Pazartesi 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümü idi. Aynı gün Türk İntikam Tugayı(TİT) imzalı elektronik posta kutuma bir mesaj geldi. Bu mesaj benim gibi daha pek çoklarının adreslerine de gitmiştir sanıyorum. Öz olarak mesajda Türk milleti adına(!) birilerine tehditler savruluyordu. Yine aynı gün Başbakan Erdoğana karşı bir kişinin suikast girişiminde bulunduğu haberi ajanslara, gazete ve televizyonlara ulaşıyordu. Yine pazartesi günü PKKnın 4 askerimizi şehit ettiği haberleri de gazetelerin haber merkezlerine gelen haberler arasındaydı.

Kısacası zaman zaman uygulamaya konulan ve bu milletin yaşamak zorunda kaldığı bir oyun yeniden sanki sahnelenmek isteniyor gibiydi. Başbakana laf atan kişi gerçekten suikast için mi oraya gelmişti yoksa böyle bir hava mı verilmek isteniyordu Yani maksat suikast değil de Başbakana gözdağı vermek miydi Bu soruların cevabı sanıyorum önümüzdeki günlerde kesinleşir ama, sanırım hedef suikast değil gözdağı vermek ve korkutmaktı.

Birilerinin kendilerini millet adına görevli sayıp ortaya çıkmaları, tehditler yağdırmalarının sistemde hiçbir yeri olmaması gerekir. Çünkü, milletin görev verdiği kişiler bellidir ve bunlar milletvekilleridir. Ancak, ülkemizde nedense zaman zaman birileri kendilerini Parlamento nun da üzerinde görüp, görevler üstlenmektedirler.

Birtakım siyaset dışı güçler devlet kurumlarının bir bölümünü hainlikle suçlayıp kendilerini ise vatan sever ve bu uğurda canlarını bile vermeye hazır kuvvetler olarak görüp topluma takdim etmektedirler. Bu kişiler devletin bazı kurumlarında görevli olabildikleri gibi devletle doğrudan bir bağlantıları da olmayabiliyor.

Neticede ülkede hava bozulmaya, soğuk rüzgarlar estirilmeye başlanıyor. Bu ise siyasete müdahele etmek isteyen bazı siyaset dışı güçlerin işine yaramaktadır.

Dileğimiz yukarıda sıraladığımız hoş olmayan gelişmeler bir tesadüf sonucu aynı güne rastlamış, bazı merkezlerin tezgahladığı ve sahneye koyduğu oyunun birer parçası olmamasıdır. Aksi haldı 60 yılı aşkın ömrümüzde zaman zaman seyrettiğimiz oyunu yeniden bize seyrettirecekler demektir. Bu ülkede yapılan darbelerin ülkenin daha ileri gitmesine katkı sağladığını söylemek mümkün müdür Şahsen ben buna mümkün olmadı diyenlerdenim.

Her darbe ülkenin biraz daha geri gitmesine, özellikle demokrasi ve insan hakları hususunda geri adımlar atılmasına vesile olmuştur. Çünkü, darbeler ülkenin karıştığı, anarşi ve terörün kol gezdiği dönemlerin arkasından gelmiş, bu da anarşi ve terörü önlemek adına insan hakları ve özgürlüklerin askıya alınmasına, hatta bir kısmının iptaline gerekçe yapılmıştır.

Zaman zaman devlet güçleri bile farklı gruplarda yer almış, birlikte çalışan organlar olmaktan çıkmış rakipler konumuna gelmiş, zaman zaman yine birtakım odaklar devlet adına -hiçbir yetkileri olmamasına karşılık- kullanılmış ve tüm bunlar bu ülkede acıların çekilmesine yolaçmıştır. Geçmişte sayıları binlerle ifade edilen faili meçhuller hep bu hukuk dışı yapılanmanın sonucu değil midir

Bunun için diyorum ki, çeşitli kereler sahnelenmiş olan oyun bize bir kez daha seyrettirilmesin. Bunun için de bu sistem dışı müdahale heveslilirine bilerek ya da bilmeyerek çanak tutulmasın, destek verilmesin.

Dünkü yazımda iki farklı kişinin PKKve 12 Eylül ile ilgili değerlendirmesini aktarmıştım ve ortak görüş, "PKKnın 12 Eylülden güç ve destek aldığı, bu sebeple güçlendiği" şeklindeydi. Demek ki anarşi ve terörü ortadan kaldırmak için yönetime el koyanlar farkına varmadan da olsa teröre destek vermiş olabiliyorlar.. Bununla da kalmıyor kendilerinden bunun hesabı sorulamıyor. Gelin millet olarak aynı çıkmaz sokağa bir kez daha girmeyelim.