Bu hafta, İstanbul’un Fethinin, Ortaçağın bitip Yeniçağın başlamasının, iki bin senelik Roma İmparatorluğu’nun tarihin tozlu sayfalarına gömülmesinin 562. Yılını yaşamaktayız. Hem İslam tarihi, hem de dünya tarihi açısından çok mühim bir hadise olan bu gelişme her sene belki de yaşlı gözlerle anılmaktadır. Ama bu yaşlı gözlerin ve duygu dolu anların gölgesinde kalan ve çok da fazla bilinmeyen çok büyük çirkinlikler gömülüdür.

Büyük sultanımız Fatih Sultan Mehmed Han’a atılan o çirkin iftiralar… Allah müsaade ederse bu yazımızda sultanımıza atılan bu çirkin iftiralara cevap vermeye çalışacağız. Gayret bizden kuvvet Allah’tan…

21 yaşında çağ açıp çağ kapatan, iki bin senelik köklü geçmişe sahip bir imparatorluk olan Roma İmparatorluğu’nu haritadan silen ve doğumundan sekiz yüz sene evvel peygamber efendimiz tarafından zikrolunan;

Letüftehanne’l Kostantıniyyete, ve le ni’mel emrü zâlike’l emr, ve le ni’mel ceyşü zâlike’l ceyş” Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”  Hadisi Şerifine mazhar olan büyük ata, cennet mekân Sultan Fatih Sultan Mehmed Han meğerse Ortodoks bir Hristiyanmış. Hem de papa 2. Pius  ile temas halinde olan samimi bir Hıristiyan…

Evet evet yanlış okumadınız. Peygamber hadisi ile müjdelenmiş bu muhteşem insan güya Müslüman değil samimi dindar ve Ortodoks mezhebine bağlı bir Hıristiyanmış. Şimdi isterseniz hiçbir ilmi, fikri ya da düşünsel hakikati paylaşmayan bu cahil zırvalamalarını en baştan anlatalım.

Mevzu Osmanlı ve kahramanlıkları olunca batılı tarihçilerinin ve Türkiye içinde yaşayıp da Osmanlı ile ilglili araştırma yaparken yüzünü batıya çeviren yerli tarihçilerin sürekli referans olarak kullandığı Alman tarihçi Prof. Babinger’in Türkçeye çevrilen “Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı” adlı kitabında  yer alan hayret edici tanımlamalardan biri de esasından koca Fatih’in Müslüman değil koyu bir Hıristiyan olması sanırım her kesimin dikkatini çekecek olan provokatif bir söylemdir.

Babinger söz konusu bu eserde Fatih Sultan Mehmed Han’ı, yıkıcı, cani, zalim, eşcinsel ve Hıristiyanlığa sempati duyan hatta zamanla papanın isteği üzerine Hıristiyan olan bir padişah olarak nitelendiriyor. Sultan Mehmed’i. bu iddialara zemin hazırlamak adına Fatih’in kardeşlerini öldürüp bu davranışın Osmanlı’da neredeyse bir gelenek haline almasından tutun da “Avni” mahlasıyla yazdığı divan şiirlerine kadar her şeyin mercek altına alındığını söylemek güç değil.

Fatih’in divan şiiri tutkusu ve onun tarafından yazılıp yazılmadığı bilinmeyen ama nedense ısrarla ona mâl edilmeye çalışılan;

“Galata’yı gören cenneti istemez/ orada o servi yürüyüşlü sevgiliyi gören/ serviyi hatırına getirmez./ orada işveli bir Hıristiyan güzeli gördüm./ onu gören, Hz. İsa gibi dudaklarının hayat verdiğini anlatır”  dizeleri objektifliği ile değil saldırganlığı, subjektifliği ve ideolojistliği ile bilinen Franz Babinger ile aynı mantalitedeki yazarlar için bulunmaz bir nimettir. Bu yüzden sığ bir tarihi bilgiye sahip olup da her konuda ahkâm kesen tarih fukaraları bu bilgiye mal bulmuş mağribi gibi saldırdılar.

1432’de doğan Fatih Sultan Mehmed Han’ın annesini tüm Osmanlı kroniklerinde Türk ve adının da “Hüma Hatun” olarak verirler. Bu bilginin de doğru olmadığı, annesinin Sırp Mara “Maria” Despina isimli bir prenses olduğunu iddia edenler de yönünü Osmanlı kaynaklarına değil batı kaynaklarına doğru dönenlerdir.  İddialar bu kadarla da yetinmiyor. Fatih’in annesinin Müslüman Türk değil, Hıristiyan bir Sırp prensesi olduğunu söyleyen kaynakların yanı sıra iş iyice zıvanadan çıkar ve Fatih’in de Türk olmadığı noktasına gelir dayanır. Bu iddiayı utanmadan dillendirenlerin ise tek kaynağı, Bizans İmparatorluk ailesinden gelen ve fetihten sonra Osmanlı’ya hizmet veren Fatih’in tarihçisi Theodoros Spandounes’dur. Spandounes’a göre Fatih hem Müslüman değil, hem de Türk değil!!! Kitabında şöyle yazmış:

“Fatih, Türk tarihçilerinin iddia ettiği gibi atalarının göçebe çoban kabileler olarak Tatarların-Moğolların-Oğuzların bulunduğu bölgeden [Orta Asya] geldiğine inanmıyordu. Fatih Sultan Mehmet, ailesinin Bizans İmparatorluk ailesi Komnenoslardan geldiğine inanıyordu.” 

