Hangi ülkeyi ele alır, derinlemesine inceler, özellikle de olayların perde arkasını araştırırsanız çoğu zaman karşınıza seçilmişler değil, oluşmuş derin yapılar çıkar. Buna  ülkemizde düne kadar Derin devlet diyorduk, 17 Aralık fırtınasının ardından Paralel devlet denmeye başlandık. Bu bakımdan Gizli Dünya Devleti olarak nitelendirilen bir takım illegal uluslararası yapıların oluşturduğu güç merkezinin   pek çok ülkede perde arkasından yönetimlerin hareket tarzını belirliyor olduğu söylemek ve görmek mümkündür. Bu Gizli Dünya Devletini oluşturan bir takım merkezlerin kontrolü altındaki uluslararası yapıları, bunların birbirleri ile irtibatını bilmeden dünya üzerinde cereyan eden olayları doğru okumak ve değerlendirmek mümkün olmaz.

Dünya jandarmalığına soyunmuş ABD nin başına kim gelirse gelsin, yani ABD seçmeni kimi getirirse getirsin özellikle ABD nin dış politikasını adına ister şahinler, ister ABD derin devleti deyin bir takım odaklar belirler. Yani, özellikle bölgemize ve İslam dünyasına yönelik bir takım gelişmeleri anlayabilmek için ölçü kesinlikle Obama olmamalıdır. Obama, dünya üzerinde ABD nin bozulan itibarını düzeltmek, çirkinleşen yüzünü maskelemek için başa getirilmiştir. Ama kesinlikle ABD yönetimi ve dış politikasının belirlenmesinde tek söz sahibi değildir. Elbette yanılıyor olabilirim ama Obama bölgemizde ABD deki Siyonist lobinin istemediği bir politika ve uygulamayı gönülden istese bile uzun süreli olarak arkasında duramaz. Bunun için sadece Mısır örneği bile yeter. Genel olarak Obama ile birlikte ABD nin dünya üzerindeki tavrında bir yumuşa olduğu, ülkeleri doğrudan işgal etmek yerine bir takım dolaylı müdahalelerle, bir diğer ifade ile ülkelerin içyapılarındaki farklıklardan yararlanarak bir takım değişimlerin sağlanmasından yana olduğu gibi bir genel kanaat oluşturulmuştu. Yani, Obama ile ABD nin daha yumuşak bir politika izlemeye başladığı şeklinde bir kanaat oluşturulmuştu. Ama geçen zaman içinde görüldü ki, ABD dış politikalarını belirleyenler başkanlar değil, bir takım derin güçlerdir. Meseleye bu açıdan bakıldığında özellikle Mısır da halkının isteği doğrultusunda yeni bir yönetim oluşması bölgemizde memnuniyetle karşılanmış iken bu değişim ancak bir sene sürebildi. Arkasından bir darbe ile halkın seçtiği yöneticiler tutuklanıp hapse atıldı, binlerce insan hayatını kaybetti, bununla da kalınmayarak Mısır da halkın oyları ile işbaşına gelmiş olan siyasi hareket terörist ilan edildi. Gelinen noktada Mübarek öncesi ile bugün arasında hiçbir fark yok. Bu arada Mübarek i deviren halk hareketine destek veren Obama, bugün de seçilmişleri deviren Sisi ye destek vermektedir. Çünkü, halk iradesi ile ortaya çıkan iktidar özellikle Filistin ve  Gazze ye yönelik Mısır politikalarını değiştirmiş, Filistinlilerin yanında samimiyetle yer almaya yönelmişti. İşte bu yöneliş İsrail ile dünya üzerinde Siyonistlerin kontrolü altındaki Gizli Dünya Devletini rahatsız etmiş ve Mısır da darbe gerçekleşmiştir. Obama da bu değişikliği onaylamak zorunda bırakılmıştır. Dışarıdan bakanlarda bu durumu Obama Mısır da sınıfta kaldı olarak nitelendiriyor ve bu nitelendirmede haklı oluyor. Kaldı ki, Obama ve ABD sadece Mısır da değil, bölgemizde nereye bakarsanız bakın sınıfta kalmış durumda. Irak, Suriye, Lübnan, Libya ve Tunus ta Obama nın sınıfta kalmadığını söylemek mümkün mü Bu bakımdan Gizli Dünya Devleti nin kontrolündeki ABD nin başında kim bulursa bulunsan ya işin başında bu güce teslim olacak ya da bir ileri iki geri adım atmak zorunda kalacaktır.

Özellikle İslam ülkelerinin tam bağımsız olabilmesi için önce bu zincirlerden kurtulması gerekiyor. Aslında zincirlerin kırılması zor değil ama insanların bir takım yerlere gelebilmek, geldikten sonra oturdukları koltukları biraz daha muhafaza edebilmek için bu gizli güce verdikleri tavizler onların işlerini kolaylaştırıyor.