Millî Görüş gibi asrın en önemli hareketini bugünlere taşıyan isimsiz kahramanların fedakârlıklarını yazıya döksek ciltler dolusu kitap olur. Tarihin en sıkıntılı dönemlerinden birinde hizmet eden bu dava erleri ne kadar takdir edilse azdır.

İnsanların alabildiğine dünyevileştiği ve şer güçlerin gemi azıya aldığı bir zaman diliminde kutlu bir yürüyüşün içinde yer alabilmek Allah’ın bir lütfu! Allah sevdiği kulunu kendi yolunda hizmet ettirirdi. İşte o nasipli insanlarından biri de Denizli’deki Millî Görüşçüler içinde yer alan Kamil Kabak idi.

Kamil Bey, çok önemli olan son seçimde Saadet Partisi’ni layıkıyla temsil etti ve seçimden tam bir hafta sonra da Hakk’a yürüdü.

Acıpayam’ın ilçeye uzak bir köyünde dünyaya geldi. DDY’de işçi statüsünde çalışan bir ailenin büyük oğluydu. İkisi kız, biri engelli 4’ü erkek olarak 6 kardeştiler.

1961’de 9 yaşında iken acıklı bir olay yaşadı. 3 erkek kardeş evde bulundukları bir zamanda yangın çıktı. Ağabey olarak kardeşlerinin sorumluluğu üzerindeydi. Metanetli davrandı. Cesur bir pratiklikle kardeşlerini tek tek dışarı çıkarıp evlerinin önündeki havuza atmayı başardı. İlk çıkardığı Süleyman ve kendisi küçük yaralarla kurtuldu. Son çıkardığı kardeşi İlhan’da kalıcı yanık izleri oluştu.  

Denizli’de lise öğrenimi gördü. Önce, inşaat işleri yapan bir kurumda çalıştı. Sonra, daha özgür olabilmek için yağlı boya ve badana işleri yapmaya başladı. İki kardeşini de yanına aldı. Denizli’de “Üç birader/Boyacı kardeşler” olarak meşhur oldular. 38 senedir de aynı işi yapıyordu.

Millî Görüş Sevdalısıydı

Paraya ve dünyalığa önem vermezdi. Dostluk, muhabbet ve kardeşlik en değer verdiği şeyler arasındaydı. Fedakâr ve cefakârdı. Hep verici oldu. Şehrin en büyük deresinin yamacına mütevazı bir ev yaptı. Zayıflar, çaresizler ve garibanlar arasında bulunmaktan hoşlanırdı. Tabiî ve mütevazı bir hayat yaşadı.

Erbakan Hoca’yı çok merak ediyordu. 1986’daki bir kongrede onu dinleme fırsatı buldu. İçi ısındı. Bu sima yalan söylemez, diye düşündü. Program sonunda Refah Partisi için çalışmaya söz verdi. Tuttuğu eli bırakmadı. Bir ömür sözüne sadık kaldı. Millî Görüş davasında sadakat gösterdi.

1987’den itibaren Refah Partisi ve Millî Görüş partilerinde hizmet etti. Vefatı öncesi Seçim İşleri Başkanlığı’nı yürütüyordu. Sözü iyi dinler; not alır; işini en güzel şekilde yapmaya çalışırdı.

Yaşı ne olursa olsun bütün üstlerine “başkanım” diye hitap eder, saygı ve itaatte kusur etmezdi.

Ajandası hep yanındaydı. Toplantılarda titizlikle not tutardı. Aldığı bilgileri emanet olarak görür, konunun ilgililerine aktarırdı. Hazırlıklı konuşur, rozetsiz gezmezdi.

Liderine ve genel merkezine bağlıydı. Üstlerine karşı ulu orta konuşmazdı. Talep ve tekliflerini münasip bir üslupla konunun muhatabına söylerdi.

Seçim öncesinin son Perşembe günü Bozkurt ve çevresini birlikte dolaştık. O da hatip olduğu için konuşmaları paylaşmayı teklif ettim. “Hocam, ben müsait değilim, bugün sen konuş” dedi. Ben İnceler pazarında konuşurken o ekip için ekmek, peynir, zeytin, domates, biber ve karpuzdan oluşan bir menü hazırlamış. Onları Söğüt yolu üzerindeki büyük palamut ağacının gölgesinde yedik. Yemek esnasında “Arkadaşlar, iyi çalışalım, belki yeni seçime ulaşamayabiliriz” demişti.

Onu tanıyanlar ne dediler

Kardeşi İlhan, Ağabey’ini şöyle özetledi: “56 senelik dert ortağımdı. Ailemizi himaye etti. Yanında huzur bulur; kendimi güvende hissederdim.”

Saadet Partisi Denizli İl Başkanı Av. H. İbrahim Varol ise şunları söyledi: “Dürüsttü. Prensip sahibiydi. Vazifesini yaptı. Varlığını davası uğrunda harcadı. Kimseden para istemezdi. Seçim öncesi parası bitmişti. Birkaç gün izin istedi. Sebebini öğrenmekte ısrar edince anlattı: ‘Birkaç gün çalışıp para kazanayım; sonra yeniden çalışmalara başlarım’ dedi.”

Teşkilat eski Başkanı Tahsin Zeybek şöyle anlattı: “Erbakan Hoca’nın “İman var, imkân var’ sözü temel prensibiydi. Seçim döneminde, teşkilat çalışmaları sırasında her işi bırakır, göreve koşardı. Maddi durumu zayıftı. Yardım kabul etmezdi. Davası her şeyin önündeydi. Bu uğurda yapamayacağı fedakârlık yoktu.

30 yıldır romatizma ile yaşıyordu. Seçimden 1 ay kadar önce hafif bir rahatsızlık hissetti. Tedavisini seçim sonrasına bıraktı. Seçime 1 hafta kala hastaneye gitti.

Doktor hemen tedaviye alınmasını istedi. Kamil Bey, “Ben seçimi bitirir, ondan sonra gelirim” diyerek ayrıldı.

Çalışmanın bittiği son gün hastaneye kaldırıldı. Doktor, “Kalbini çok yormuşsun!” teşhisi koydu. Bir hafta hastanede tedavi gördü. Seçimden tam 1 hafta sonra da Hakk’a yürüdü.

Vefatını öğrenen Acıpayam Saadet Partisi İlçe Başkanı Musa Yılmaz’ın ilk sözü şu oldu: “Ben şahitlik ederim ki, Kamil kardeşim son ana kadar görevini hakkıyla yerine getirdi.”

Peygamber Efendimiz (s.a.v) gibi 63 yıl ömür sürdü. Bize örnek oldu. Dava sadakatinin ne olduğunu gösterdi. Biz ondan razıyız, Sen de razı ol Yarabbi! Güzel kardeşim! Allah seni Peygamberimize (s.a.v) komşu eylesin!