Batılı tarihçiler, Osmanlıların göz kamaştırıcı başarılarından kendilerine gurur payı çıkarabilmek amacıyla, bazı padişahların nesepleri üzerinde tahrifat yapma gayretinden kendilerini alamamışlardır. İşte Sultan Mehmed Han ve muhterem validesi üzerinden oynanan terbiyesiz oyun budur. Bu tür iftira ve saçmalıklarla dolu kaynaklar başta büyük ve başarılı sultan olan Fatih’in annesi için ilginç olan bu rivayetleri nakleder. Bu rivayetlere göre güya;

Sırp Despotu Brankoviç’in kızı Maria “Despina”, ve yanındaki hizmetçi Stella adlı bir İtalyan kızı, korsanlar tarafından esir edilerek 2. Murat’a takdim olunmuş gibi gösterilen bir Sırp prensesidir. İşte Fatih’in Hıristiyanlığını ısrarla ispatlamaya çalışan bu kaynaklar Maria Despina’yı anne olarak kabul edip Fatih’in Hıristiyanlığa sevgi ve ilgi duymasını ve neticede bu dine bağlanmasını annesine bağlamaktadır.  Halbuki Osmanlı kaynaklarına bakıldığında ise durum hiç de böyle değildir. Zira, Bursa mahkeme ve Nüfus sicillerine göre Fatih Sultan Mehmed Han’ın annesi “Hûma Hatun” isminde bir Müslüman Türkmen kızdır.

Evet, Fatih’in babası sultan 2. Murat’ın Maria Despina isminde bir hanımı vardır. Fakat o Fatih’in değil 10 aylıkken ölen şehzade Ahmet’in annesidir. Yani Fatih’in üvey annesidir. Üstelik Osmanlı sarayında yetişen her şehzadenin yaptığı gibi. Fatih de babasının tüm eşlerine “Ana” demektedir. Fakat bu analık özlük değil saygı gereğidir. Bu yüzden Fatih Sultan Mehmed de kendisinin üvey fakat kardeşi Ahmet’in öz annesi olan Maria Despina Hatun’a “ANA” demiştir.

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Hıristiyanlığa karşı duyduğu sevgiyi ve ilgiyi annesi olarak kabul edilen Sırp Prensesi Maria Despina’ya bağlayanların yanı sıra o dönemin papası 2. Pius’la yaptığı muhabbetlere bağlayanlar da bulunmaktadır. Papanın Sultan Mehmed’e mektup yazdığı bilinmektedir. II. Pius, mektubunda yalnızca Hıristiyanlığın İslama üstünlüğünü kanıtlamaya çalışmıyordu. Papalık makamının ruhanî hâkimiyeti altında bir Doğu İmparatorluğu kurmak istemişti. Sultan Mehmede Doğuya ve Balkanlara hâkim olduğu gibi rahatça İtalyaya hâkim olamayacağını ispatlamaya çalışmıştı. II. Pius, Hıristiyan olmasına mukabil sultanın Bizansın fethini meşrulaştırmayı teklif ederek Batılı hükümdarları da korkutmayı ümit etmişti.

Ancak unutulan ve göz ardı edilen bir hakikat var. Papa mektubu göndermeye bile cesaret edememişti. Bu mektup ve mektuplar papa tarafından Fatih’e gönderilemedi. En azından Topkapı Sarayı arşivlerinde bu yazışma ile ilgili hiçbir kayda rastlanmamıştır ama işin ilginç tarafı Vatikan arşivleri ile ilgili çalışmalar yapan Prof. Dr. Kemal Beydilli tarafından Papa II. Piusun “epistolaları”nın, yani mektuplarının arasında tespit edilen “Fatihin Papaya cevabı” olarak gösterilen mektubun bulunmasıdır. . Fatih tarafından yazılıp, yazılmadığını tam olarak bilemediğimiz bu mektupta sultan, Papaya Müslümanlığı kabul edip, sünnet olması şartıyla şeyhülislamlık teklif etmiştir. Ne ilginç değil mi Türkiye’de yaşayıp tarih adına söz söylemeyi kendilerinde hak olarak gören bir grup zavallı Fatih Sultan Mehmed Han’ı Hıristiyan yapmak için bir ipte kırk takla atarken Vatikan arşivlerinden çıkan ve Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Papa 2. Pius’a gönderilen bir mektupta Koca Hükümdar Papa’ya Müslüman ol, sünnet ol seni şeyhülislamım yapayım diyor…

Peki, Sultan tarafından Papa’ya gönderildiği bizatihi Vatikan tarafından iddia edilen bu mektuptan önce Papa İstanbul’a hangi mektubu gönderdi Papa 2. Pius Fatih’e hangi tekliflerde bulundu. Bunu da Hans Pfeffermannın "Rönesans Papalarının Türklerle İşbirliği" isimli eserinden okuyalım.

