Geçen yıl yapılan 600 bin evliliğin 130 bini boşanmayla

sonuçlandı. Bu ürkütücü sonucun geçmiş yıllara göre artış göstermesinin çeşitli

nedenleri var. Başta dünyanın büyük kentlerinden dünyaya yayılan modern yaşam

tarzı insana dair her şeyin doğasını değiştiriyor.

Kalpleri, zihinleri ve benlikleri dönüştüren sözde

gelişmişlik gözleri büyülüyor. Bu kuşatma karşısında aile biricik sığınak.

Ancak evleri saran yeni yaşam biçimi egoları besliyor. Düne göre aile üyeleri

birbirine karşı daha tahammülsüz. Bir karşılık görmeden birbirinin yükünü

taşımak ve anlayış göstermek zorlaştı. Her aile bireyi ötekinin ben değirmenine

su taşıması gerektiğine inanıyor.

Bu tablodan en çok etkilenen yoğun etkileşim içerisinde

olan çiftler. Eşler birbirinin öncelikle ego/nefs yükünü kabullenmek zorunda.

Eşinin yükünü çekmeye niyetlenip çile dolduranlar var. Fakat buna rağmen karşı

tarafı memnun etmeyen bir düzine sebep ortaya çıkabiliyor. Sıralanan

gerekçelerin ne kadar geçerli olduğu sorgulanmıyor. Hiçbir sebep ileri sürmeden

boşanan birçok çift var.

Boşanma aşamasına gelen çiftlerin dillendirdikleri

nedenlerden biri de büyü! Gün geçmiyor ki büyü ilgili bir paylaşım olmasın.

Eşlerin yüklenmeleri gereken sorumluluğu örten iyi bir gerekçe. Sorunları büyü

ile ilişkilendirmek eşlerin zayıflamış benlikleri için gizemli bir dayanak. Bu

çerçevede bir diğer söylence de görünmez varlık olan cinler. Üç harflilerin

eşler arasında ne tür etki gücüne sahip oldukları tartışılan bir konudur.

Bir şehir efsanesi değil gerçek bir hikâye var bu konuda.

Boşanmaları durdurmak üzere inen melekler var. Tabii şeytanın saptırdığı

insanlar bir süre sonra karıkoca arasını bozmak için öğretilen yöntemleri

kullanırlar. Kur an eşler arasında büyü yapıldığına dair hakikati gözler önüne

serer. (Bakara 102)

Doğrusu büyü ya da üç harflilerden çok beş harflilerin

eşler arasında işbaşında olduğu bir gerçek. İblisin özel ilgi alanlarından

birisi de, eşler arasında geçimsizliği körüklemek için vesvese vermektir.

Şeytanın etki gücünün yüksek olmasına rağmen, onu hiç

dillendirmeden büyü hakkında daha sık konuşulur. Halbuki gerçek olsa bile büyü

yaptırabilmek özel gayret gerekir. Ayrıca büyü teknikleri de oldukça zor bir

uğraşı gerektirdiği bilinir. Diyelim ki buna niyetlenen birileri çıksa da eşler

arası geçimsizlik nedeni olarak düşük bir oran söz konusudur.

Boşanmalara bu gözle bakıldığında iki tarafın egosunu

şişirten şeytanın daha çok rol oynadığı açıktır. İbn Arabi de geçen bir

değinide, şeytana gözünün nuru nedir diye sorulduğunda; karı kocanın

boşanması der.

Manevi bir hijyene sahip olarak kişi kendini şeytana

karşı koruyabilir. İstiaze, yani sığınma ifadesi olan euzu besmele, şeytandan

korunmada en etkili silahtır.

Uzayıp giden tartışmalar, hararetli savunmalarla kollanan

benlik, eşler arasında görünmez bir engeldir. Benliğini kelimelerle kalkan

yaparak enaniyetini savunan eşin yanı başında şeytanın olduğu unutulmamalıdır.

Çünkü onun murat aldığı bir kavgadır eşlerinki

İBLİSİ DURDURUN

MELEKLER İNMEDEN!

