Çağımızda dünya ve Türkiye son derece sıkıntılı günler yaşamakta, bu sıkıntılar bünyelerinde her an ekonomik ve sosyal krizlere/tufanlara dönüşme istidadı barındırmaktadır. Bu sıkıntılı günler sadece zalim güçlülerin kötülüklerinden ileri gelmemektedir. Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, şayet çağımızdaki medeniyeti kuran o güçlülerin icatları ve icraatları olmasa, bugün biz bugünkü modern şartlarda yaşayabilir miydik Günümüzdeki zalim düzen o güçlüler sayesinde devam etmekte ve dünya ekonomisinin çarkları her şeye rağmen onlar sayesinde dönmektedir.
Bu böyledir ama ekonomik ve sosyal krizler olduğunda da, bu krizler dünyayı ve ülkemizi birden bire vurmaktadır. Çünkü her şey bu zalim düzeni kuran sömürü sermayesinin başarısına bağlıdır. Bu sıkıntılı dönemdeki başarısızlıkların yansıması ise -bugünlerde yaşamakta olduğumuz durumdaki gibi- çok kötü olmaktadır.
Bir başka şey daha; yine süper güçler olmasa dünyada denge kurulabilir mi
O halde gerek siyasi gerekse ekonomik olaylar sadece o güçleri elinde tutanların bir eseri değil, tarihi gelişmenin tabiî bir sonucudur.
*
Ne var ki, ne "faizli işçilik ekonomisi" ne de "ekseriyet demokrasisi" artık insanlığın ulaştığı merhaleye ve mertebeye yetmemektedir.
İnsanlık tarihine bakıldığında dönemden döneme, uygarlıktan uygarlığa geçilmiştir ve çağımız dünyasındaki yeni bedene yeni gömlek gerekmektedir.
Evet, yeni bedene yeni gömlek gerekmektedir ve onu da insanlığa ulaştıracak olan "Adil Düzen"dir, "denge düzeni"dir; faizli ekonomi yerine "faizsiz kredileşme sistemi" ile kurulmuş ekonomidir; "ekseriyet demokrasisi" yerine "ortak vekilli hicret demokrasisi"dir. Sadece bunlar yeni bedenimize uyar ve uyum sağlar.
Ama her ne hikmetse, bu gerçeklere kulak vermesi gerekenler kulak verip dinlemiyor ve inanmıyor, insanlığın yeni uygarlık merhalesine geçtiğini bir türlü sindiremiyor.
*
Ne diyorduk İnsanlık uygarlaşmakta ve merhaleden merhaleye geçmektedir.
İnsanlık "toplayıcılık"tan "avcılık" merhalesine, "avcılık"tan "çobanlık" merhalesine, "çobanlık"tan "tarımcılık" merhalesine geçmiş.
İnsanlık daha sonra "kentler" kurmuş ve önce "pazar ekonomisi"ne, sonra "tüccar ekonomisi"ne ve çağımızda da "işçilik ekonomisi"ne geçmiştir.
Önce "toprak kapitalizmi", sonra "altın kapitalizmi", sonra "sanayi kapitalizmi" oluşmuştur. İnsanlık şimdi de "banka kapitalizmi" içinde...
Çağımızdaki "karşılıksız kâğıt para" insanlığı buraya kadar getirdi. Bu merhaleden sonra şimdi de "halk ekonomisine, ortaklık ekonomisine, kaydî para ekonomisine" geçilecek. Geçilmesine geçilecek ama anlaması gerekenler bazı gerçekleri neden anlamıyor !.
*
Tarihteki uygarlıkları hep peygamberler kurdular. Doğuda ve batıda, dünyanın herhangi bir yerinde peygambersiz oluşturulan bir ekonomi, semavi kitaba dayanmayan bir uygarlık var mıdır
Kur an a kadar her seferinde yeni peygamber geliyor, mucizesini gösteriyor, halk da ona iman ediyor, peygamberin getirdiği kitabın rehberliğinde yüzlerce yıl süren uygarlık kuruyordu. Kur an dan sonra artık peygamber gelmeyecek, kitap ise kıyamete kadar sadece Kur an olacaktır ve o da bütün çağların uygarlıklarına ait siyasi, sosyal ve ekonomik sorunları çözecek kapasiteyi bünyesinde barındırmaktadır.
Evet, bu böyledir ama bunun önce kendimize, sonra onlara yani karşı cephede olanlara teorik ve pratik yani uygulamalı olarak anlatılması gerekmektedir.
İşte, her şeyden önce asıl anlaşılması ve anlatılması gereken budur, bunlardır.