Son yılların en kapsamlı medya eleştirisi niteliğini taşıyan, başrollerinde Jim Carrey in oynadığı Truman Show filmi, doğuşundan itibaren hayatı kameralarla izlenen bir kahramanın öyküsünü anlatıyordu. Evinde, banyosunda, tuvaletinde, arabasında kameralar bulunan kahraman, filmin sonunda tüm kentin kendisini izlediğini anlayınca şok oluyor, bu durumdan kurtulabilmek için, hayatını zehir edenlerle mücadele ediyordu. Geçtiğimiz yayın döneminde de, günün yirmidört saati kameralarla izlenen bir evde yaşananlar Biri Bizi Gözetliyor adında bir program olarak ekrana getirilmişti. Biri Bizi Gözetliyor formatında olmasa da, bundan böyle İstanbul genelinde suçluların yakalanması ve asayiş olaylarının azaltılması amacıyla kentin değişik bölgelerinde kameralı bir sistem devreye sokuldu. İstanbul Valisi Muammer Güler, önceki gün NTV ye Sorun programında, İstanbul un asayişi açısından sistemin neler getireceğini anlattı. Kentin, yaklaşık 750 bölgesine kurulan kameralı sistemle, sokaklar, caddeler sürekli takip edilecek. Meydana gelen en küçük olaylar, anında bu bölgede bulunan karakollara, bu bölgede görev yapan polislere haber verilecek, böylelikle yaşanan her şeye merkezden izleme metoduyla müdahele edilmiş olacak. Vali Muammer Güler, bu sistemin İstanbul da her geçen gün artan hırsızlık, kapkaç, sokak kavgası gibi olayları önlemek açısından çok yararlı olacağını, insanları suçtan caydırıcı bir kimlik taşıyacağını ifade etti. Kameralı güvenlik sistemi, kapkaç ve hırsızlık gibi olayların yoğun şekilde meydana geldiği merkezi bölgelerde suçun meydana gelme aşamasını takip açısından faydalar sağlayacaktır. Açıklanan rakamlara göre, geçtiğimiz yıl içinde İstanbul genelinde yaklaşık 5 bin kapkaç olayı meydana gelmiş. İşin sosyal boyutuyla ilgili yapılan araştırmalarda, kapkaç olayına karışan küçük yaşta çocukların, Güneydoğu illerinden özellikle seçilerek İstanbul a getirildiği, kapkaç çeteleri tarafından mevsimlik işçi gibi çalıştırıldığı ortaya çıkmış durumda. Yani, binlerce insanın mağdur olduğu kapkaç olayının derinliklerinde çözülmesi gereken sosyo ekonomik problemler yatıyor. Bunun gibi, hırsızlık olaylarındaki temel sebeplerin, ülkemizin ekonomik durumunun hergeçen gün kötüleşmesi, işsizliğin artması gibi meselelerle ilintili olduğunu bütün sosyologlar dile getiriyor. O halde yapılması gereken öncelikle Türkiye nin ekonomik yapısını düzeltmekten geçiyor.

"Allah ın on pulunu bekleyedursun on kul

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa

Yaşasın kefenimin kefili karaborsa"

Üstad Necip Fazıl Kısakürek in, son derece veciz şekilde özetlediği ülkedeki adaletsiz gelir bölüşümünün düzeltilmesi, ülke gelirinin yüzde 90 ını götüren mutlu azınlığın sahip olduğu imkanların bir şekilde tabana yayılması gerekiyor. Ardından yapılması gereken ise, iri tirajlı gazetelerin, reyting canavarı televizyon kanallarının akılalmaz biçimde dejenere ettiği insanlarımızı yeniden ahlak iklimine çekmek. Manevi dinamiklerinden soyutlanmış, dini duyguları köreltilmiş, ahlakı elinden alınmış insanlar, her türlü suça meyillidirler. Suç işlemeye meyilli insanlar, "Beni birileri kameralarla izliyor" korkusuyla değil, Allah (c.c.) korkusuyla kendilerine çeki düzen verdikleri andan itibaren, toplumdaki asayiş ortamı yeniden sağlanacaktır. Biri Bizi Gözetliyor mantığıyla suç ortadan kalkmaz... Yapılması gereken, bataklığı kurutabilmektir...