der: "Çocuğunuza fazla sevgi göstermeyin, çabuk şımarır". Yanlış bir düşünce. Hem sen çocuğuna ne kadar sevgi gösterirsen o da seni daha çok sever. Ne kadar az sevgi gösterirsen, o buna karşılık içine kapanır ve sevildiğinden şüphe eder!Çocuğumla sürekli ilgilenirdim, ona zaman ayırırdım. Ailecek hayatımızda değişiklik yapmak için gayret sarf ederdim. Bu, çocukların mutlu olmasını sağlayacaktır. Eşimle gezmek yerine, hem eşim hem de çocuklarımla birlikte gezmeyi yeğlerdim. Böyle bir hareket ve davranış tarzı çocukların dünyasını renklendirecek ve onların anne ve babasına, kısacası ailesine bağlanmasına neden olacaktır. Ayrıca, bunun sonucu olarak özgüvenleri de fazlasıyla gelişecektir?Ben annemin yerinde olsaydım, çocuğuma biraz daha toleranslı davranırdım. Çok fazla başıboş bırakmaz, çok fazla da sıkmazdım. Arkadaşlarıyla zaman geçirmesine izin verir, ama bütün arkadaş çevresini ilkönce benimle tanıştırmasını isterdim. Aslında ben anne olsaydım, herhalde tam olarak annem gibi davranırdım.Ben babamın yerinde olsaydım, çocuğuma çok aşırı bir sevgi göstermezdim. Bazen o kadar fazla sevgi insanı soğutuyor ve bıktırıyor. Eve geç geldiğinde ona fazla bağırmaz ama neden geç geldiğini sorar, müşfik bir ses tonuyla nedenini öğrenir, böylelikle onun yalan söylemesine izin vermez, engel olurdum?Ben anne ve babamın yerinde olsaydım; hem onlar gibi, hem de onlardan farklı davranırdım. Aslında annelerimiz ve babalarımız bizden farklı değiller? Onlar da bir zamanlar çocuktular. Fakat onların zamanı daha farklıydı. Onların çocukluk dönemleri ile bizim dönemlerimiz aynı değil; çok şeyler değişti. Zaten anne ve babalarla, çocuklar arasında sorun da buradan çıkıyor. Anne ve babalarla, çocuklar farklı şeyler düşünüyorlar.Aileler her ne kadar doğru düşünüp, doğru söyleseler de hep kendi dedikleri olsun, hep kendi istedikleri olsun istiyorlar. Bu çocuklara haksızlık oluyor. Çünkü onlar bir şey dediklerinde karşılık versek, yanlış anlayıp; "Bak! Bir de anne ve babasına karşı geliyor" diyorlar. Bu tür davranışlar aile içi iletişimin kopmasına neden oluyor ve sorunları büyütüyor?Ben anne ve babalardan kendilerini çocuklarının yerine koymalarını, onların bakış açısıyla olaylara bakmalarını istiyorum. Çünkü onlar bunu başarabilseler bizi daha rahat anlar ve bizimle daha rahat iletişim kurabilirler?Ben annemin yerinde olsaydım, çocuklarıma her saat, her dakika ders çalış diye zorlamaz ve baskı yapmazdım. Ayrıca, çocuklarıma tutamayacağım sözleri vermez, böylece güvenlerini kaybetmezdim. Kendimi her yönden geliştirir, onlara iyi örnek olmaya çalışırdım. Bir de çocuklarımın arasında ayırım yapmazdım. Bütün çocuklara eşit davranırdım?Ben ailemin yerinde olsaydım, çocuklarıma daha çok sevgi, şefkat gösterir; onları, hoşgörü ve anlayışla büyütürdüm? Ben ailemin yerinde olsaydım, çocuğumu diğer çocuklarla kıyaslamazdım. Çocuğumun küçük de olsa başarılarını öne çıkarır, böylece onları yüreklendirirdim. Başarısızlıklarını söyleye söyleye onları başarısızlık uçurumlarına sürüklemezdim?Evet, gençler haklı. Tabiî anneler ve babalar da haklı. Çözüm empati yapmaktan geçiyor. Çocukların anne ve babalarının adına empati yapmaları, ailelerin de çocukları adına empati yapmaları? Bu eylem, görünmeyen buzdağlarını eritecek ve tarafları birbirine yaklaştıracaktır? Bu nokta da ebeveynlerden ricam, özellikle de "Biz çocukken, bizim zamanımızda" diye başlayan ifadelerden uzak durmaları? Çünkü böyle başlayan ifade biçimleri hem çocuklarda antipati oluşturuyor, hem de söylenen sözlerin inandırıcılığını ciddi biçimde sekteye uğratıyor?Hz. Ali Efendimizin konuyla ilgili çözüm noktasında bir tespitiyle yazımızı bitirelim: "Çocuğunuzu bulunduğunuz zamandan başka bir zaman için talim ve terbiye ediniz. Çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır."

Muhabir: Haber Merkezi