Giriş
7 Ocak 2015 Fransa nın başkenti Paris te haftalık dergi
Charlie (Çarli) Hebdo ya, 12 kişinin hayatını kaybettiği profesyonelce bir
saldırı düzenlenmiştir. Yapılışı itibarıyla 11 Eylül 2001 saldırısı ile
mukayese kabul etmeyen bir eylem olmasına rağmen, Fransa nın 11 Eylül ü ,
İslam ın 11 Eylül ü olarak dünya kamuoyuna servis edilmiş ve İslam a daha örtülü
ifadeler kullanılarak savaş açılmıştır.
Bu iki olayın büyüklüğü hariç, birbirleri ile benzer
tarafları bulunmaktadır. Olayların yapılış şekilleri, İslam ve Hıristiyan
dünyasında meydana getireceği etkiler, olayların muhtemel sonuçları açısından
her iki olayın mukayese edilmesinde fayda vardır. Geçen hafta, her iki olayın
icra ediliş ve kamuoyuna sunuluş şekli ele alınarak incelenmiştir.
Burada her iki olayda çatışan/savaşan karanlık güçlerin
kimler olabileceği konusu ele alınıp tartışılacaktır.
İhtimaller
7 Ocak 2015, Fransa nın başkenti Paris te haftalık dergi
Charlie (Çarli) Hebdo ya, 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan baskının stratejisini
kimin çizdiği, planladığı, organize edip icra ettiği ya da ettirdiği, kimi
taşeron olarak kullandığı En hayatı soru budur. Medyada yürütülen Psikolojik
Harekât, olayın çok uzun vadeli sonuçlarının olabileceği ve bu olaya dayalı
olarak birilerinin uzun vadeli stratejik hedeflerinin olduğu anlaşılmaktadır.
Psikolojik savaşın şiddeti bunun bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.
Bu olayın gerçekleştirilmesi ile ilgili muhtemel
ihtimalleri, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1- Fransa da yaşayan ve Fransız vatandaşı olan
göçmenlerin 3. ve 4. Kuşağının içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek için
Fransa daki göçmenler tarafından organize edilen ve iki kardeş tarafından icra
edilen bir intihar saldırısıdır.
2- 2012 yılında Hz. Peygambere karikatür üzerinden
yapılmış bir hakareti, yeni duymuş(!) Fransız vatandaşı olan Cezayir kökenli
iki kardeş, intikam almak arzusuyla kendi başlarına planlamış, organize etmiş
ve icra etmişlerdir.
3- 2012 yılında Hz. Peygambere karikatür üzerinden
yapılmış bir hakareti, yeni duymuş olan(!) El Kaide (Yemen El Kaidesi), IŞİD
gibi örgütler, bunun hesabını sormak, intikamını almak için planlamışlar,
organize etmişler ve icra edilmek üzere Fransız vatandaşı, Cezayir kökenli iki
kardeşi bu iş için görevlendirmişlerdir.
4- Yaşlanan Fransa, kökenleri Müslüman olan ve fakat
kendi dil ve dinlerini gereği gibi bilmeyen ve fakat sisteme tam olarak da entegre
olup asimile olmayan bu insanları, Fransız kabul etmeyip öteki olarak
görmektedir. Fransız derin devleti, bunların nüfuslarının Fransızların aleyhine
artmasını tehlike olarak kabul etmektedir. Bunları ülkelerine geri
gönderebilmek, hareket alanlarını kısıtlamak çoğalmalarını azaltmak için bir
provokasyon yapmıştır.
5- Yaşlanan Avrupa, kökenleri Müslüman olan, fakat kendi
dil ve dinlerini gereği gibi bilmeyen ve fakat sisteme tam olarak entegre olup
asimile olmayan bu insanları, Avrupalı kabul etmeyip öteki olarak görmektedir.
AB nin derin güçleri bunların nüfuslarının Avrupalıların aleyhine artmasını
tehlike olarak kabul etmektedir. Bunları ülkelerine geri gönderebilmek, hareket
alanlarını kısıtlamak, artışlarını engellemek ve pegida hareketine destek
verip kuvvetlenmesini sağlamak için bir provokasyon yapmıştır. Bu
provokasyonla, olay bahane edilerek İslam coğrafyasında birçok stratejik ülkeye
müdahale etme gerekçesi hazırlanmıştır, tıpkı 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler
provokasyonunda olduğu gibi.
6- ABD-İsrail/Siyonizm-İngiltere ittifakı, son zamanlarda
Fransa nın ittifaka rağmen daha bağımsız politikalar izlemesinden şikayetçidir.
