Rahmetli Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu benim için
çok kıymetli insanlar. Her ikisine de Allah rahmet eylesin.
Kitaplarımız hep Kıbrıs adasına Cumhuriyet in
verilmesinin, 1959 yılının Şubat ayında önce Zürih de sonra da Londra da
yapılan konferanslarla gerçekleştiği yazar. Bu bilgi doğrudur ama eksiktir.
Kıbrıs adasına Cumhuriyet verilmesi konusu ilk kez 29
Ağustos-7 Eylül 1955 tarihleri arasında Türkiye ve Yunanistan arasında
Londra da yapılan ve adı da I. Londra Konferansı olan toplantıda ele alındı.
Bu toplantı anlaşmazlıkla sonuçlandı. Yunanistan adanın tümünün Yunanistan a
verilmesinde ısrar etmekteydi. Türkiye bunu doğal olarak reddetti, hatta
konuşturmadı bile. Fatin Rüştü Zorlu nun aklındaki çözüm çok farklıydı. Girit
konusunu derinlemesine etüt etmiş ve öyle gitmişti Londra ya.
İkinci Kıbrıs Konferansı, 1958 yılının Aralık ayında
Paris te yapılan NATO Bakanlar Konseyi toplantısı vesilesiyle Türkiye,
İngiltere ve Yunanistan Dışişleri Bakanları arasında yapıldı. Çok ilginçtir,
İngilizlerin adada ısrarla asker bulundurmak isteğine Fatin Rüştü Zorlu nun
zekice manevrası sonrasında çözüm bulunmuş, İngilizlerin Egemen Üs kurması
talebine karşılık, Türkiye nin ve Yunanistan ın 650 ve 950 er kişilik birer
Alay bulundurmasını önermiş, adanın tümünün enosis yolu ile Yunanistan a
bağlanmasını veya da taksim edilerek ikiye bölünmesini önleyici maddelerin
anayasaya konmasını kabul ettirmiş ve en önemlisi de, Avrupalıların Girit te
oynadıklarını oyunun Kıbrıs ta bir kez daha gerçekleşmemesi için Garantiler
ve Garantörlük kavramını şart koşmuştu İngiliz ve Yunanlılara. Bunların hepsi, 1958 yılında Paris
toplantısında, Anayasa dan önce taraflarca kabul edildi. Bir buçuk ay sonra
Zürih te yapılan toplantıda da, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası taslağı içinde yer
alarak, toplantı öncesi taraflara sunuldu ve taraflarca da imzalandı.
***
Dün Uluslararası İlişkiler bilim dalında Master
eğitimimin son aşaması olan Master Tezimi savundum ve eğitimimi tamamladım.
Artık, İnşaat Mühendisliği bilim dalında Profesör olmama ilaveten Uluslararası
İlişkiler konusunda da Master derecem var. Kısmet Doktora ya.
Master Tezimin konusu Iphestos Planı idi. 200 sayfalık
devasa bir çalışma oldu tezim. 1974 Mutlu Barış Harekatında sonra girdiğim Rum
Milli Muhafız Ordusu kamplarından aldığım 47 adet Rumca, üzeri Çok Gizli
mühürlü Resmi belgelerin fotokopisini de ekine koydum tezimin. İngilizce
dilinde yazdığım için de ciddi ciddi kitaplaştırmayı da düşünüyorum ileride.
Gelelim Iphestos Planı na. Kıbrıs ta Makarios
hükümetinin, Yunanistan da da Generaller Juntası nın onayı ile 1972
yılında, Kıbrıs ta Türkleri sistematik
bir şekilde yok etmeye yönelik Yunan Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin subayları
tarafından çalışması başlatılmış olan bu plan içeriğince her iki ülkede
hazırlıklar planlı ve programlı bir şekilde yapılmış, Rum Milli Muhafız
Ordusu nda görevli Kıbrıslı Rum subaylar ve astsubaylar 3 ay süreli bir program
dâhilinde 10 Eylül 1973 tarihinde Yunanistan da Halkidos Piyade okulunda
eğitilmiş, Kıbrıslı Türkleri yok etmeye yönelik her tür araç, gereç ve silah da
temin edilerek ilgili birliklere dağıtılmış.
İşin en ilginç tarafı, her bölgedeki Rum Milli Muhafız
Ordusuna ait birlik tarafından o bölgede yaşayan Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıs
Cumhuriyeti Polis kuvvetleri mensuplarının, 28 Mart 1974 tarihinde başlamak
üzere psikolojik eğitime tabi tutulmuş olmaları. Biz katliam yapacağız, sizler
de bize yardımcı olacaksınız. Sonunda Büyük Ülkü müzü gerçekleştireceğiz ve
ada Yunanistan a bağlanacak diyerek, açıkçası, Toplu beyin yıkama işlemi
yapmışlar.
Tezimi bitirdikten
sonra anlıyorum ki, katliamdan Türkiye nin garantörlüğü ve Türk Silahlı
Kuvvetleri nin olağanüstü başarısı sayesinde kurtulmuşuz. Açıkçası, halk dili ile direkten dönmüşüz .
Türkiye Garantör olmasaydı, Anayasa da Garanti ve İttifak Anlaşmaları bulunmasaydı,
bugün Rumlar, içinde Türklerin artık yaşamadığı Kıbrıs adasının Yunanistan a
ilhakının, yani enosis in 41 nci yılında coşkuyla kutluyor olacaklardı
Niye Rumların ağız birliği etmişçesine, Garantiler ve
Garantörlük kalksın demelerini şimdi çok daha iyi anlıyorum