YASLI GİTTİM DEĞİL

YAS İLAN ETTİM

“Acı duyuyorum!”

Bir TV kanalının sürekli oturumcularından birinin, bu cümle ile başlayan konuşması, sosyal medyada paylaşıma sokulunca, bizim telefon ekranımıza da düşürüldü o görüntülü kayıt.

Cumhur İttifakı’nın, ülkemiz sahiplenince bizim olacağına inandığı bu yüzyılın adına kurulmuş bir üniversitesinde en üst yönetici diye bildiğimiz bilim insanımız desteklerini beklediğini peşinen ilan edercesine diğer oturumculara “Arkadaşlar” hitabıyla izaha duruyor, acı duyma sebebini.

“Arkadaşlar! 40 bin insan, çoluk çocuk soykırıma uğradı. Yeryüzünde değer yargısı olan ne varsa yerle bir oldu.

Ahlak yok, hukuk yok. Hiç bir uluslararası kurum işe yaramıyor. Ceza veriliyor, infazı yok.”

Bilim insanı konuşmacımız 7 Ekim’den bu güne, medyalarından takip edebildiği İsrail zulmünden bahsediyor.

Filistinlilerin, bağımsızlık savaşı “40 bin insan soykırıma uğradı” gibi bir yandaş gazetenin haber duyurusu vezninde titrek ve cansız bir cümleyle böyle ifadelendirilirken, işgalci İsrail “Yok” yükleminin tekrarlarıyla hem şişiriliyor, hem de durup bakılan yerin koordinatları veriliyor.

“Acı duyuyorum!”

Dünyanın aldığı hal dolayısıyla mı duyulmuştur, yoksa 40 bin insan, çoluk çocuk soykırıma uğradığında yaşanan çaresizlik, beceriksizlik ve isteksizlik donanımlı vah ve tüh yakınmaları mı sebeptir o acıya?

Dahası, acıya ilaç, ilan mıdır?

“Ne yapmaya çalışıyorsunuz? O yas ne için biliyor musunuz? O katledilen çocuklar için, o küçük şeride sıkışmış insanların mukaddes ve şanlı direnişlerini selamlamak içindir.”

Sayın konuşmacı bu paragrafıyla, önceki izahlarını neden yaptığını, daha doğrusu iki küçük sorucukla, muhatap tayin ettiklerine ikramda yani bilgilendirmede kusur etmeyeceğini beyan ediyor.

“Sadece Haniye bir sembolüdür. Bugün oğlu diyor ya, ‘O şehitlerin kanından babamın kanı daha kıymetli değildir.’

Bu onurlu cümleye karşı bu yas.”

Filistin direnişine, yas ilanı ile destek sağlandı iddialı TV konuşmacısı sayın bilim insanımız, muhataplarının kimliklerini deşifre ederken, onlara hodri meydan diyor.

“Bunu yüreğinde hissetmeyenlerin, bunu bir siyasi polemik haline getirenlerin açık konuşmalarına davet ediyorum.”

Muhataplar denilen muhaliflerin itirazlarının bir günlük yas ilan edilmesine olduğu, bu konuda yani Filistin’in zulme isyanı konusunda ne yapılmışsa kabul edildiği, mesela deniz ticaret gemilerinin mesele edilmediği, sayfalar tutan ihracat listelerinin hiç önemsenmediği, böyle bir TV konuşmasıyla saklanınca ve bu saklanma sosyal medyada özellikle paylaşılınca ister istemez insan olanın aklına şu soru gelir: Onlar dedikleriniz, tanıdıklarımız mı? Trol sıfatlılar denilenlerden mi?

Bilim insanı bir konuşmacı, ticaretten anlamaz, hele gemili olan ticaretlerden hiç anlamaz denilse, bu doğru olur mu?

“Sizin için HAMAS kimdir? Filistin davası nedir? İsrail kimdir?”

Bir direniş teşkilatı, aynı partinin çeyrek yüzyıldır iktidarda olduğu bir ülkede, “Sizin için, bizim için” ayrımcılığında tanımlanır mı? Bilimsel olur mu?

7 Ekim’den bu yana olanları da anlatsaydınız. Neden sadece katledilen Filistinlileri rakamlaştırmakla yetindiniz?

“Yıllardır söylüyoruz!”

Neyi?

“İsrail işgalcidir, gayri ahlakidir, gayri hukukidir, gayri meşrudur. Asla gayri meşru olanın meşru müdafaası da yoktur. Çok açık!”

Telefon ekranımıza konuşma videosu gönderilen sayın bilim insanımız, yıllardır bunları söylerken, bir soru da kendimize sorduk: Biz nerede idik? Neden duymadık?

İsrail’in güvenliğinden sorumlu olduğumuzu sayın yetkililerimiz ilan ettiklerinde mesela?

İsrail yetkilisini süvarilerle karşıladığımızda mesela, Meclis’imizde konuşturduğumuzda mesela?

(Habertürk Tv yayınından yararlanılmıştır.)

GEÇMİŞ ZAMAN, ÇOK MU GEÇMİŞ?

“İnfial Büyük

Millet zamları haram ediyor!”

