Ülkemizde zaman zaman protestolar, gösteriler, kavgalar
ve saldırılar oluyor. Bazı insanlar televizyon karşısına geçip de şiddet
görüntülerini izlerken, Ne oluyor bu gençlere, neden rahat durmuyorlar diye
söyleniyorlar. Hayatı sakin geçen vatandaşlara göre bütün bu olanların hiçbir
anlamı yoktur.
Devlete karşı gelmeye kalkışmak olacak iş midir Sonra
haydi karşı geldin diyelim ne geçecek eline Ya bir güzel coplanacak veya üzerine su, biberli gaz sıkılacak ağzın
gözün yanacak, arbedede kalıp da yere yıkıldığınla kalacaksın. Bu arada yere
düşünce yediğin tekmelerle ve darp edilen bedenin olacak. Olay yerinden can
havliyle kaçarken bir yere çarpmazsan tabii Bir de güvenlik güçlerine
saldırırken veya taş atarken yakayı ele vermek var. Sonra nezarete düş de anlat
bakalım derdini, haykır haykır haykırabildiğin kadar bütün haksızlıkları. Kime
duyurabileceksen sesini duyur bakalım. Belki bir duyan çıkar.
Meydana gelen kavgalara bakınca da ilk önce kaos ve
anarşi geliyor akla. Her şeyin bir geçmişi, bir tarihi vardır: Olaylar, anarşi,
anarşist ve anarşizm!
Anarşi(zm) nedir İnsan neden anarşist olur ki Bu
sorunun kökeninde terör vardır.
Anarşizm kelime anlamı olarak yöneticisizlik, erksizlik
anlamına gelmektedir. Ferdiyetçi bir toplum kurmayı hedef alır. Eski Yunancadan
türetilmiştir. M.Ö. 342 - 270 yılları arasında yaşayan Yunanlı filozof Zeno
anarşist felsefeyle anılan ilk kişilerdendir.
19. yüzyılın ikinci yarısında nihilist ve anarşist denen
iki zümre Avrupa da teşkilatlandı. Nihilistler, hiç bir şeye inanmamak ve bütün
sosyal düzenleri reddetmekle ortaya çıktılar. Anarşistler ise her türlü devlet
otoritesini yıkmak istiyorlardı. Hiç bir devlette iktidarı ele geçiremediler.
Ama çok gürültü uyandıran eylemler yaptılar.
Anarşistler, başvurdukları eylemlerle, devlet otoritesini
sarsmak ve teröre kargaşa ortamı hazırlayarak, ülkeyi yönetilmez hale getirmek
için çalışıp mevcut düzenin değişmesine zemin hazırlarlar.
Anarşinin yaygınlaşmasında bazı devletlerin rolü ve
desteği vardır. Mali kaynak açısından da silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı
öne çıkar.
Birçok devletin başına bela olan anarşik olaylar
ülkemizde de 1970 ler de arttığı gözlenmiştir. 1978 1983 yılları arasında
40.000 civarında olay olduğu, 5634 kişinin hayatını kaybettiği, 11.268 kişi de
yaralandığı kaydedilmiştir.
Suat Yalçın a göre, Aydınlanmanın çocuğu, sosyalizm ve
liberalizmin kardeşi anarşizmin hayli köklü bir tarihi var. 1917 deki Bolşevik
Devrim ine kadar dünyanın birçok yerinde en radikal fikir akımıydı. Yalçın,
anarşizmin Türkiye de 1986 yılına kadar aydın ve siyasal çevrelerce varlık
göstermediğini belirtir. Ülkemizde anarşi deyince akla hemen radikal sol
gelmektedir. Osmanlı nın son döneminde sosyalist bir akım çıkmış, ilk komünist
parti de 1920 lerin başında kurulmuştu. (Bu konuda Fethi Tevetoğlu nun
Sosyalist Hareketlerle ilgili bir kitabı bulunmaktadır) Yalçın, Osmanlı
döneminde anarşinin yayılmasıyla ilgili şu bilgileri verir, Osmanlı nın son
döneminde anarşizmin yayıldığı asıl topluluk ise Ermeniler. Bu dönemde en önemli
anarşist figür, Ermeni devrimci Alexander Atabekyan. Atabekyan, Paris te
Ermenice yayınladığı anarşist dergi Hamayankh ı (Komün), Osmanlı coğrafyasında
da dağıtılmayı ve anarşizmi yaymayı deniyor. Anarşizm mayasının Ermeniler arasında tutmaya başladığını, Yervant
Odyan ın Ermeni devrimcileri hicvettiği Yoldaş Pançuni den (1911) öğreniyoruz.
