20.7. 2015 tarihli Milliyet te yer alan bir habere göre,
bir vatandaşın müracaatı üzerine TBMM Çerkez Ethem in Ürdün deki naaşını
ülkemize getirmek için harekete geçmişti. Bu mesele ciddidir ve kanaatime göre,
naaşın naklinden önce Çerkez Ethem e iâde-i îtibâr sağlanmalıdır. Böylelikle
hem millî mücâdelenin bu namlı ismine yıllardır yapılan haksızlık kısmen
giderilmiş, hem isminin önündeki Çerkez sıfatından dolayı bu sıfatı taşıyan
yiğit ve mert insanlar topluluğuna dolaylı dokundurmalar sona ermiş olur.
TBMM nin yapması gereken işlerden birisi aslında pek çok
dosya gibi, Çerkez Ethem Dosyası nı yeniden açmak olmalıdır. Yasak savma
kabilinden yapılan bir icraat yaranın kanamasını durdurmaz. Çerkez Ethem, sıradan biri değildir. Millî
Mücâdelenin en mühim simalarından biridir. Batı Cephesinde, yani Ege bölgesinde
Kuvve-i Seyyâre Kumandanı dır. Binlerce gönüllünün başında işgâlci Yunan
palikaryalarına karşı savaşmıştır. Yunanlıların İzmir e ayak bastıkları 15
Mayıs 1919 dan, Millet Meclisi nin açıldığı tarih olan 23 Nisan 1920 ye kadar
geçen yaklaşık bir yıllık zaman içerisinde bu gönüllü mücâhitler düşmanı olduğu
yerde çivilemiştir.
TBMM nin açılmasından sonra Ethem Bey, yine gönüllülerle
birlikte çok mühim hizmetler yapmıştır. TBMM nin vazife vermesi üzerine birçok
isyanı bastırmıştır. Yine henüz yeni kurulan düzenli ordu ile birlikte
Yunanlılara karşı savaşmıştır. Ethem
Bey, Batı Cephesinde yaklaşık 150 kilometrelik bir hatta fiilen kumanda
ediyordu. Bu cephe hattı içerisine Ayvalık, Salihli, Aydın, Ödemiş, Soma,
Akhisar cepheleri girmekteydi.
Ethem Bey, Balıkesir, Adapazarı, Düzce gibi yerlerdeki
isyanları bastırmakla kalmamış, Ankara yı tehdit eden Yozgat taki isyanı da
bastırmıştır. Bu hizmetlerinden dolayı Ankara ya gelişinde TBMM tarafından bir
kahraman olarak karşılanmıştır.
Peki, bir devrenin kahramanı, kısa bir müddet sonra nasıl
hâin ilan edilmiştir İşte burası meselenin püf noktasıdır. Biz bu sorunun
cevabını bulabilmek için kütüphanelerin ve arşivlerin tozlu rafları arasına
daldık. Yığınla kitap ve arşiv karıştırdık. TBMM Gizli Zabıtlarını inceledik.
Bulduğumuz mühim bilgileri ve belgeleri mezcederek Çerkez Ethem Hâin mi,
Kahraman mı başlığı altında Yakın Tarih Ansiklopedisi nde yayınladık. Daha
sonra da bu araştırmayı kitaplaştırdık. Bu kitap şu ana kadar altı baskı yaptı.
Sözün özü, bu konuda bilirkişi sayılırız.
Şimdi o tarihlerde yaşananları tekrarlayacak değiliz.
Yalnız şu kadarını söyleyelim: Bütün o araştırmalarımız neticesinde bir
bilirkişi olarak kanaatimi bugün net olarak ifade edecek olursam; Ethem Bey
kesinlikle ihânet etmemiştir. Bütün adamlarına, Millî Mücâdele saflarında
savaşmalarını söylemiş, onlar da bu sözü emir telakki etmişlerdir. Elinde
avucunda ne kadar para varsa o mücâdelede kullanılmak üzere vermiştir. Ne
kendisi, ne de kendisini çok seven adamları Millî Mücâdeleyi tehlikeye sokacak
bir teşebbüste bulunmamışlardır. Şayet böyle bir teşebbüste bulunacak olsalardı,
gerçekten durum çok vâhim olurdu. Tek Parti-Tek Şef devrinin yüzlerce
dosyasının üzeri örtülmüş vaziyettedir. Çünkü işin içinde olanlardan bazıları
hakkında bazı kimselerce dokunulmazlık var zannedilmekte ve o dosyaların
üzeri açılmaya kalkıldığında bas bas bağırılmaktadır. Gerçekte ise, o devrenin
enine boyuna tahlili yapılmadıkça, TBMM ce hür düşünceli bir soruşturma
açılmadıkça bu ülkedeki sancılar dinmeyecektir. Ethem Bey hâdisesi de işte o
dosyalardan biridir. Aslolan, açık yüreklilikle bu konuyu ele alıp Ethem Beye
iâde-i itibar sağlamaktır. TBMM nin yapması gereken budur. Ethem Beyin ruhu
işte o zaman şâd olur. Çerkez kardeşlerimiz de bunu ister. Yani hâinlik
yaftasının temelli yırtılıp atılmasını