Yedi milyar insanı Konya ovasında toplasak;
Her tarafı, herkesin görebileceği dev ekranlı
televizyonlarla donatsak;
Bir sandalyeyi kameranın karşısına koysak ve bütün
ekranlardan göstersek;
Sonra bütün dillerden, Bu sandalyenin kilosu kaçtır
dedikten sonra ellerine verilen kumandadaki rakamlara basarak sandalyenin
kilosunu gramıyla beraber yazmalarını söylesek;
Kaç kişi doğruyu yazabilir
Veya şöyle bir soru sorsak, Bu sandalyenin kaç kilo
olduğunu öğrenmek için oylama mı yapalım yoksa şurada bir terazi var onunla mı
tartalım denilse nasıl bir cevap alınır.
Elinizde bir külçe altın olsa Kapalı çarşıdaki
sarrafların oylamasıyla mı kilo ve gramını belirlemeyi tercih edersiniz, yoksa
teraziyle mi tartmak istersiniz
Veya Kapalı çarşı esnafına, Siz bu konuyu en iyi
bilenlersiniz, sizin oylarınızla mı bu külçenin kilosunu öğrenelim veya
teraziyle mi tartalım deseniz sarrafların oyu ne tarafta olur
Ama terazinin olmadığı yerler de olabilir
Terazinin olmadığı veya teraziyle tartma durumunun
bulunmadığı yerlerde bilir kişilerin tahminleri de geçerlidir.
Ağacın başındaki meyvenin satımı gibi durumlarda
bilirkişilerin tahmini veya alıcı ile satıcının razı oldukları rakam
geçerlidir.
Allah korusun, batıda Hıristiyan, Yahudi veya ateist bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen birinin sandalyenin veya bir külçe altının
değil doğrudan o çocuğun hayatını ilgilendiren konularda terazinin olmadığı bir
mekânda Halkın sesi Hakk ın sesidir mantığıyla hareket edilir ve yedi milyar
insanın hayat ölçülerini bin tane insanın oyuna havale edilmesi Çaresizliğin
Çaresidir.
Allah celle celalühün indirdiği Tevrat ile İncil
terazisini, kralların yumruğuyla, papazların yağdanlığı ayarını bozduğu için,
terazi yanlış tartmaya başladığından son çare olarak halkın sesine müracaat
edilmiş.
Rabbimiz, sevgili peygamberimizle kıyamete kadar
korunmasını üzerine aldığı Kur an-i kerim terazisini indirmiş.
Şimdi terazinin olduğu yerde sandalyenin kilosunun
seçimle belirlenmesi demokrasiye de aykırı.
Kapalı çarşı esnafına sorulsa, Bu külçe altını tartalım
mı oylayalım mı denilse yüzde yüz Tartalım çıkar.
Sandalye veya külçe altının kilosu için seçim değil
terazi diyen bu insanların seçimine enden itibar edilmez.
Kur an için Rabbimiz, mizan/terazi kelimesini kullanıyor.
(Bak, Şura süresi ayet 17, Hadid süresi ayet 25)
Dünyanın iki yüz zenginin elindeki servetin yüzde dördü
yeryüzünde açlık sınırında olanların hepsini normal hayata kavuşturacak
durumdaymış.
Şimdi Konya ovasındaki yedi milyara soralım, Dünyanın
servetlerini iki yüz tane zengine mi verelim yoksa herkese insanca yaşamasının
yollarını sağlayacak şekilde adalete dayalı bir dağıtım mı yapalım desek nasıl
bir cevap çıkar.
Hepsi adaleti ister.
Adalet terazisi yok ellerinde, adaleti kim belirleyecek
O iki yüz kişinin belirlediği kişileri seçecek adamlar
belirleyecek.
Rabbin terazisine bakıyorsunuz:
Onların malında
dilenenin ve mahrumun hakkı vardır. (Zariyet süresi ayet 19)
Terazinin olmadığı yerde çaresizlikten Hakkın sesi ni
ölçü kabul edenlerin çocuklarının eğitimi onları ahlaksızlığa sevk etmiş.
Binlerce yıl önce Lut aleyhisselamın Rabbani terazisini
kabul etmeyen Gaylar devleti, Sodom da demokrasi gereği olarak çoğunluğun
isteğiyle gerçekleşen ahlaksız ilişki günümüzde yine Çaresizlerin çaresi olarak
aynı ahlaksızlığın kanun haline geliverdi batıda.
Bir gün içinde şikâyet ettiğiniz her konunun kanunu, en
seçkin 12 Eylül 1980 Generalleri ile Profesörler koydular.
O günden bu güne kadar zeçilmiş Milletvekilleri koydular
ve uyguladılar. Neden asrı saadet hala özlenir
Şimdi siz, sandalyeyi bile oyla değil, teraziyle tartmayı
seçerken kendi hayatınızın yaratıcısı olan Allah ın terazisi olan Kur an, sizin
için daha doğru karar verir değil mi
Seçim, İslam da vardır.
Sevgili Peygamberimiz vefat edince Hazreti Ebu Bekir,
Hılafet makamına seçimle getirilmiştir.
Ama Rabbin gönderdiği, Sevgili, Peygamberimizin
uyguladığı, adalet terazisi, doğruları belirler.
Seçilenler ise o teraziyi doğru tartmakla görevlidirler.
Hakk ın koyduğu kuralları halka halkın seçtiği yetkililer
uygular.
O Cenabı Hak, halkı da yaratandır.