Asıl amaç; Erbakan’ı ve Milli Görüş fikriyatını yok etmek, ülkenin önünü kesmek ve milletin ayağa kalkmasını önlemekti! Bu oyuna, koca koca generaller ve yüksek bürokratlar alet oldular.

Sonuç?

Oluşturulan olumsuz iklime rağmen, bugün dünden daha iyi durumdayız. Konu ile alakalı konuşulacak çok şey var aslında. Ama önce, şu üç meselenin altını bir kez daha birlikte çizelim: 

1- 28 Şubat’ı dış güçler planladı.

2- 28 Şubat yapılmasaydı bu düzen kurulamazdı ve bugünkü iktidar olmazdı.

3- Başbakan Erbakan 28 Şubat MGK toplantısı ve sonrasında 18 maddeden oluşan ek protokolü imzalamadı. 

Dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç Paşa çok ısrarcı olmasına rağmen Hoca’nın imzasını almaya muvaffak olamadı. Ama o dönemle ilgili bazı konularda olduğu gibi, bu mesele de, algı operasyonuna maruz kalmış, birçok kişi tarafından yanlış anlaşılmış olabilir.

Yapanların yanına kâr mı kaldı?

Elbette hayır.

Konuyla alakalı algı operasyonunu işini kotaranlar büyük belalara ve musibetlere duçar oldular. Bir kısmı yargıda hesap verirken, bir kısmı da, vatansız bir şekilde kaçmaya devam etmekteler. Henüz dünyadaki karşılık böyle! Bu işin bir de ahiret boyutu var. Küresel sistemle iş tutarak iyi işler yaptıklarını sananlar için ibretlerle dolu bir meseledir bu. Hak ihlali böyle bir şey işte! Allah hayırla ıslah etsin, doğruyu görebilmelerini nasip etsin.

Peki, Başbakan Erbakan diğer iktidarlardan farklı olarak ne yaptı da, küresel sistemin ve yerli işbirlikçilerinin hışmına uğradı?

Bunu da üç maddede özetlemek mümkün:

1- Denk bütçe yaptı.

2- Havuz sistemini kurdu.

3- D-8 oluşumunu gerçekleştirdi.

Erbakan’ın yaptıkları bunlarla sınırlı değil elbet. Ama biz bu örneklerle iktifa edelim. İlk iki maddede yaptıklarıyla haramilerin hortumları kesildi, D8’leri kurulmasıyla da zulme dayalı küresel sisteme alternatif, adil bir sistem inşa etti. Bu da küresel haydutları ciddi manada ürküttü. İşte, bu sebeplerden mütevellit, 28 Şubat’ta Post-modern bir darbe gerçekleşti.

Herkesin bildiği gibi, 28 Şubat birçok mağduriyetleri de beraberinde getirdi. Bir kere 28 Şubat’la kaybedenin millet olacağı hesaplandı. Onun için, başörtüsü başta olmak üzere milletin birçok değerleri  tahrip edilmeye çalışıldı; insanımızın gözbebeği mesabesinde telakki ettiği İHL’ler de ne yazık ki, o dönemde işlevsiz hale getirildi.

Benzer mağduriyetler günümüzde de yaşanmıyor değil. Özellikle, haksız yere soruşturma geçirenler, işinden olanlar, itibar kaybına uğrayanlar çok fazla. Yani, sizin anlayacağınız; kurunun yanında yaş da ateşe atılıyor. Unutulmasın ki, bu dünya, masum insanlara zulmeden cellatlara da kalmaz! Tıpkı, Ergenekon soruşturması adı altında bazı kesimlere zulmedenlerin yanlarına kar kalmadığı gibi. 

28 Şubat’ın da bin yıl filan süreceği düşünülüyordu. Milletimizin azim ve kararlılığıyla önce işlevsiz hale geldi, Allah’ın izni ile Milli Görüş’ün iktidarında tamamen yok olup gidecektir.

Mevcut duruma bakınca, planlanan o meşum sürecin anlamını yitirdiği herkes tarafından görülecektir:

Başbakan Erbakan’ın milletimize kazandırdığı Milli Görüş düşüncesi bugün daha güçlü. Erbakan’ın Genel Başkanlığını yaptığı Saadet Partisi’nin düşünceleri daha geniş kitlelerce benimsendi ve Hoca’nın inşa ettiği D-8’lerin gerçek bir ihtiyaç olduğu herkes tarafından kabul edilir duruma geldi.

28 Şubat’la amaçlanan her ne varsa hepsinin geri teptiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.