Sayılı günlerin ne kadar çabuk geçtiğini bugünlerde daha iyi anlıyorum. Köye geldiğim bu dönemin son yazısını yazıyorum. Çok kısa bir zaman sonra gene kenttin bunalımı yoğaltıcı, gerilimi arttırıcı ortamına döneceğim.
Köy yaşamı insanın zorunluluklarını azaltıyor. Çevre dar, koşullar ve durumlar sınırlı. İnsan kendi beni etrafındaki her oluşu doyasıya yaşayabiliyor. Bu salt kendisiyle sınırlı kalıyor. Kentte yıllardır yüklenerek biriktirdiğimiz, buna karşı farkında olmadan bir direnç ve direniş gösterdiğimiz gerçeğini yadsıyamıyoruz. İnsanın kendisine karşı ya da dışa dönük her duruma kendiliğinden tavır alması olağan. İster istemez bu durum da insanı tüketiyor.
Köyüme geldiğim günden bugüne geçen zamanın bütün anları dolu geçti. Zamanın nasıl anlam kazandığını burada gördüm. Hayatı dolduran kimi gereksizliklerin insanı nasıl törpülediğini de. Bazı şeyleri yapmaya da fırsat vermiyor. Toprak gibi doğal yaşayış insandaki kimi olumsuzlukları alıp götürüyor. Sadece toprakla haşir neşir olmak değil insanı zindeleştiren. Güneşin keskin yakıcılığını örten bir doğa ve doğanın bir çok güzelliği var. Gözlerinizin önünde, elinizle toprağa diktiğiniz bir fidenin günden güne boy verişi, serpilişi, doğanın doğal kokusu.
Kenti saran kirliliğin insanı nasıl da bunalttığını burada fark edebiliyorsunuz.
Kentte hayatı dolduran insana zaman bırakmayan, hemen her anının bir şeyle oyalandığı gerçeğini yaşamak Buraya geldiğimden beri kitap okuyamadım. Belki de kendimi zorlamadım. Doğa ile iç içe yaşamak, doğadaki her oluşu ve anı düşünerek, yaşayarak geçirmekten kaynaklanıyor olabilir. Kentten köye geldiğimiz için, burada köyün gerekleri olan bir takım işlerden de uzağız. Hayvanlarımız yok. Onlar olmadığı için, onlarla ilgili gereksinimleri karşılayacak işleri doğal olarak yapmıyoruz. Yıllardır belleğimizi dolduran, yoğunlaştıran şeylerden uzaklaşmanın tadını da çıkarmıyor değiliz. Nasılsa kente gidiyoruz diye mi bazı şeylerden uzak kalmayı yeğliyoruz, ya da atmosfer mi buna zorluyor. Hayatın bütün doğallığını burada ister istemez yaşıyoruz.
İnsanın insana ne denli gereksinim duyduğu, birbirine bağlandığı duygusu ve gereksinimi de burada belirgin. Komşularımızla görüşmelerimiz, bir arada olmamız, dayanışmamız ve bağlılık daha da kendini gösteriyor.
Doğanın koşulları insanları birbirine yakınlaştırıyor, sokulganlaştırıyor. Birbirini sevmenin, sevebilmenin doğallığı da doğallığındandır. Her insan birbirine çok yakındır. Evlerin birbirine uzak ve yakınlığı da doğanın koşulları gereğidir. Toprağın kullanılması, verimliliği, gerekliliği de.
Burada, hayat ve koşulları çevre ile doğrudan bağlantılı. İnsana katacakları olacağı gibi götürecek çok şeyi de var. Otuz yılı aşkındır, köy yaşamından uzağım. Bedenin iç çürüyüşünün de burada farkına vardım. Yaşayabilme ve yaşamın daha sağlıklı olabilmesi durumu da ancak bu koşullarda olabilir.
Sorumluluktan kaçmak isteyenler için böyle bir yaşayış en doğal olanı.
Sorumluluk duygusu olmayanlar için bu gibi yerler kaçınılmaz. Bilinç insanı zorunlu kılıyor. İslâm düşüncesinde cihadın anlamı da budur. Cihat bir sorumluluk duygusudur. İnsanların ille de silâh alıp savaşması gerekmez. Her türlü olumsuzluğa karşı direnmek de bir cihattır. Bu ayrı bir yazı konusu, ama hayatın anlamı, onu anlamlandırma ancak sorumluluktan geçer. Bu, insanın en kaçınılmazı. Çünkü kötülükler insan tarafından
Ateş içinde yaşamak insanın sorumluluklarını ve erdemini arttırıyor. İnsan kendisi için ve bir başına yaşamak için yaratılmadığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ateş içinde yürümek insanı tüketse de, yorsa da, ezse de. Bu hayatın asıl gerçeği. Köy gerçeğinde hayatı yaşamak kısa zaman için güzel, iyi ve gerçek olsa da, sınırlıdır. Düşünen ve düşündüklerini hayata uyarlamak için ateş içinde yürümek elbette çok zor ama çok anlamlı.
Dağ velisi ile köy velisi arasındaki fark ancak böyle belli olur.
Zaman giderek daralıyor. Şu kısa zamanın nasıl geçtiğini görmek adına daralıyor. Sorumluklarımızı bilincimizle buluşturarak ateş içinde yürümeyi daha zorunlu kılıyor. Köyde sadece küçük bir çevre ve ben için hayırlı ve faydalı. Daha büyük faydalar için geniş bir çevre ve büyük sorumluluklar daha önemlidir.