Şöyle diyor Papa, Fatih Sultan Mehmed Han’a;

"Eğer sen, Hıristiyanlar arasında hükümdarlığını yaymak ve şanına şan katmak istiyorsan, paraya, silahlara, ordulara ve filolara ihtiyacın yok. Ufacık bir ayrıntı seni bugün yaşayanların en büyüğü, en güçlüsü ve en ünlüsü haline getirebilir.

Bunun ne olduğunu mu bilmek istiyorsun Bulunması zor değil, aramak için uzun yol kat etmek gerekmiyor: Kendini vaftiz ettireceğin, Hıristiyanlığa döneceğin ve İncile inancı kabul edeceğin birkaç damla su. Bunu yaptığın takdirde, dünyada senin şanından daha fazla şana sahip olacak ya da senden daha fazla güce sahip olacak hiçbir hükümdar olmayacaktır.

Seni Rumların ve Doğunun imparatoru tayin edeceğiz ve şu anda zorla zapt ettiğin ve haksız yere işgal ettiğin yerler bundan böyle yasal olarak sana ait olacaktır. Bütün Hıristiyanlar sana saygı gösterecek ve anlaşmazlıklarında senin hakemliğine başvuracaklar. Baskı altındakiler ortak bir hamileri gibi sana sığınacaklar; dünyanın neredeyse tüm ülkelerinden sana başvuracaklar. Çoğu sana gönüllü olarak teslim olacak, huzuruna gelecek ve haraç ödeyecek.

Tiranlara boyun eğdirecek, iyilere yardım edecek ve kötülerle mücadele edebileceksin ve Roma kilisesi doğru yolda olduğun sürece karşına çıkmayacaktır. Papalık makamı seni diğer krallar gibi sevgi ile kucaklayacak, hatta makamın daha yüksek olacağı için o denli daha fazla bağrına basacaktır. Bu şartlar altında savaşmadan ve kan dökmeye gerek kalmadan birçok zenginlikler edinebilirsin."

İşte, Fatih Sultan Mehmed Han’ımız bu dünya hâkimiyetini avucuna vereceğiz ve tüm dünya senin avuçlarının içinde olacak vaadiyle hazırlanan bu papalık mektubuna verdiği cevapta papaya; asıl sen Müslüman ol sünnet ol da seni şeyhülislamım yapayım diyor. Duydunuz mu eyyyy koca Sultan’a çirkin bir biçimde “Hıristiyanlık” iftirası atanlar. Bu yüce zât değil Hıristiyan olmayı Hıristiyanlığın ve sizin ağababanıza Müslümanlık teklifinde bulunmuş. Üstelik en enteresan olan. Fatih Sultan Mehmed Han, 3 Mayıs 1481’de 49 yaşında vefat etmesi üzerine papa tüm Hıristiyan dünyayı 40 gün eğlence yapmaya ve bu ölümü kutlamaya çağırdı. Fatih Hıristiyan olsaydı papalık sizce kutlama mı yapardı yoksa matem mi Bu sorunun cevabı ve papalığın yaptığı uygulama bizlere gerçeği anlatmaya kâfidir sanırım.

Sözümün sonunu yüce Sultan’a bırakıyorum ve o size nasıl bir Müslüman olduğunu kendi sözleri ile kendi şiiri ile izah etsin.

Diyor ki yüce Sultan;

İmtisali cahidu fıllah oluptur niyyetim,

Dini İslam’ın mücerred gayretidir, gayretim,

Fazlı hak ve himmeti cündü ricalullah ile,

Ehl-i küfrü serteser kahreylemektir niyyetim,

Enbiyau, Evliyâya istinadım var benim,

Lütfu Haktandır hemen ümidi fethu ve nusratım,

Nefsim ve malımla nola kılsam cihanda içtihad,

Hamdülillah var gazaya sad hazaran rağbetim,

Ey Muhammed mucizatın Ahmedi Muhtar ile

Umarım galip ola edayı dine devletim.

Selam ve muhabbet hakkı arayıp hakkı söyleyenlerin üzerine olsun. Vesselâm…

Dipnotlar

1) Ahmet Bin Hanbel, Müsnet

2) Franz  Babinger, Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı, çev: Dost Körpe, İstanbul 2002

3) http://panteidar.wordpress.com/2009/10/29/fatih-hristiyan-miydi-2/

4) Emine Çaykara, Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı, s. 459

5) Theodor Spandounes, On The Origin of The Ottoman Emperors – çev: Lena Umay

6) Bursa Mahkeme sicilleri, 31, 201 ve 204 sayılı defterlerin ilgili bölümleri

7) Feridun Emecen, Fetih ve Kıyamet 1453, s.140

8) Hans Pfermann’ın “Rönesans Papalarının Türklerle İşbirliği”, Tatav Yay. Çev. Prof Dr: Kemal Beydilli., İstanbul 2003

http://www.aktifhaber.com/papanin-hristiyan-ol-davetine-fatih-sultan-mehmetin-cevabi-810089h.htm    

9) Erhan Afyoncu/Bugün Gazetesi