Bu sene, baharla birlikte hareketlendik ve gezmeye başladık Geçen hafta, bu gezip görme, konuşup anlatma, dava kardeşlerimizle buluşup dertleşme ve -en önemlisi- gittiğimiz yerlerdeki meselelere, tesbit-teşhis-tedavi temel prensibimize dayanarak, çözüm önerileri sunma anlayışımızı aynen sürdürdük

Zonguldak ve Ankara dan sonraki durağımız Bursa oldu

Bursa, sadece Marmara ve Türkiye nin değil, Asya ve Avrupa nın, hattâ rahatlıkla diyebiliriz ki, dünyanın en önemli şehirlerinden biri Birkaç yüzyıllık yakın tarihimize baktığımızda, Söğüt te başlayan Büyük Osmanlı Yürüyüşümüz , bilindiği üzere, Bursa dan sonra hep hamle üstüne hamle yapmış

Bursa, ecdadım açısından bakıldığında, benim geçmişimin ve genlerimin derinliklerinde de çok çok özel bir yere sahiptir. Bunu anlatmam biraz zor, ama birkaç cümle ile bir şeyler karalamayı deneyeceğim

Büyük amcalarımdan çocukluğumda dinlediğimi hatırlıyorum. Biz, bir zamanlar bin atlı şanlı akıncılar olarak batıya, hep batıya, Doğu Avrupa ya, Balkanlar a, yani Kosova ve Bosna ya doğru at koşturmaya Bursa dan başlamışız Hikmeti İlâhi, bunun böyle olduğunu bana anlatan, Kosova dan Türkiye ye birlikte hicret ettiğimiz Büyük Hamdi Amcam [Allah ın rahmeti üzerine olsun], şimdi işte bu yörede, yani bizim sülale olarak bilebildiğimiz en eski memleketimiz Bursa civarında medfun bulunuyor

İlk defa yazıyorum; işte bu yüzden, bir "Osmanlı Evlâd-ı Fatihan"ı olarak Bursa nın benim gönlümde apayrı bir yeri zaten vardı; ölünceye kadar da hep varolmaya devam edecektir Evet; "Ben ezelden beri Bursalıyım." Daha fazla yazmak içimden gelmiyor, ama; "Ben Bursa yım, Bursa da ben "

Bu kadarcık gönül ve memleket muhabbeti yeter! Biz yine dünden bugünlere gelip günümüz gerçeklerine bakalım; acep günümüz Bursa sı nasıldır, nicedir, ne âlemdedir

Sonuç; AKP büyük bir serap!..

Türkiye 1940 lardan sonra demokrasi yolunda adımlar atmaya başlamış, CHP iktidardan giderse Türk halkının çilesi bitecek zannetmiştik. 1960 lara geldiğimizde gördük ki, meğer biz bir serabın peşinde koşmuşuz!.. Çilemiz daha da artmış, eksilmemiştir Ondan sonra "Millî Görüş" bayrağını açtık ve bütün Türkiye de dalgalandırmaya başladık. 1970 lerin daha başlarında, İzmir den hareketle sadece bütün Ege illerinin "Millî Görüş Teşkilatları"nı kurarken, Balıkesir ve Bursa ya kadar uzandığımızı çok iyi hatırlıyorum Kırk senelik uzun Millî Görüş yürüyüşünün bugünlerdeki durağında, bir zamanlar bu yollarda beraber yürüdüğümüzü ve Millî Görüş gömleğini çıkarttıklarını iddia eden birileri, anayasa ekseriyeti ile iktidar oldular ama; işte, hep beraber yaşayıp görüyoruz Sonuç: Yine büyük bir serap!..

Bu kırk yıllık yürüyüşte koşmayı öğrendik, dinçleştik, güç kazandık. Bu bakımdan Rabbimize şükürler olsun. Biz, her şeye rağmen yaptıklarımızdan pişman değiliz. Ama vardığımız yer şimdilik tam bir serap, AKP serabı olmuştur

Bunları neden ve niçin yazıyorum

Geçen günlerde, Saadet Partisi Bursa İl Gençlik Teşkilatı nın daveti üzerine, Üstadım Süleyman Karagülle ve dava arkadaşım Bursalı Süleyman Akdemir ile "Adil Düzen" üzere konferans verdik Bursa ya gittiğimde, her ne hikmetse "Bursa Belediye Başkanı"nın "AKP li" olduğunu hatırladım. Konuşma yaptığımız 500 kişilik salonda sadece 100 kişi vardı. Bursa ya onlarla konuşmaya gitmiştik ama "Bursa ekabiri"ni aramızda göremedik!.. Kırk senelik bir çaba sonunda anayasa ekseriyeti ile güya iktidar olduk ama; bu garibanlığımızın sebebi nedir diye düşündüm, düşündüm; hâlâ düşünüyorum Çünkü, bu yollarda beraber yolculuk yaptığımız arkadaşlar "Adil Düzen"i öğrenmediler. Mesela, bugünkü Bursa Belediye Başkanı şayet "Adil Düzen"i öğrenseydi, şimdi neler yapardı diye düşündüm

Bursa yı büyük tehlikeler bekliyor

"Millî Görüşçü Adil Düzen Çalışanları"na ibret olsun diye kısaca anlatayım:

Sibirya Ormanları ndan esip gelen bol oksijenli temiz hava Karadeniz i yalayarak İstanbul Boğazı ndan girer ve bütün Marmara ya yayılır... Sakarya dan da girerek Anadolu nun içlerine kadar sokulur Marmara ya gelen temiz hava, Susurluk Irmağı nın bir kolu olan Nilüfer Çayı nın iki kolu ile Uludağ ın eteklerine yükselir. Sakarya nın bir kolu olan Göksu da Uludağ ın doğusuna kadar o bol oksijenli rüzgârları getirir...

2543 metre yüksekliğinde olan Uludağ, Akdeniz ve Karadeniz karışımı ormanlarla kaplıdır. Ormanlar birer oksijen kaynağıdır. Orman aynı zamanda canlı bir varlık olduğu için ısı ve su kaynağıdır. Ormanlı dağ bir baca görevini görür, böylece çevresini devamlı olarak temiz tutar. Ormanları, havası, bol suları ve karlı tepeleri ile Uludağ, sadece Türkiye nin değil, belki dünyanın en büyük dinlenme yeridir...

Ne var ki, korkunç tehlikeler önce Uludağ ı, sonra bütün Bursa yı bekliyor!..

Bunların neler olduğunu, bu arada elbette çare ve çözümlerini yarın yazacağım, inşaallah...