Son günlerde yazılı ve görsel medyada oruç ibadetiyle ilgili her ilmihal kitabında bulunabilecek tali ve ayrıntı bilgilerin saptırılarak magazin konusu hâline getirilmesi ve bunun geçmiş yıllarda olduğu gibi kitleler önünde pervasızca tartışılması, Ramazanın oluşturduğu huzur iklimini zedelemekte ve manevî atmosferini gölgelemektedir. Bazı bilim adamlarının, bu atmosferi pekiştirici ve bilgilendirici faydalı konular yerine, bu gibi tartışmalara çanak tutması da dindar halkımızı derinden üzmektedir. Bizler, Ramazan ayının manevî ikliminin zedelenmemesi ve huzur ortamının devamı açısından medya kuruluşlarından bu tür anlamsız ve faydasız tartışmalara yer vermemesini, bilim adamı ve yazarların bu konularda daha duyarlı davranmasını istemekteyiz.

7- Dindarlık sadece Ramazan ayına mahsus değildir. Bayramdan sonra Ramazanda yaptığımız birtakım güzel, hayırlı, doğru işleri terk etmeyelim. Gelecek Ramazana kadar onları sürdürelim. Ramazan da birçok Müslüman namaza başlayacak ve bayramdan sonra maalesef terk edecek. Bu konuda da halka gereken uyarılar yapılmalıdır.

8- Zengin de olsak, maddî imkânlarımız çok geniş de olsa, yemek hususunda din ve Şeriat ölçülerini çiğnemeyelim. Alçak gönüllü, kanaatli, mütevazi olalım. İhtiyaçlarımızı lüzumsuz yere çoğaltmayalım. İhtiyacını çoğaltan ıstırabını çoğaltmış olur. Kanaatli yaşayalım, orta halli olalım, lükse heves etmeyelim. Dünyaya kazık çakmaya kalkışmayalım. İnsan bu dünyada garib bir yolcu gibidir. Ne mutlu gurebaya... Arada bir sofralarımıza, bir iki fakiri de davet edelim. Hele bir iftar ziyafeti verirsek o sofrada mutlaka fakir bir kardeşimiz bulunmalıdır. Ziyafet sofralarımıza en az bir fakir çağıralım, onun da iyi yemek ve tatlılardan nasiplenmesini sağlayalım. Hep zenginlerin, ensesi ve göbeği kalınların çağrıldığı, bir tek fakirin bile dâvet edilmediği bir ziyafet sofrası ne kötü sofradır. İftar sofralarını, Padişah sofralarına dönüştürmemek gerekir. Zengin sofraları kurmanın bir faydası yok Fakir-fukarayı doyurursanız bir anlamı olur. Maddi durumu iyi olan Müslümanların gösterişli iftar davetleri, yemekleri vermek yerine, halkla bütünleşmeyi sağlayacak, daha çok muhtaçların gözetildiği iftarlara yönelmeleri gerekir.

İnsan ömrü sayılı yıllardan ibaret. Bu yılların herbirinde bir tek Ramazan var. Rahmet ayı, feyiz ayı, bağışlanma ayı. Kadr ü kıymetini bilemiyoruz. Bazılarımız Ramazan deyince iftarlarda ve sahurlarda aşırı şekilde tıkınmayı anlıyor, ne kadar yanlış. Oruca aykırı bir düşünce. Ramazan ayı açlık ayıdır, tokluk değil. İftarda, sahurda elbette yenilip içilecek ama aşırı şekilde değil. Bakalım bu Ramazan da iftar sofralarına kaç fakir çağıracağız Geçen yıllarda kaç ziyafete gittiysem, birinde bile bir fakir görmedim. Hep zengin Müslümanlar çağrılmıştı. Yahu şu sofraya bir tane de bir fakiri çağırsanız olmaz mı Şatafatlı, tantanalı, debdebeli, ihtişamlı, dâvetlileri içinde bir tek fakir bulunmayan, gösterişli, gururlu, kibirli, yemek çeşitleri haddinden fazla, sofradakilerin aşırı şekilde tıkındıkları, akşam namazının kaçırıldığı veya kerahat vaktinde kılındığı; o meşhur, o mutantan, o dillere destan iftar ziyafetlerine gitmek doğru değildir.

Mübarek Ramazan geldi. Bakalım bu ayda kendimizi islah etmek; iyi, vasıflı, olgun Müslümanlar olmak için neler yapacağız İyi bilelim ki, bu kutsal ay tıkınma, işkembe şişirme, yeme ve içmede israf edip ölçüyü kaçırma ayı değildir. Nefsini terbiye etme, kötülüklerden arınma, iyi Müslüman olma ayıdır.

Son senelerde, birtakım dinî cemaatler, dernekler, gruplar beş yıldızlı lüks otellerde muhteşem iftar ziyafetleri verme yarışına girmişlerdir. Onları uyarmak gerekir. Bir tarafta milyonlarca aç, sefil, fakir vatandaş; öbür tarafta lüks otellerin şatafatlı restoranlarında Hint racaları gibi tıkınan tuzu kuru Müslümanlar. Ne büyük vicdansızlık, ne büyük sorumsuzluk. Ülkemizde milyonlarca işsiz ve fakir varken, son büyük depremin felaketzedeleri henüz toparlanmamışken, bir kısım vatandaşlar çöplüklerden ekmek ve pide parçaları toplarken zengin ve imkânlı Müslümanların vicdansız ve sorumsuz şekilde lüks mekanlarda israflı ve gösterişli iftar ziyafeti vermeleri İslâm ın ruhuna uygun mudur

Muhtaç ve aç hayvanlara Ramazan da özellikle merhamet ve şefkat gösterelim. Bir karıncayı bile ezmeyelim. Unutmayalım ki, karıncanın bir Sahibi vardır, hesap sorar, ceza verir.

Bakalım bu Ramazan da kimler beş yıldızlı, gösterişli, israflı, içkili-fışkılı, fısklı-fücurlu otel ve restorantlarda İslâm ın yasak kıldığı ziyafetler verecek Bakalım bu beş yıldızlı otellerde bu yıl kaç lüks Ramazan ziyafeti verilecek Otelin otoparkı lebâleb lüks otomobillerle dolu. Dâvetliler sökün ediyor grup grup Limuzinler yanaşıyor on yedi katlı lüks otelin önüne. İçlerinden pahalı giyimli semiz semiz insanlar iniyor. Bazısının şoförleri, korumaları, sekreterleri telâşla koşuşuyor, kapıyı açıyor, patronlarına hizmet ediyor.

Semiz insanlar bastıkları yeri göremiyor. Burunlar havada. Yeri titreterek yürüyorlar gururla, kibirle. Tokalaşmalar, bazen sarılıp kucaklaşmalar, iğreti ve sahte tebessümler...

Üç yüz kişilik bir iftar ziyafetidir bu. Bu üç yüz kişinin içinde bir tek fakir yok. Ezana birkaç dakika kalmış. Kodamanlar politikadan, iktisattan, maliyeden, carî işlerden bahs ediyor.

Fakirsiz sofraların kodaman, kerli ferli, semiz, sahte gülücüklü, özel şoförlü, korumalı, sekreterli, dolarlı, eurolu, mallı mülklü, ensesi kalın, göbeği şişkin, midesi geniş dâvetlileri hem yiyor hem konuşuyor. Siyaset miyaset, iktisat, finans, nurlu ve pembe ufuklar. Ya öyle mi, hakkınız var efendim, isabet buyurdunuz, şeref verdiniz... He he he...