Çizginin dışına çıkan, bağımsız politikalar uygulayan Fransa daki mevcut
yönetime iyi bir ders vererek kendilerine çizilen dairenin dışına çıkmamaları
için yapılmış bir uyarıdır. Aynı zamanda Avrupa coğrafyasındaki Pegida
hareketinin şiddete başvurması, baskıyı artırması; böylelikle AB yönetimlerini
istikrarsızlaştıracak bir ortamın hazırlanması için yapılmıştır.
Bu 6 ihtimalden hangisi daha gerçekçidir Bunu anlamak
için Fransa üzerinde etkili olan dinamiklere bakmakta fayda vardır.
Fransa ve Etkili Dinamikler
Stratejiler, genel olarak ülkeleri değerlendirirken iç,
bölgesel ve küresel üç dinamiği birlikte ele alırlar. Fransa da vuku bulan 7
Ocak 2015 Çarli provokasyonunu, bu üç dinamiği ele alıp incelemekte yarar
vardır.
Fransa ve Avrupa nın İç dinamikleri
Fransa, Avrupa coğrafyasında tarihi, kültürel arka planı
ve coğrafi konumu itibariyle en stratejik ülkelerinden biridir. Tarih boyu
sömürgeci ülke olmuş, hâlâ rengi ve şekli değişmiş olmakla birlikte Afrika da
ciddi sömürgeleri vardır. Laikliğin kalesi olarak bilinir ve Fransız
aydınlarının tüm dinlere karşı keskin bir muhalefeti vardır. Laiklik
anlayışları, ateizme yakın olarak nitelendirilebilir. Fransa da Fransızların
haricinde etkili olan iki ana dinamik daha vardır: 1- Nüfus olarak, her geçen
gün etkisi artan Müslümanlar, Göçmenler; 2- Çok güçlü olan Siyonist lobi.
Fransız laikler, hem Fransa da hem de Avrupa da Müslüman
nüfusun çoğalmasından ve etkili olmasından rahatsızdırlar. Laiklerin yanı sıra
Fransız mason ve Siyonistleri de, bu durumdan çok rahatsızdırlar. Türkiye de
AKP ve MHP işbirliği ile mecliste, 411 oyla üniversitede başörtüsünün serbest
olması yasası çıkarılmıştır. Bu yasaya en sert tepki, Fransız masonluğu
meşriki azamlığından gelmiştir. Meşriki azam, başörtüsünün serbest kalmasının
irtica, geriye dönüş olduğunu, buna müsaade etmelerinin mümkün olmadığını ve
Türk Masonları ile çok iyi dost olduklarını söylemiştir. Bununla bağlantılı
olup olmadığını bilememekle beraber bu açıklamanın hemen ardından Anayasa
Mahkemesi, meclisten çıkarılan bu kanunu acil bir şekilde görüşüp ret etmiştir.
Bu, Fransız Masonluğunun gücünün bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Özelde Fransa ve genelde AB ülkeleri için göçmenler ve
Müslümanlar, çok ciddi bir sorun olarak kabul edilmektedir. Eski Alman
Başbakanı Schmidt Geleceğin Devletleri kitabında, ABD, dünyayı bir
medeniyetler çatışmasına sürüklüyor. Avrupa açısından bu medeniyetler
çatışması , ülkelerimizde çalışan Müslüman Afrikalılar ve Türklerle çatışmadır.
Avrupa bu çatışmanın yaratacağı istikrarsızlıkları nasıl göğüsleyebilecektir.
Bu durumda, bırakın milyonlarca Türkü Avrupa ülkelerine kabul etmeyi, bugün
çalışan milyonlarca Türkü kendi yurtlarına nasıl geri göndereceğiz, bunun
yollarını bulmamız gerekir. (1) demiş olması, bugün AB de yükselen Pegida
hareketini anlamlandırma açısından çok önemlidir. Alman Eski Başbakanı Schmidt,
kitabında üstü kapalı bir şekilde, ABD nin, medeniyetler çatışması tezi
çerçevesinde, Avrupa daki Müslüman unsurları istismar ederek AB yi
istikrarsızlaştırabileceği tehlikesine dikkat çekmekte; buna bir tedbir
düşünülmelidir, demektedir.
