Derİnya Kapısı’nın açılması konusunda açıkça çirkin bir

oyun oynanıyor, hem de Rumların istedikleri doğrultuda.

İçimizdeki işbirlikçiler, öyle bir hava yarattılar ki,

sanki de kapının açılmasını isteyen Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıs Rum tarafı da

lütfen kabul ediyor kapının açılmasını. Bu nedenle de KKTC hudutları içinde

açılacak yolun da kendi istediği şekilde ve güzergâhta olmasını talep ediyor

kendisi egemen devletmiş ve de kendi ne isterse o olacakmış gibi.

Hani siyasi eşitlik vardı.

Böylesi bir ortama ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ne, özellikle

de EOKA B’cilerin ruhani lideri Anastasiadis’e, KKTC sınırları içinde hangi

yolun açılacağına karar verme yetkisini tanıyan siyasilerimizi açıkça

kınıyorum. Rumlara şirin görünme çabasının dozunu iyice kaçırdılar artık.

Ne Anastasiadis’in, ne de diğer Rum yetkililerin KKTC

sınırları içinde, KKTC yetkililerinin verecekleri kararlara müdahale etmek veya

da reddetmek gibi bir hakları yoktur. Hiçbir zaman böyle bir hakları

olmamıştır, olmayacaktır da.

Derinya Kapısı’nın açılması konusunda, Kıbrıs Türk tarafı

hangi yolun kullanılacağını, hangi yolun kullanılamayacağını belirleyerek Rum

tarafına bildirmiştir. Harika bölgesi içinden geçen ve trafik kurallarına tam

uygun olarak yeni yapılmış yolun kullanılmasını ve sınıra ulaşıldığında da,

kuzey doğuya doğru yönelerek Derinya Kapısı’ndan giriş veya da çıkış

yapılmasını öneren KKTC yetkililerinin belirlediği güzergâhı kabul etmeyen

Anastasiadis, illaki kullanılacak yolun Derinya Kapısı’ndan KKTC’ye giriş

yapıldıktan sonra 80 sene evvel İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından yapılmış

iki arabayı yan yana bile sığmayan genişlikteki delik deşik haldeki yolun

kullanılmasını talep etmekte. Bu talebi kabul edilmezse de müzakereleri çıkmaza

sokmak tehdidini savurmakta.

Nedense bizden birileri de çıkıp Anastasiadis’e, “Senin

KKTC’nin egemen olduğu topraklarda söz hakkın yoktur, kendi işine bak”

diyememekte. Müzakere heyetinin de, Cumhurbaşkanımızın da bu konuda pasif

kaldıklarını söylemeliyim.

İşin matematiksel tarafı ise iyice şüphe çekici ve adeta

kurulmuş ince bir tuzağın habercisi. Bizim Rum işbirlikçileri ve siyasi

körlerimiz, Derinya Kapısı’nın açılmasının Mağusa kentinin ekonomisini

canlandıracağını iddia etmekte ve bu nedenle de kapının açılmasını ısrarla

istemekte.

Derinya Kapısı’nın güneyinde, Derinya, Paralimni ve Ay

Napa adlı yerleşim yerleri bulunmakta sadece. Burada ikamet eden ve buraya

eğlenmeye gelen kişiler şimdilik Derinya Kapısı’nın birkaç kilometre batısında

yer alan Akyar Kapısı’ndan giriş ve çıkış yapmaktalar. Larnaka bölgesinden

gelen kişilerin KKTC’ye geçişlerine de en uygun yer Akyar Kapısı.

Bir yıl içinde Akyar Kapısı’ndan giriş ve çıkış yapan

kişi sayısı tamı tamına 290 bin. Aylık olarak 24 bin 166, haftalık olarak 5 bin

370 ve günlük olarak da 794 kişi. Bu da ortalama olarak bir günde Akyar

kapısından 397 kişi güneye geçmiş ve 397 kişi de kuzeye geçmiş demektir. Bunun

büyük bir kısmını da İngiliz Üssü’nde çalışan Türklerle, KKTC’den günlük olarak

sebze ve gıda alış verişine gelen İngilizler oluşturmakta. Günlük çalışma

amaçlı geçişlerin yarı yarıya olduğunu kabul edersek, her gün Akyar Kapısı’ndan

yaklaşık 200 kişi giriyor ve 200 kişi de çıkıyor demektir.

Derinya Kapısı açıldığı vakit, bu sayı ikiye bölünecek ve

artacak da değil. Topu topu zaten 3 tane Rum köyü var Derinya bölgesinde.

Üstelik anayolun üstünde de değil konumları. Ben gerçekten çok merak ediyorum

Derinya Kapısı’nın açılmasının Mağusa bölgesine ekonomik olarak neyi

kazandıracağını. Tam tersine Kıbrıslı Türkler olarak bizim sırtımıza mevcut

vergilere ilaveten, Derinya Kapısı’nın açılması ile orada her gün 3 vardiya

olarak çalışacak memurların maaşları, emekli maaşı primleri ve emekli

ikramiyesi primlerinin tutarı olan 2,5 milyon avroluk bir yük daha

yüklenecek. 

Derinya Kapısı’nın açılmasını Rumların ısrarla istemesi,

Güven Yaratıcı Önlemler’in ötesinde bana göre daha çok Maraş bölgesine yönelik

pis bir siyasi oyun ve çok da kötü bir koku çıkarmakta...