ABD ve koalisyon güçlerinin DAEŞ’e karşı birleştiğini, Irak ve Suriye’den söküp atmak için binlerce hava operasyonu gerçekleştirdiğini, binlerce ton bomba atıldığını biliyoruz. Başlangıçta ABD’nin tek başına, sonraki günlerde Fransa, Almanya İtalya ile birlikte DAEŞ’e karşı mücadele verildi ama bir sonuç alınamadı, ya da almak istemediler. Bu başarısızlık sadece hava saldırıları ile sonuç almanın mümkün olmadığı şeklinde izah edildi. Gelinen noktada ABD’nin oluşturduğu koalisyona Türkiye’de katıldı. Türkiye hem üsleri açarak hem de bizzat katkı vererek katıldı. ABD ile ortak hava harekâtları gerçekleştirildi. Yapılan açıklamalar bunu gösteriyordu. Ama açıklamaların ne kadar doğru olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Eğer gerçekten ABD ve koalisyon güçleri ciddi olarak DAEŞ’e karşı hava harekâtlarından sonuç alamadılarsa karşımızda yenilmez bir güç var demektir. Kısacası DAEŞ denenen bir örgüt dünyaya meydan okuyor ve başa çıkılamıyor gibi bir sonuç ortaya çıkar.
Bu tespitin ardından son olarak medya yansıyan bir habere dikkat çekmek istiyorum. Dünkü yazımda belirttiğim gibi Rusya’nın Suriye’ye asker ve silah sevkıyatına başladı. Haberlerde Rusya’nın bir yandan Lazkiye’de bir üs oluşturduğu diğer yandan da Esad yönetimini silahlandırdığı belirtiliyor. Bu karmaşa içinde neyin ne kadar doğru olduğunu elbette matematiksel olarak ifada etmek mümkün değil. Ancak, Rusya’nın Suriye’ye asker ve silah gönderdiği Putin tarafından da kabul edilmektedir. İşte bu noktada Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye’ye yönelik faaliyetlerini izah eden açıklaması dikkat çekicidir. Konu ile ilgili, “Pişkin İtiraf” başlıklı haberde, “Suriye’nin Lazkiye kentinde hava üssü kuran Rusya bölgeye asker, tank ve top konuşlandırırken sevkıyatı doğrulayan Rusya Devlet Başkanı Putin, silahları DAEŞ’le mücadele için gönderdiklerini iddia etti” deniliyordu.
Putin’in sözleri doğru ise bölgemizde bir yenilmez armada(!) ile karşı karşıyayız demektir. Öyle ya, ABD ve koalisyon güçlerinin tüm müdahalelerine rağmen saf dışı bırakılamayan DAEŞ’e karşı şimdi bir de devreye Rusya ve Esad girecek demektir. Tüm dünyayı ciddiye almayan terör örgütünün Rusya ve Esad yönetiminin devreye girmesinden yılacağını düşünmek doğru olur mu Kaldı ki, Suriye’nin büyük bir bölümünde kontrolü kaybetmiş bir Esad yönetiminin Rusya’nın sevk ettiği silahlarla ABD ve koalisyon güçlerinin başa çıkamadığı bir örgüte karşı ne yapabileceği ayrı bir konu.
Bu noktada Rusya Devlet Başkanı Putin’in yukarıda aktardığım açıklamasında, “Esad’ı indirelim dedik, Batı zaten düşecek diyerek karşı çıktı” şeklindeki ifadeleri üzerinde de özellikle durulması gerekiyor. Çünkü Putin’in bu sözleri gerçek ise Suriye konusunda Batı’nın ikiyüzlü bir tavır sergilediğini, DAEŞ’e karşı oluşturulan koalisyonun Suriye’de Esad’ı korumak adına hareket ettiğini söylemek yanlış olmaz. Böyle bir oyunda Türkiye’nin rol almasını birilerinin izah etmesi gerekmez mi
Gelinen noktada gerçekten ABD ve koalisyon ortakları ile Rusya DEAŞ’a karşı ortak hareket edecek iseler bu gelişmeye bakarak Esad yönetimini ayakta tutabilmek adına ABD ve Rusya’nın bir noktada buluştuğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen sonuç alınamaz, DEAŞ konumunu muhafaza etmeyi sürdürürse dünyanın süper güçlerin yenilmezliğinin bir şehir efsanesinden öte gitmediğini kabul etmesi gerekir.