Duygularla yaşamaya alıştırılmış toplumların psikolojik
nedenleri üzerinde durulmadıkça sağlıklı bir sonuç elde edilemez. Sağlıklı
sonuçlar alınamadığı için de duygu köpürtme yolu tercih edilir. Bu, biraz da
güç ile ilgilidir. Gücünüz yoksa duygu devreye girer. Bu tip insanlar ağlamaklı
olurlar.
Müslümanların yaşadığı coğrafyada çok parçalı oluş
sorunların başlıca nedeni. Müslümanlar çok parçalı hâle getirildiklerinden,
Müslümanlarda buna razı olduklarından sorunlardan kurtulamayış, debeleniş bir
sonuç getirmiyor. Toplumlar dara düştüklerinde şaşkınlaşırlar. Çözüm yolları
ararlar gibi. Bu dara düşü öncesi tedbirlerin olmayışı da güce bağlı bir durum.
Türkiye tam bir kuşatma altında ve kıpırdayamaz hâlde.
Kendi kendimize güç gösterisinde bulunmak da pek yarar
sağlamaz. Güç gösterisi ancak güç birliği ile olabilir. Türk kavmi eksenli bir
oluş uzun bir zamandır gündemimizde. Türklerin yaşadığı bölgeler de çok
parçalı. Hemen hiç birinin diğeri ile birliktelik sağlama gücü ve fırsatı yok.
Sadece bu bir slogan olarak hayatta yer alır. Kitleleri devindirecek bir adım
bile olamıyor. Müslüman coğrafya bütününde de durum farklı değil.
Parçalar, sorunlarla boğuşturulurken başlarını kaldırıp
etrafına bakma gücünden bile yoksundurlar.
Türkiye özelinde duruma baktığımızda o kadar sorun ile
karşı karşıyayız ki. Bir kere kendi içimizde bütün değiliz ve birbirimize
hasımız. Birbirimizin kanını içsek doymayacak bir duygu yoğunluğu içindeyiz.
Birlikteliği veya en azından yakınlığı sağlayacak olan adımlara bile fırsat
verilmiyor. Kendi kendimize vermiyoruz. Kısa vadeli çıkarlarımız buna engel.
Böyle bir durumda Türkiye dara düştüğünde, sorunlara göğüs gerecek güçten
yoksunuz. Almanya nın Ermeni Soykırımı nı parlamentosunda kabul etmesi en belli
gösterge. Türkiye vatandaşı Almanya Parlamentosu ndaki milletvekilleri bile
kendi ülkelerinin aleyhine el kaldırabiliyor. Benzer şey Türkiye de oylansa,
iktidar karşıtları karşı tarafta yer alabilirler. Bu, bir şaka değil. Ayniyle
vaki. Bunun nedeni sorumluluk makamında olanların Türkiye ye getirdiği sonuç.
Bu, iktidar ve karşıtları olarak düşünülmemeli. Söz konusu durum tersi de
olabilir, hiç fark etmiyor.
Almanya tek başına bir güç ama gücü bir yer kadar.
Almanların kendi başlarına bir güç olmalarına fırsat verilmedi, verilmiyor. II.
Dünya Harbi ile Almanya törpülendi, hizaya getirildi. AB oluşturularak Katolik
Hıristiyan birliği oluşturuldu. Almanya da gücünü oradan alıyor. Yoksa bir
başına vereceği kararların hiçbir karşılığı olmaz, olamaz. Bütün güçler bir
yere odaklanıyor ve oradan besleniyorlar.
Türkiye bir sorun ile karşı karşıya kaldığında bu büyük
birliği karşısında bulacak.
Türkiye yi zorlayan koşullar çok, bin bir. Başını bir
türlü dertlerden kurtaramıyor. Temel nedeni güçsüzlük ve yalnızlık.
Alman mallarını protesto etme basitliği sadece duygu
yönlüdür. Bir süre duygular köpürtülür, herkes içindekileri boşaltır,
sorumluluğunu yerine getirdiğini sanır. Gerilimli ortam soğumaya başlayınca her
şey eskiye döner. Alınan karar da öylece kalır.
Bu ve benzeri durumlar geçmişte sık yaşandı, yaşanıyor.
İtalyanları, Fransızları, İngilizleri, Danimarkalıları benzer protestolar hiç
de bir sonuç vermiş değil. Bu ülkelerin tamamı birlikte hareket ediyorlar.
Türkiye durduk yerde Suriye bataklığına daldı oradan
çıkamıyor. Irak, İran, Libya, Ermenistan sorunları dal budak.
Geçmişten gelen huzur veya en azından sorunsuzluklar
giderek katmerleşti. İçinden çıkılamayacak bir durum aldı. Türkiye kendi
kendini İsrail eksenli bir duruma mahkûm etti. Kurtuluşu İsrail üzerinden
Amerika ya bağlamış. Kaldı ki onlar da aynı gücün içinde ve temsilcileridirler.
Biz ise köklü tedbirler alacağımıza boşuna durduk yerde hamaset yapıyoruz.