Ne diyordu Üstad Necip Fazıl Kısakürek, Sakarya şiirinde:

“Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,

Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?

Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!”…

Bu dava gerçekten büyük. Bu dava sadece Türkiye’yi değil, dünyayı saadete kavuşturmanın davası ve ideali. Bu dava, Türkiye’nin İslam ülkeleri arasındaki liderliğinin, önder olmasının, İslam ülkeleri Birleşmiş Milletler’inin kurulmasının ve ülküsünün idealidir.

Cennetmekan Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, işte bu ideale kavuşmanın hasretiyle, bu ülküyle tek başına çıktı yollara. “Bir çiçekle bahar olmaz” dediler O’na. Ama o, “Bir çiçekle bahar gelir” müjdesini verdi, kendisine inanan, güvenen ve O’nu lider bilen insanlara.

Yurdumun üzerine karabulutlar gibi çöken, insanımızı bambaşka bir dünyaya dönüştürmek ve biçimlemek için uğraşan hakim paradigmanın elindeki tüm argümanları ortadan kaldırmak ve Müslümanların da bu ülkenin idaresinde, dümeninde söz sahibi olabileceğini göstermek için var gücüyle çalıştı. Gecesini gündüzüne kattı…

MNP döneminin Eyüp İlçe Başkanı merhum Necati Molder’le Hocamızın vefatı üzerine bir röportaj yapmıştım. Diyordu ki Necati Amca, “O’nun çalışma süratine hiç birimiz yetişemezdik.

Derdi ki, “150 ile gitmesi gereken bir arabayı eğer siz 140’la götürüyorsanız suç işlemiş olursunuz”. Yani, çalışma performansınızın tamamını kullanacaksınız, kaytarmayacaksınız, işten kaçmayacaksınız, verilen görevi sonuna dek yapacaksınız, üzerinize düşen yükümlülüğü, yükümlülüğünüzün tüm boyutlarıyla yerine getireceksiniz.

Hocamız bize Milli Görüş idealini bıraktı. Bu ülkeyi imar etmenin, abad etmenin, bu ülkeyi sevmenin, sadece sevmek değil bu ülke için elini taşın altına koyarak çalışmanın idealini bıraktı.

Bu ideali yerine getirmek için artık görev Milli Görüş erlerinin sırtındadır.

“Ustada kalırsa bu öksüz yapı, O’nu sürdürmeyen çırak utansın” diyen Üstad’a kulak vererek, bu yapıyı temelinden tepesine kadar, ilk harcından son harcına kadar yürütecek bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bu dava büyük…. Bu davaya şimdi hepimiz omuz vereceğiz. Hocamızın bizlere miras bıraktığı Milli Görüş idealini gerçekleştirmek için her zamankinden daha çok çalışacağız.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bu ülkenin temel gerçeklerini kendilerine göre biçimleyen, bazı kavramları eğip bükerek Müslümanları iktidardan uzak tutan hakim paradigmaya bayrak açarak, bu bayrağın altında herkesi toplamayı başarmıştı. Bu bayrak, Türkiye’nin kaynaklarını sömüren, bu ülkenin iktidar nimetlerinden sadece kendileri istifade eden birilerinin siyaset tekerine çomak sokanların ülkü ve idealini ortaya koyuyordu.

Bugün iktidar-siyaset alanında yaşayan tüm sancıların, çatışmaların temelinde Hocamızın koyduğu ilk harç vardır.

Biz Milli Görüş ülküsüyle ve idealiyle Hoca’mızın açtığı yolda ve izde yürümeye devam edeceğiz.

Yeniden bir dünya, yeni bir dünya idealiyle Milli Görüş davasını sırtlayarak yollarına devam edecek gençlik, Hocamızın bizlere miras bıraktığı misyon ve vizyona dayanarak bu davayı öksüz, hor bırakmayacaklardır.

Türkiye, ne kadar zor günlerden geçse de, ufkumuz ne kadar karartılmaya çalışılsa da, Milli Görüş’ün kutlu erleri sevdalarından bir an bile ayrılmadan, hedeflerinden bir milim bile sapmadan yollarına devam edeceklerdir.

Milli Görüş, bir kutlu davadır…. Milli Görüş, bir kutlu idealdir….

Bu davayı omuzlayacak insanlar, hangi yükü taşıdıklarının farkındadırlar….

Bu davayı omuzlayacak insanlar, Türkiye ve dünyaya nasıl bir kutlu vizyon belirlemek için yola çıktıklarının, “İnanmak başarmaktır” idealinin kendileri için ne ifade ettiğinin farkındadırlar.

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

Onu sürdürmeyen çırak utansın!”