Diğer taraftan Avrupa nın İslamlaşmasını korkuya
dönüştürme noktasında en fazla gayret sarf edenler, Siyonistlerdir. Medeniyetler
Çatışması tezini ortaya atan, katı bir Siyonist olan Samuel Hantington olduğunu
unutmamak gerekmektedir. Huntinton gibi keskin bir Siyonist olan Bernard Levis,
1990 yılında yazdığı bir makalede, Batının tarihi şuur altına hitap ederek,
medeniyetler çatışmasına dikkat çekerek İslam düşmanlığını uyandırmaya ve diri
tutmaya gayret sarf etmiştir:
Bir medeniyetler çatışmasından daha az bir şey değildir
bu: belki irrasyonel ama bizim Judeo-Hıristiyan mirasımıza seküler varlığımıza
ve her ikisinin dünya çapında ki genişlemesine karşı, kesinlikle eski bir
rakibin tarihi bir tepkisidir... (2)
Keza gene Bernard Levis, Almanya da yayınlanan Die Welt
(28.7.2004) e verdiği röportajda Avrupa İslamlaşacak diyerek Avrupalıları
İslam la mücadeleye çağırmaktadır:
Bu yüzyılın sonunda Avrupa İslamîleşecek... Avrupa, Arap
dünyasının batısı olan Mağribin bir parçası olacak. Göç ve demografi bunu
göstermektedir. Avrupalılar geç evleniyorlar ve çocuk yapmıyorlar ya da az
çocukları oluyor. Fakat büyük bir göç söz konusu; Almanya da Türkler, Fransa da
Araplar, İngiltere de de Pakistanlılar var. Bunlar erken evlenip çok çocuk
yapıyor. Bugünkü eğilime bakılırsa, en geç 21. yüzyılın sonunda Avrupa nın
nüfusunda Müslümanlar çoğunlukta olacak. (3)
1990 lı yıllarda 12 ülkeden/ulustan meydana gelen AB
içerisinde yaşayan ve on üçüncü ulus olarak kabul edilen Müslümanlarla bir
hesaplaşma öngörülüyordu:
Batıdaki Müslümanların çoğalmasıyla birlikte Avrupa da
on üçüncü ulus ortaya çıktı... Bunun yarattığı korku giderek bütün Batıyı
sarıyor... Batı ile Avrupa daki on üçüncü ulus arasındaki sürtüşmenin bundan
sonraki aşaması tarihi bir hesaplaşmaya kadar varabilir. (4)
Avrupa nın İslam la olan ilişkisi ABD nin İslam la olan
ilişkisinden çok farklı olup kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanır.
Avrupa, Endülüs le batıdan, Osmanlı ile doğudan kuşatılmanın şuuraltında
meydana getirdiği kırılmayı unutamamaktadır. Avrupa nın şuuraltında İslam a
karşı oluşmuş fay hatları ve bir İslamofobi (İslam Düşmanlığı) vardır.
Bu açıdan bakıldığında Pegida hareketinin yükseldiği bir
dönemde göçmenler ve Müslümanlar üzerindeki baskının şiddetlenmesi ve göçe
zorlanmaları ve düşmanlıkların tazelenmesi amacıyla Fransız ve/veya AB derin
devlet mekanizmaları bu provokasyonu gerçekleştirmiş olabilirler. Bu bir
ihtimal olarak göz önüne alınmalıdır. Ancak Alman Eski Başbakanı Schmidt in
kitabında, ABD nin, Medeniyetler çatışması tezi çerçevesinde Avrupa daki
Müslüman unsurları istismar ederek AB yi istikrarsızlaştırmak istediği
iddiasını göz önüne aldığımızda; istikrarsızlaşma politikalarının AB nin işine
gelmediği, yaramadığı anlamında değerlendirilmelidir. Diğer taraftan Bernard
Levis gibi katı Siyonistlerin AB içerisinde Müslüman nüfusun artışını AB için
ciddi bir tehlike olarak görüp hesaplaşma çağrısı yapmaları, bu yolla AB yi
istikrarsızlaştırmak istemeleri, 7 Ocak 2015 Çarli Provokasyonunda, Fransız ve
AB derin devlet mekanizmalarından daha ziyade ABD-İsrail/Siyonizm-İngiltere
İttifakının daha ciddi bir rol aldığını göstermektedir.
Kaynaklar
1- Aydınlık, 13.11.2005. S:46.
2-. Huntıngton S., Medeniyetler Çatışması, Vadi
Yayınları, Ankara, 1997.
3- Birol Akgün, Faşizm, Bilim ve Çatışmacı Zihniyet:
Huntıngton, Lewis ve Batının Bitmeyen Düşmanları, Liberal Düşünce, yıl 9, sayı
35 yaz 2004 S: 109-112
4- Kotkin, J., Dünya Ekonomisine Yön Veren Kabileler ,
NPQ, c.1/3, 1992, s. 50-55.