O ve arkadaşları, Van daki Surp Vartan Manastırı nı devrimci kalkınmayla ele
geçirip Kropotkin Manastırı yapıyorlar! Neden Cumhuriyet tarihinde bir tane
bile anarşist aydın çıkmadı diyen Yalçın a göre 1968 yılında yayınlanan Kara
dergisine kadar anarşist diye bir şey yoktu. Bu fikre göre anarşizmin neden
1916 da ya da 1966 da değil de 1986 da doğduğu netleşiyor. Devlet,12 Eylül de
sola öyle bir darbe indiriyor ki, ortada aşk (devlet aşkı) falan kalmıyor.(*)
Bir kısım insanlar bugüne değin kendileri hakkında ne
oldukları ve ne olmaları gerektiği hakkında daima bir yanlış üzerinde oldular.
Tasavvurlarını da bu yanlışlar üzerine kurdular. Fertlerin özgürlüğü üzerine
fikir üretenler bu mücadelenin boyutlarının gelişmesine katkıda bulundular. Bir
yandan fertlerin özgürlüğü uğruna anarşi körükleniyor diğer yandan da
vatandaşlara ve devlete zarar veriyorlar. Güvenlik güçleriyle çatışmayı göze
alıyorlar.
Ancak anarşi demokratik hak ve özgürlüklerde çıkar bir
yol olmadığı ortadadır.
BAŞKALDIRI VE KAVGA
Her dönemde insan hakları ihlalleri olmaktadır. Hakkını
arayamayan bir kısım insanların içinde isyan duyguları bastırılmış durumdadır.
Ancak ideoloji savunucuları ve özellikle de marjinaller kendilerine
sempatizanlar bularak devlete ve yöneticilere karşı isyan etmektedirler. Hayata
karşı kuşatma ve işgal ana saiktir. Hükümetler tarafından çıkarılan ve
çıkarılmakta olan yasalar ve bu yasalara karşı direnişler, yapılan mücadeleler
anarşik eylemlere neden olmaktadır.
Bir tarafta daha çok şeye sahip olmak diğer taraftan
yasak ve sansürler, böyle bir direnişin ana kaynağı durumundadır. Yaşadıkları
toprakları sevmek kadar beğenilmeyen bir yönetim ve masumiyetin yitirmiş bir
toplum Ve insanı her dönemde harcayan bir sistem Bütün düğüm buradadır
aslında. Fikren, hukuken ve siyasal olarak elde edilemeyen kazanımlar
karşısında hayal kırıklığı bir bakıma kavgaya ve dolayısıyla yer yer de kaosa
dönüşüyor. Sorun aslında tüm fertlerindir. Ancak sağ bunu devlete ve
vatandaşlara zarar vermeden yapmaya çalışırken sol özellikle de radikaller
bunun sonuçlarını bir çıkarım olarak görmektedir. Kendi ülkesinde polis ve
askeri faşist olarak görmek ne kadar doğru bir fikir bu tartışılabilir. Netice
de poliste askerde kendilerine verilen görevi yerine getirmekle mükelleftir.
Hükümete karşı bir mücadele yapılacaksa bu suç işlemeden yapılmalıdır. Son
zamanlardaki yerli-yersiz protestolar vatandaşlara ve kamu malına zarar
vermektedir. Bu bakımdan da hak aramaktan ziyade anarşik eylemler gibi
görünmekte veya algılanmaktadır. Meydana gelen olaylarda yasadışı pankartların
taşınması ve göstericilerin yüzlerinin maskeli olmaları masumene çıkışlarla
örtüşmemektedir. Bu durum biber gazından korunmadan ziyade kimliklerin deşifre
olma endişesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim yakalan göstericilerden kimileri
yasa dışı örgüt mensubu oldukları ortaya çıkmaktadır.
Özgürlük ve hak arama mücadelesinde meydana gelen
olaylarda ne sadece hükümet ne de eylemciler ne de muhalefet haklıdırlar. Fakat
her dönemde insanlar ezilmekte ve haklarını gerçek manada alamamaktadırlar.
Düzenli giden hükümet düşürülmekte, faydalı insanlar ise faili meçhul olarak
tarihin derinliklerinde kendilerine yer bulmaktadır.
* S. Yalçın: Türkiye de Anarşizm-Yüz Yılık Gecikme ; Barış Soydan ın yeni yayınlanan
kitabı üzerine Türkiye de Anarşizmin Kısa Tarihi isimli inceleme yazısı.