Uzmanlar, insanların yürüyüş şekillerinin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, bunun altında yatan derin psikolojik nedenler olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar, adım atma hızı ile duygu durumunun ve dünyayı algılama biçiminin doğrudan bağlantılı olduğunu kanıtladı. Psikologların mercek altına aldığı 'yavaş yürüyenler' grubunda ise oldukça belirgin ortak özellikler tespit edildi.
ZİHİN ÇEVRE İLE FARKLI BİR BAĞLANTI KURUYOR

Araştırma sonuçlarına göre, yürüyüş temposundaki yavaşlık, zihnin dış dünyayla kurduğu ilişki biçimini yansıtıyor. Hızlı hareket edenlerin aksine, yavaş yürümeyi tercih eden bireylerin bulundukları ortamı daha detaylı analiz ettikleri ve çevresel faktörleri sindirerek algıladıkları belirtiliyor.
KARAR VERİRKEN ACELE ETMİYORLAR
Bu yürüyüş stiline sahip kişilerin en belirgin özelliklerinden biri de karar alma mekanizmalarında görülüyor. Duygularını anlık ve hızlı tepkilerle dışa vurmak yerine, iç dünyalarında tartmayı tercih ediyorlar. Bu temkinli yaklaşım, hayati kararlar alırken aceleci davranmamalarını ve her adımı düşünerek atmalarını sağlıyor.
KALABALIKLARI GÖZLEMLEMEYİ SEVİYORLAR
Sosyal ortamlardaki davranış biçimleri de yürüyüş hızlarıyla paralellik gösteriyor. Yavaş yürüyen insanlar, kalabalık gruplar içerisinde liderlik etmekten veya dikkat çekmekten ziyade, iyi birer gözlemci olmayı tercih ediyor. Geri planda kalmak bu kişilerde bir rahatsızlık yaratmıyor. Psikoloji literatüründe bu durum, içe dönük yapı ve aşırı uyarılmadan kaçınma eğilimi olarak tanımlanıyor.





