Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki; “Ayasofya mahcubiyetimiz” ilânihaye devam etmedi.

Allah’ım, bizi merhametin kurtardı. Nebiyy-i Zîşân Efendimiz’in müjdesi de ayrı bir etkendi… Her asrın büyükleri o mutlu müjdeye mazhar olabilmenin aşkıyla yandılar, yakıldılar…

O yolda şehit olanların mertebeleri hep teşvik edici olmuştur.

Her dönemin yaşlısı, genci, erkeği kadını; kısaca iman sahibi her kişi “Ayasofya iksiri”nden tatmıştır.

Hiçbir kimse ya da grup istismara tevessül etmemelidir…

Meselâ, yarım asra yakın neler demişiz?..

AYASOFYA’YLA KONUŞMAK

Ne kadar zordur İlâhî, ok atıp yayla konuşmak.

Bitirir insanı kuşlar gibi: “lay… lay”la konuşmak.

Bir ezan duydu mu rûhum, yeniden tâzelenir.

Beni memnun eder ancak, Ayasofya’yla konuşmak

28 Mayıs 1992

YUNAN ÂŞIKLARI...

“Yunanlı” denildi mi, kendinden geçiyorlar.

Sezar’ın kılıcıyla Müslüman biçiyorlar.

Ayasofya’da oynar, Yunan âşığı bunlar,

Sirtâki oynuyorlar, tekila içiyorlar...

 22.5.1995 - ANKARA

AYASOFYA

Kimi me’yus, kimi memnun görürüm…

Milletin hüznünü efzûn görürüm...

Ceddim bizi affeder mi acebâ?

Ayasofyam, seni mahzûn görürüm...

 16.5.1998 ISPARTA

AYASOFYAM GÜL ARTIK!..

Cennetmekân “fâtihan”: Evlatların şâdüman…

Bu mutlu günümüzde gülmeyenler perişan…

Sana sahip çıkana ne korku var ne hüzün!..

Ayasofyam gül artık; asılmasın nur yüzün!..

24.7.2020-Gölbaşı-Ankara