Kıbrıs Rum tarafında çalışılmadan, üretilmeden,
başkalarından alınan borç paralar ile elde edilen refahın ömrü çok kısa oldu.
Deniz bitti ve Kıbrıs Rum Yönetimi iflas etti. Bunu
belgeleyen de Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Standart & Poors
(S&P). Güney Kıbrıs’ın kredi notunu “B”den “CCC+”ya düşüren S&P,
bataktan kurtulmaya çalışan Rumları iyice bataklığın dibine itti. Şimdi Kıbrıs
Rum tarafının derecelendirme notu Yunanistan’dan da aşağıda.
“Düşmez kalkmaz bir Allah” diye boşuna söylememiş
atalarımız.
Bir zamanlar Kıbrıslı Rumlar, Yunanlıları hakir görür
aşağılarlardı. Kendi aralarında
Yunanlılara “Kalamara” diyen Kıbrıslı Rumlar, şimdi beğenmedikleri ve her
fırsatta aşağıladıkları Yunanlılardan bile daha kötü duruma düştüler. (Kıbrıs
Rumcasında “Kalamara” kelimesi başı derde girdiği vakit haznesindeki mürekkebi
fışkırtıp, ortalığı bulandırarak oradan kaçan mürekkep balığından -kalamar-
geliyor ve halk dilinde de “yanardöner” veya da “sözüne güvenilmez” manasında,
“Yunanistan’da yaşayan veya da Yunanistan’dan Kıbrıs’a gelen Yunanlılar” için
kullanılıyor.)
Ne demiştik; düşmez kalkmaz bir Allah!
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in evvelki gün
Brüksel’de yaptığı, Rusya’nın Euro bölgesinin içişlerine karışmak istemediği
prensibinde olduğunu, bu nedenle de Rum tarafına ikinci krediyi
veremeyeceklerini, Rumların yapacakları en doğru hareketin de Troyka ile
anlaşmaya varmak olacağı açıklaması sonrasında S&P Kıbrıslı Rumların ipini
çekti.
Başkan Vladimir Putin açıkça Rumlara “Niyet” yani “Hayır”
dedi ve Kıbrıslı Rumların borçlarının tıraşlanması yani daha anlaşılır bir
tabirle “Hibe edilmesi” böylece suya düştü. Çünkü Kıbrıslı Rumların borçlarının
tıraşlanabilmesi için, AB üyesi 26 ülkenin olurunu almak gerekiyor ki bu mümkün
değil. Almanya’nın dışındaki tüm AB üyesi ülkeler, Fransa da dâhil olmak üzere
ekonomik sıkıntıda ve Kıbrıs Rum tarafına milyarlarca Euro’nun bağışlanmasına
sıcak bakmıyor.
İşin daha da kötüsü, ekonomide düzelme olmadığı sürece
S&P her iki ayda bir Kıbrıslı Rumların kredilendirme notunu bir derece
aşağıya indirecek. Mart 2013’e kadar ekonomi bu şekilde giderse ve hiçbir
düzelme olmazsa, S&P Kıbrıs Rum tarafının resmi “iflas”ını açıklayacak.
Şimdiki program ve gidişat aynen bu şekilde.
Eğer Kıbrıs Rum tarafında 205 bini erkek ve 184 bin kadın
olmak üzere, 389 bin çalışan varsa ve bunların 53,4 bini işsiz ise güneyde çok
büyük sorun var ve bu sorun bir müddet sonra patlamaya dönüşecek demektir.
Neredeyse her 7 çalışandan bir tanesi işsiz ve bu oran gittikçe yukarılara
tırmanmakta. Şimdilik bu sayıya kapanan dükkân ve işyerleri dâhil değil. Birkaç
ay sonra resmen işsizlerin, çalışabilen nüfusa olan oranının yüzde 14’ü
geçeceği kesin. Bu ise AB’deki en yüksek işsizlik oranı.
Tabii ki bu gidişat Kıbrıs sorununa çözüm sürecini ve
kıstaslarını da etkileyecek önümüzdeki yıllar içinde. Bu güne değin kendilerini
yırtıcı bir kaplan zannedip öyle satan Rumların “kâğıttan kaplan” oldukları
ortaya çıkınca, Kıbrıs sorununun çözüm parametrelerinin de değişime uğrayacağı
kesin ki mülkiyet konusu şimdiden değişime uğramaya başladı bile. Rumların
KKTC’deki mallarını satmak için sıraya girmeleri, bu konudaki parametrelerin
değişime uğradığının açık bir göstergesi. Doğal olarak bunu, egemenlik,
güvenlik, vatandaşlık ve yönetim konularındaki dramatik değişimler de izleyecek.
Tüm bu gelişmelere bakarsak, Şubat 2013’de Rum tarafında
yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Kıbrıs sorununun çözümüne
yönelik yapılacak toplantı ve görüşmelere, Yunanistan ve Türkiye’nin de dâhil
olması, bu toplantıların Atina, Londra ve Ankara’da yapılması ve Eroğlu ile
Anastasiadis’e ilaveten Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras’ın, T.C. Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın ve -bir olasılıkla- İngiltere Başbakanı David
Cameron’un da katılması hiç de sürpriz olmayacak…