Müslim de geçen bir hadiste; iblis tahtını su üzerine

kurar. Sonra yapacakları kötülükleri yapmak üzere avenesini sağa sola gönderir.

Makam ve mevkice ona en yakın olan, fitnenin en büyüğünü yapandır. Hepsi

yaptıklarını anlatmak üzere İblis in yanına gelir ve içlerinden birisi: Ben

şunu, şunu yaptım. der. Ancak İblis, ona: Senin yaptığın da bir şey mi der.

Sonra bir başkası gelir ve Falan adamı, karısından boşayıncaya kadar onun

yakasını bırakmadım. der. İblis bundan o kadar memnun olur ki, hemen onu

yanına çağırır ve Sen ne kadar şirinsin! diyerek ona iltifat eder.  

Evliliği dinamitleyen esrarlı bir neden aranacaksa,

öncelik beş harfli İblis indir. Görünmez varlıklara ve gizeme meraklı bir

dünyada ondan daha etkili bir bozucu bulunamaz.

Eşlerin kendilerini yalnız hissettiği ve bir dayanak

aradığı bir dönemde, ev, aile ve eş, bütüncül bir karşılık sağlar. Ancak evde

görünmez olan bir başka üye hakkında bilinç düzeyinde mücadele gerekir. Her dem

yanı başınızda işinizi eşinizle iletişiminizi bozmayı kendine görev bilen bir

beş harfli her zaman vardır.

BÜYÜ BOZMAYI ÖĞRETEN

İKİ MELEK

Şeytanın insanları büyü hakkında nasıl aldattığına dair

ayet Bakara suresinde geçiyor. Sabuni Tefsirinde 102.  ayetin açıklaması şöyle: Süleyman ın

hükümdarlığı dönemine ait şeytanların kendilerine anlattığı sihir ve göz

bağcılık gibi şeylere uydular. Halbuki Süleyman sihirbaz değildi ve sihri

öğrenmekle kâfir de olmadı. Fakat şeytanlar kâfir oldular. Çünkü onlar

insanlara sihri öğrettiler ve böylece sihir halk arasında yaygın hale geldi.

Yahudi İleri gelenleri sihre tabi oldukları gibi, Küfe bölgesindeki Babil

Krallığı nda Hârût ve Mârût adında iki meleğe indirilen şeylere de tabi

oldular. Halbuki Allah o iki meleği, insanları denemek ve İmtihan etmek için

indirmişti. Bu iki melek hiç bir kimseye Biz ancak imtihan için gönderildik,

sakın kâfir olmayasınız demeden (sihir) öğretmezlerdi. Yani bu iki melek

hiçbir kimseye, iyice nasihat etmedikçe ve : Bu sana anlattığımız, Allah

tarafından sadece bir imtihan ve denemedir. Sakın onu halka zarar vermek için

kullanıp da onun yüzünden kâfir olmayasın, demedikçe sihir öğretmezlerdi. Zira

kim sihri insanları onun zararından korumak için öğrenirse kurtulur. Kim de

insanlara zarar vermek için öğrenirse sapıtır ve helak olur. Buna rağmen onlar

meleklerden, eşlerin arasını ayırmaya sebep olacak sihir ilmini öğreniyorlardı.

Daha önce eşler arasında sevgi ve muhabbet varken, aralarında ayrılık ve

anlaşmazlık zuhur ediyordu. Halbuki onlar yaptıkları sihir ile Allah izin

vermedikçe kimseye zarar veremezlerdi. Onlar, kendilerine fayda değil, zarar

verecek şeyi öğreniyorlardı. Yani onlar sihir öğrenmekle kâr değil, zarar

ediyorlardı. Şüphesiz, Allah ın kitabını arkaya atan ve onu sihirle değiştiren

Yahudiler, kendilerinin, ne Allah ın rahmetinden, ne de cennetten bir payları

olmadığını bilmektedir. Çünkü onlar, sihri Allah ın kitabına tercih ettiler.

Nefislerini vererek onun karşılığında aldıkları ne kötü şeydir. Keşke bunu

bilseler veya anlayıp idrâk etselerdi.