KOŞANLAR-3

Onlar, Hakk ı hâkim

kılabilmek umuduyla yerlerinde duramayanlardı...

Onlar, Rablerinin

hoşnutluğunu kazanma derdinden acelesi olanlardı

Onlar, yeni bir

dünya kurabilme sevdasıyla yürekleri coşanlar; onlar, koşanlardı!..

Saymakla bitmez adları. Sayfalar dolusu

destanlar yazılsa sığmaz ciltlere sevdaları. Bir avuç insan belki ama koskoca

bir dünyayı aydınlattı onların ışıkları!

Her yerden bir ses,

her coğrafyadan bir mücahid çıkarken bu topraklardan da erce bakan bir yiğit

çıktı. Depremlerle, zelzelelerle kayıp giden toprağın farkına varan, kaymadan

yürümek için basılan zemini insanlara tanıtmak için çabalayan bir yiğit

Her fırsatta İslam diyen, her ortamda Kardeşlik diyen, vatanını ve milletini

sevdası bilen bir yiğit Mesleki kariyeriyle ilgili nice imkana sahipken,

dünyanın birçok zevkleri önüne serilebilecekken, her şeyi kenara itip varını

yoğunu davasına adayan ve Cihad

diye diye bir asra damgasını vuran yiğit!...

O, Necmeddin Erbakan dı. O, kimsenin yürümeye

takatinin kalmadığı bir zamanda tek başına koşandı. Baharların hülyalarda

kaldığı bir çağda, tek başına baharı başlatandı. Kiminin yalnızca dine, kiminin

yalnızca bayrağa, kiminin yalnızca halka sarıldığı bir vatanda; vatan millet

adına herkesi ve her şeyi kucaklayan, insanlığa olan sevgisini imanının gücüyle

harmanlayandı o

O, Necmeddin

Erbakan dı. Birçoğumuz gibi diploma uğruna her şeyinden vazgeçen ve okul

kapısından girer girmez diğer tüm şeylerden elini eteğini çeken değil; aldığı

dünyevi ilimleri, âlimlerin dizinin dibinde öğrendiği itikadi ilimlerde

taçlandırandı o

O, Necmeddin Erbakan dı. Kendinden umutsuz,

çalışmalarından umutsuz, davasından umutsuz, geleceğinden umutsuz salonlar

dolusu insanlara bakarken bile umut dolandı. O, şartlar ne olursa olsun sabrı

ve umudu kuşanan bir komutandı

O, Necmeddin

Erbakan dı. Kendileri gibi düşünmeyen herkese diş bileyen ve ağızları küfür

dolu olan biz talebelerinin aksine; en azılı düşmanlarının karşısında bile

nezaketi elden bırakmayandı o...

O, Necmeddin Erbakan dı. Tek başına yürümeye

başladığı bu yolda, milyonların yüreğine ümmet bilincini, kardeşlik sevgisini

yerleştiren insandı. Cihadın yalnızca cephede düşmana karşı göğüs göğse

vuruşmaktan ibaret sanıldığı bir çağda, koca koca âlimlere bile cihadın manasını

öğreten insandı

O, Necmeddin

Erbakan dı. Gece yarılarına kadar koşturup artık dinlenmeye çekileceği bir

sırada gördüğü ve ışığı yanan bir tek eve de gidip davasını anlatan, göz göze

geldiğimiz her insandan sorumlu olduğumuzu vurgulayarak omuzlarıma koca bir

ümmetin vebalini koyandı.

O, Necmeddin Erbakan dı. Şeytan, binlerce

yıldır Siyonizm adıyla insanları helake sürüklerken; tüm dünyaya o kirli eli

duyurandı. Çocuklarımızın bile Siyonizm i biliyor olması, onun koşmasının

eseriydi!..

O, Necmeddin

Erbakan dı. Nice zamanlar ateş çemberlerinin içinde bırakılmıştı İbrahim

Aleyhisselam gibi. Nice zindanlara atılmıştı Yusuf Aleyhisselam gibi. Nice imkânsızlıklar

içinde çağımızın kurtuluş gemisini inşa etmişti Nuh Aleyhisselam gibi

Herkesten biraz vardı onda. Hasan el

Benna nın gayreti, Şeyh Şamil in namaz aşkı vardı. İskilipli nin dik duruşu da

vardı, Malcolm X in sevdası da Filistin sevdasını hiç söndürmedi yüreğinde

Rantisi gibi. Ümmet susmasın konuşsun diye çırpındı yıllarca Şeyh Ahmed Yasin

gibi. Vatan sevdasını bilgeliğiyle perçinledi Aliya İzzetbegoviç gibi. Yalanlandı,

alaya alındı, kınandı, iftiraya uğradı Rasulü gibi

Hiç durmadı, hiç

yorulmadı, hiç usanmadı. Acelesi vardı Rabbini hoşnut edebilmek için. Acelesi

vardı Yeni bir Dünya kurabilmek için. Bu yüzden koştu. Durmadan koştu. Onunla

koşmaya başlayan niceleri yolda kaldı, başka yollara kaydı. Ama o hiç

aldırmadı. Yanındakileri de koşturmaya gayret etti ama onların adımları seyrek

diye kendisi de yavaşlamadı.

Yaşlandın dediler. Dinlemedi ve yine de koşmaya devam

etti Selahaddin Eyyubinin adımlarıyla. Her türlü batıl surlarına İslam

sancağını dikmekti niyeti

Sen benden hoşnut ol yeter ki ya Rabb diye kırk yaşında

neyse seksen yaşında da aynı hızla koşmaya gayret etti. Hastane odasında son

günlerini yaşarken bile insanlara Hakk ı anlatma çabası, onun büyük sevdasının

göstergesi değil de neydi

O, Necmeddin di. O,

yıldızdı. O, İslam Birliği aşkıyla yanan bir sevdalı, dağılan ümmeti toplamaya

çalışan bir öncüydü. Her zaman önde oldu. Her zaman öncü oldu. Dertlisi oldu bu

dinin. Derdinin dermanını yüreğinde buldu. Ve koştu. Hiç durmadan koştu.

Canıyla malıyla cihad eden bir mücahid olarak anılma sevdası, adımlarına

yansıdı, yürek atışlarına yansıdı ve o azimle koştu

***

Bizlerse şimdi geride kalanlar olarak, dünya

imtihanı henüz tamamlanmamışlar olarak, eğer bu şekilde anılmak istiyorsak,

koşmalıyız. Adımlarımızı Hasan el Benna nın, Şeyh Ahmed Yasin in, Aliya nın

adımlarına uydurmalıyız. Dertlerimizi Malcolm X in, İskilipli nin, Rantisi nin

dertleriyle harmanlamalıyız. Bulunduğumuz ortamın yıldızı gibi parlamak

istiyorsak kalbimizdeki pasları, adımlarımızın güçsüzlüğünü Necmeddinî bir

dirayetle onarmalı, koşmalı, koşmalı, koşmalıyız