2019’un 12 Temmuz’unda ebediyete intikal eden gazetecimiz, rahmetli Mehmet Şevket Eygi ağabeyimizin “Büyük Gazete’’sinin 19 Ocak 1977 tarihli nüshasının ilk manşeti böyle.

Tabldot boy, 32 sayfa ve 250 kuruş fiyatlı Büyük Gazete’nin son sayfasında, Mehmet Şevket Eygi ağabeyin 1969’da Lübnan’da sürgünde iken, Bugün Gazetesi’ne göndermek niyetiyle Beyrut’taki bir klişeciye yaptırdığı temsili resmi ve alt yazısını aynen alıyoruz buraya.

“Filistin Fedâileri İsrail’i Yıkabilir mi?”

İsrail devleti kurulalı çeyrek asrı geçiyor. Milletlerin hayatında çeyrek asır nedir ki... Göz açıp kapayacak kadar kısa bir müddet... İslâm yurdu olan Filistin Yahudi işgalinden kurtulabilecek mi acaba? Gaybı kimse bilemez. Fakat Peygamberimizin (S.A.) bildirdiğine göre bir gün gelecek Müslümanlar ile İsrailoğulları arasında topyekûn bir savaş olacak ve bu savaşta Yahudiler yenilecektir. İsrail’in durumu, gün geçtikçe sarsılmakta, Arap fedâileri ise gittikçe kuvvetlenmektedir. Bu fedâiler ölümden korkmayan gözü kara ve cesur savaşçılardır. Yahudi devleti bunların faaliyeti karşısında çok prestij kaybetmiştir. Filistin’in ızdırap çocukları, gerillacılıkta Siyonistleri geride bırakmışlardır. Bundan on sene önce 1967’de İsrail Ortadoğu’nun yenilmez kuvveti sayılıyordu. 1967 Haziran harbi ile Arap devletlerini yıldırmıştı. Ama karşısında hiç ummadığı bir kuvvet çıktı. Bu kuvvet, çalınmış vatan Filistin’in yetimlerinden meydana gelmişti. Zulüm ilelebet pâyidar olmaz elbet. Bir gün gelecek ve İsrail’in de sonu gelecektir.

TÜRKİSTAN, TÜRK ÜLKESİDİR

Gelecek zamanlarda yetiştirileceği iddia edilen “Dindar Gençlik” örneğinin sosyal medyadaki iddialarını ve akıl dağıtmasını istemesek de aynen alıyoruz buraya.

AKP Gençliği sıfatlı o delikanlının bugünkü yaşında iken AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, gazetelerimiz Filistin’i ve Doğu Türkistan’ı yazıyordu; onun da devam ettiği MTTB salonlarında bugün Sayın İsa Yusuf Alptekin konferanslarında Doğu Türkistan’ı anlatıyordu.

“Stratejik bir ticaret olmadığı sürece ticareti destekliyorum.

Gazzeli kardeşlerimize zulmetti diye İsrail ile ticareti kes, Iraklı kardeşlerimizi katletti diye ABD ile ticareti kes, Doğu Türkistan’dan dolayı Çin ile kes, darbeci diye Mısır ile kes... Sonrasında ne yapacağız?

Ticaret tek tarafın kazandığı değil, karşılıklı tarafların kazandığı bir durum. Devlet yönetiyoruz devlet. Tayyip Erdoğan’ı daha tanıyamamışsınız.”

AKP’li delikanlının paylaşımı bu.

Rahmetli İsa Yusuf Alptekin ise 1 Aralık 1976 tarihli yazısında şunları yazmış.

“Hatırlatalım ki, zulmün amansızca devam ettiği yer, yani Doğu Türkistan bir Müslüman beldesidir. İslâm Medeniyetine beşiklik etmiş. İslâm irfan ve ilminin geliştiği ve bütün dünya Müslümanlarına hediye edildiği mübarek bir beldedir. Türkistan, dünya çapında fatihler, âlimler, ilim ve fen adamları yetiştirmiş bir İslâm beldesidir. Bugünkü mazlum Doğu Türkistan Müslümanlarının dedeleri, İslâm için kıtalar aşmış, milyonlarca evlâdını İslâm için feda etmiştir.

İşte bu belde şimdi bir hapishanedir ve Doğu Türkistan’lı Müslüman kardeşlerimiz İslâm düşmanı Kızıl Çinli’lerin esiridir. Yürekler parçalayan bu zulmün devamına, İslâm’ın en ağır hakaretlere uğramasına Müslümanlar müsaade etmemelidir. Zira zulme uğrayan, mukaddes İslâm dinidir. Zulm eden, dünyanın en gaddar, vahşi ve sinsi emperyalizmi olan Çin emperyalizmidir. Aksi halde zulme ve küfre rıza göstermiş olurlar. “Müslüman kardeşinin derdini dert edinmeyen bizden değildir” buyuran, sevgili Peygamberimizin mübarek sözünü, İslâm âlemi daha ne kadar duymazlıktan gelebilir?

Yüzbinlerce mümin gözleri yaşlı, sizin yardımınızı bekliyor. İslâm’a kanlarını akıtarak, canlarını fedâ ederek hizmet eden Türkistanlıların mübarek dedelerinin ruhu, sizden Doğu Türkistan’a yardımınızı istiyor. Mübarek Peygamberimiz, mukaddes kitabımız bu yardımı emrediyor.”